Mehmet Abidin Kartal’ın yazısı
Kalem yazının vasıtası, aklın dilidir. Kalemle düşüncelerimizi, bilgilerimizi yazarak kayıt altına alırız. İnsan bilmediği şeyleri kalemle yazılan yazılanları okuyarak öğrenir. Kalemle yazılanlar yazanın şahididir. Kalem bir şahittir. Ezelden ebede var olacak bir varlığın şahidi.
“Yaratan Rabbinin adıyla oku. O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. O Rab ki kalemle yazmayı öğretti. İnsana bilmediği şeyleri öğretti. ” (Alak Suresi,1-5 ayetler)
Kalemin yazmak ve çizmek için kullanılan araç olduğunu hepimiz biliyoruz. Kalem tutma, anaokulundaki ve ilköğretimdeki en temel ve önemli konular arasındadır. İlkokula başladığımızda kurşun kalemi tutmayı öğrenerek yazı yazmaya öğrenmeye başlarız. Bu ölünceye kadar devam eder. Bilmediğimiz şeyleri kalemle yazarak öğreniyoruz. Hayatımızın ilerleyen safhalarında kalemler çeşitlenir, dolma kalem, tükenmez kalem, kırmızı kalem, çeşit çeşit renklerdeki kalemleri hayatımızın değişik safhalarında kullanırız. Teknolojinin gelişmesiyle bilgisayarların ve telefonların tuşları da kalemin görevini yapmaktadırlar. Artık çoğumuz kalem olarak bilgisayarı ve cep telefonlarını kullanmaktayız.
‘Alim unutur kalem unutmaz,’ ‘söz uçar, yazı kalır.’ Yazdığımız şeyleri unutmayız. Unuttuğumuzda yazıya bakarak hatırlarız. Ne kadar zeki olursak olalım, hafızamız ne kadar güçlü olursa olsun, öğrendiğimiz bilgileri bir ömür boyu aklımızda tutmak mümkün değildir. Bu sebeptendir ki yazı icat edilmiş ve bazı şeylerin unutulup kaybolmasının önüne geçilmiştir. Örneğin binlerce yıllık bilgiler, yazı sayesinde hiç bozulmadan bizlere ulaşmıştır. İnsanlık bu gün gelinen ilmi ve teknolojik gelişmeyi kaleme, yazıya borçludur. Gündelik hayatımızdaki eylemleri ifade ederken kalemin önemini görmezden gelemeyiz.. Örneğin aldığımız veya verdiğimiz bir borcu unutmak mümkündür. Oysa alacağını, vereceğini yazan, kaydeden kişide yanılma olmaz. Kişi unutsa bile yazdığına bakarak onu eksiksiz bir şekilde hatırlar.
Muhasebe ilminin temeli borç ve alacakların, para ile ilgili işlemlerin yazılarak kaydedilmesidir. Anlaşmazlıklarda da delil muhasebe kayıtlarıdır.
Yazmanın, ders çalışma konusunda da önemi büyüktür. Yazarak çalışan öğrencilerin, bilgileri daha iyi öğrendiği ve hafızada tuttuğu bilinmektedir. İnsan bildiklerini eksiksiz yazdığında başarısına başarı katmasına zemin hazırlar. Yazmanın, kalemin önemi bu kadar büyükken, bu nimetten faydalanmamak akıllı insanların harcı değildir. Unutmak istemediklerimizi hafızamızda kalıcı hale getirmek istiyorsak, hesaplarımızda kitaplarımızda yanlış yapmak istemiyorsan bilgilerimizi yazıya dökmeli böylece gerektiği zaman hatırlamalıyız.
Bizim tarihimizde çok güzel deyimler, tanımlar vardır. Muhteşem Osmanlı medeniyeti, her şeyden önce bir terbiye manzumesi vücuda getirmiştir. Günümüze kadar yansımalarını gördüğümüz bu sistem, toplumda sosyal barışı ve huzuru sağlamıştır. Meselâ ‘kalem efendisi’ o güzel tabirlerdendir.
Kalem efendisi, Osmanlı imparatorluğunda katip karşılığı olarak kullanılsa da daha çok eli kalem tutan, yazarlık hevesinde olan ve bu alanda eser veren insanlar için kullanılırdı. O vakitlerden günümüze kalemine sadık, onunla barışık insanlar için kullanılan bir tabirdir.
Daha düne kadar yazmak denilince akla kalem, mürekkep, dik, bitişik ve eğik, süslü yazmak geliyordu, teknolojinin gelişmesiyle bunların yerini bilgisayar, ipad ve cep telefonu klavyelerinin aldığını görüyoruz.
Kalemle yazma ve el yazısı, öğrencinin yazma becerilerinin gelişimi, kişiliği, yazıya verdiği önem, temiz ve titiz yazma gibi konularda ipucu vermektedir. Bu durum öğretmenin öğrencilerin el yazılarını tanımasına, ev ödevlerini el yazısından hareketle kontrolüne yardım etmektedir. Wisconsin Üniversitesinden bir grup araştırmacı, kalemle yazmanın metin üretmeye ve zihinsel becerileri geliştirmeye önemli katkılar sağladığını belirlemiştir. Öğrencilerin kalemle klavyeye göre daha hızlı yazdıkları, yazılarında kendilerini daha iyi ifade ettikleri ve çok daha özgün düşünceler dile getirdikleri tespit edilmiştir. Bu araştırmalara göre yazarken parmak hareketleri beynin düşünme, dil ve hızlı bellek gibi çeşitli bölümlerini harekete geçirmektedir. Bu durum öğrencilerin yapıcılığını arttırmakta, düşüncelerini kağıda aktarma ve kendilerini daha iyi ifade etme becerilerini geliştirmektedir. (14 Ekim 2014 Hürriyet) Eğitimde okuma, yazma; duygu ve düşünceleri kalemle yazma, günlük tutma teşvik edilmelidir. Kalemle doğruları yazmak, doğru muhakeme yapmanın, hakperest olmanın, merhametli adaletli olmanın, projeler üretmenin yoludur.
Kalem bazen keskin bir bıçak, bazen uzlaştırıcı bir alet ve bazen de her alanda ilerlemeyi sağlayacak bir nesnedir. Ona hangi misyonu yüklersek etkisi o yönde olur. Bu yüzden kalemimizi kullanırken kin, öfke kusmamalıyız. Sevgiyi, kardeşliği, barışı, paylaşmayı, tefekkürü yazmalıyız. Kalemimiz her zaman kin ve nefretten arındırılmış, iman süzgecinden geçmiş, adil, topluma doğru mesaj veren, haktan hukuktan ayrılmayan düşünceleri yazmalıdır. Kalem doğru bilgiyi dağıtmalıdır. Kalemimizden dedikodu, beddua, iftira, fitne, ayrıştırıcı kelimeler dökülmemelidir. Dostluğumuza, kardeşliğimize, aile bağlarımıza zarar vermemelidir. Kalem sorumluluktur. Kalemi kullanan bu sorumluluğun hesabını vereceğini unutmamalıdır. Eli kalem tutanlar doğruyu yazmalıdırlar. Kalem dünyada ve ahirette kullanana şahitlik yapacaktır.
Adaletin tecelli ettiği mahkemelerin ‘Kalem’ bölümü vardır. Alınan kararlar kalem bölümünde yazılarak, uygulamaya konur. Kalem adaleti, doğruyu yazmalıdır. Toplumdaki güven ve huzur buna bağlıdır.
Kalemi tutma ve yazı yazma sıfatı insan eline verilmiştir. El, kalemin efendisidir. Efendi halim, selim, doğru ise kalem de hayırlıdır, mülayimdir. Sevgi, muhabbet, barış mesajlarını yayar. Efendi hırçın, acımasız ve asabi ise kalem de hırçın, acımasız, asabi ve hayırsızdır. Düşmanlığa, zulme, haksızlığa, adaletsizliğe vasıta olur. Bugün dünyadaki sıkıntılar, güvensizlik güçlü olanların 'Ben güçlüyüm, onun için ben haklıyım' yaklaşımından kaynaklanıyor. Burada kalemi elinde tutanlar hayırsız, adaletsiz, acımasız, merhametsiz, sömürmekten zevk alanlardır.
Kalem tutanların en hayırlıları vahyin katipleridir. Yazılanların en hayırlısı Kelamullah ise, elbet kalem tutanların en hayırlıları da bu kelamı yazanlar olacaktır. Yazı, doğru olanların işidir. Öyle olmasa idi kaleme ve dahi yazdıklarına yemin edilir miydi?
"Nun. Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun (yemin olsun)."(Kalem Suresi 1)
Kur’ân-ı Kerîm’in altmış sekizinci suresi, Kalem suresidir. Adını ilk ayetteki “kalem” kelimesinden alır. “Nûn” ve “Nûn ve’l-kalem” olarak da adlandırılır. Sure, ‘Nun. Kaleme ve yazmakta oldukları şeylere yemin olsun ‘ ayetiyle başlar. Kaleme ve yazıya yemin edilmesi Kur’an’ın okuma ve yazmaya verdiği öneme işaret eder. 1-7. ayetlerde inkârcılar tarafından Peygamber Efendimize (sav) yöneltilen iftiralara cevap verilerek onu aşağılamak ve gözden düşürmek isteyenlerin iddiasının aksine Resûlullah’ın mecnun olmadığı ve yüksek bir ahlâka sahip bulunduğu vurgulanır; kimin çarpılmış, akıldan yoksun kalmış olduğunu yakında herkesin göreceği belirtilir.
Bu surede, Allah’ın insanlığa mesajı, Kendisine kulluk ilkelerini kalemle yazdırarak kalıcı olmasını, sürekli hatırlanmasını ve insanlığın hiçbir mazerete mahal bırakmamasını istiyor, bunlar üzerine yemin ederek olayın çok ciddi bir iş olduğunu vurguluyor. Kalemle yazılan son ilahi mesaj Kur’an sizin hayat nizamınızdır. Sakın bunlardan gaflet etmeyin, bunları yazı ile kayıt altına alın hayatınıza geçirin ve tüm insanlığa iletin, mesajı hepimize…
Kalem ve yazı bizlere Kur’anı okumak, yaşamak ve tebliğ etmek sorumluluğu ile birlikte, tüm amellerimizin yazı ile kayıt altına alınıyor olduğunun şuuruyla yaşamamızı sağlamalıdır. Çünkü, Kader kalemi her şeyi kayıt altına alarak yazmaktadır. İnsanın ömrü boyunca işlediği iyi-kötü amelleri, Kirâmen Kâtibîn melekleri tarafından yazılmaktadır. Konuşmalarımız hava sayfasına yazılmaktadır. Teknoloji seslerin kaybolmadığını söylüyor. Kaleme doğru şeyler yazdırmalı. Kalem doğru şeyler yazarsa hayra, yanlış şeyler yazarsa şerre sebep olur. ‘Sabredersen kalemin yazdığı olur. Sevap kazanırsın. Sabretmezsen yine kalemin yazdığı olur günah kazanırsın.’ Hz. Ali (r.a)
Alemlerin Rabbi Allah kudret ve kader kalemini öylesine kusursuz kullanır ki gözle göremediğimiz mikroskobik alanlarda muazzam rakamlar ve detaylar saklar. Örneğin atomun çekirdeğinde kainattaki en büyük kuvvet saklı. Minik bir tohumda devasa bir ağaca dair tüm bilgiler kodlu. Yine çıplak gözle göremediğimiz kar tanelerinin her biri bir diğerinden farklı ve her biri birer sanat harikası. Kainatta ise Güneş ile Dünya arasındaki uzaklık, atmosferdeki gazların insan yaşamına en uygun oranları, güneş ışığının özelliklerinin fotosentez için uygunluğu, gece ve gündüzün oluşumu, suyun canlı yaşamına olan uyumu, hayvanların, bitkilerin, dağların, bulutların, hücrelerimizin ve her birindeki DNA’nın yapıları; tümü birbirinden ayrı ve tümü muhteşemdir…
“Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, denizler de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” Lokman suresi 27. ayet
Şu an etrafınızdaki insanlara bir bakın ve özelliklerinin neler olduğunu bir an için düşünün. Boyları, göz ve saç renkleri, seslerinin tonu gibi tüm bilgiler, her birinin DNA’larında kayıtlıdır. Bilgi bankası DNA, vücuttaki hücrelerin yapıları ve ihtiyaçları hakkındaki bilgileri içerir. Bedenimizin eksiksiz bir plan ve projesi her hücremizin çekirdeğinde bulunan DNA’larımıza yazılarak kayıt altına alınmıştır.
Bediüzzaman, her şeyin bir sınırı olduğunu, o şeyin o ölçü ile bağlandığını, Kader kaleminin her şeye bir miktar ve o miktara göre bir kalıp verdiğini, Feyyaz-ı Mutlak’tan aldığı feyze olan kabiliyetinin o kalıba göre olduğunu söyler.
“Güzel bir çiçeğin dakik programını, küçücük bir tohumunda toplamak, büyük bir ağacın hayatındaki bütün amel sayfalarını küçücük bir çekirdekte manevi kader kalemiyle yazmak; nihayetsiz bir hikmet kalemi işlediğini gösterir.”(Sözler, 10. Söz)
“Nakkaş-ı Ezeli gözümüzün önünde kışın beyaz sayfasını çevirip, bahar ve yaz yeşil yaprağını açıp, yeryüzü sayfasında üç yüz binden fazla çeşit mahlukatı kudret ve kader kalemiyle en güzel şekilde yazar. Birbiri içinde birbirine karışmaz; beraber yazar birbirine mani olmaz. Teşkilce, suretçe birbirinden ayrı, hiç şaşırtmaz, yanlış yazmaz.” .”(Sözler, 10. Söz)
“Eli görmeyen kişi yazıyı kalem yazdı sanır, Allah’ın kudretini görmeyen kişi meyveyi ağaç yaptı sanır. ” Mevlana
“Dilini kalem et, gözyaşını mürekkep. Bir duyan ve gören var elbet; yeter ki istemesini bil. Dua et! ” (Şems-i Tebrizi)