Hak için hakîkatli eşler dostlar kalmadı,
İnsan denen bu varlık, değer nedir bilmedi.
Varsa sende menfaati, ardın sıra takılır,
Bir işini görme bak; dostluğundan sıkılır.
Nerde Allah rızası, nerde hakikatli dost,
Menfaate endekslendi, değerlendi şimdi post.
İyi günde, kötü günde; dost dostunu arardı,
Hâl hatırı ihmal etmez, gece gündüz sorardı.
Nerde kaldı o yiğitler göklere mi yükseldi,
Bu kaypak yârenlerim ecnebiden mi geldi.
Söz verir tutmaz sözü, alır vermez emaneti,
Sen ki; Müslümandın, bu; münafık alâmeti.
Ölçer-tartar eksik noksan, keser biçer hatalı,
Bet bereket kalmadı hiç, bu yanlışı yapalı.
Dilde şekva, hiç şükür yok, alanda ve satanda,
Bereket versin sözü, kaldı geçmiş atanda.
“Allah bereket versin,” sözü ne ulvî idi,
Rızkı kendinden değil, Allah’tan bilir idi.
Besmele ile açar, satardı Besmeleyle,
Bırakıp gitti bizi, o kanaatkâr kafile.
Esnaflar oldu tüccar, ticarette acımasız,
Yok Ahilik kültürü, hayırda olduk kabız.
Yahudi kuralları yer etti beynimizde,
İnsaf, vicdan kalmadı kararan gönlümüzde.
Kimse demez ümmetî; nefsî, nefsî der durur,
Mal, mal üstüne yığar, kudurdukça kudurur.
Sonra bir virüs gelir, çeker el frenini,
Bir bakarsın bir garip, buluverdin kendini.
Sağlık sıhhatmiş mühim, kazanmamız gereken,
Kefenin cebi yokmuş, faydasızmış biriken.
Ben böyle bir âlemde; dost peşine düşmüşüm,
Bu ahvali görünce, eşten dosttan ürkmüşüm.
Akıllar göze inmiş, göz kör maneviyattan,
Hiç beklentim kalmadı, benim artık hayattan.
Hakîki dost Allah’mış, kalanlar hepsi fâni,
Şimdi imam söyleyecek en son âhir kelâmi...