Terör örgütü PKK'nın saldırıları üzerine bazı kesimlerin gündeme getirdiği olağanüstü hal (OHAL), Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki kanaat önderlerini endişelendirdi. OHAL döneminde terörün daha fazla arttığını söyleyen kanaat önderleri, "Demokratik açılımda güzel noktalara gelindi. Kimse bunu görmezden gelemez. Bu çatışma ortamı demokratikleşmeye karşı bir tavırdır. Vazgeçilmemeli." görüşünde birleşiyor.
Asıl hedef demokratikleşme
Badıllı aşiretinin önde gelen ismi Abdulkadir Badıllı: Bu bölgede uzun zaman OHAL yaşandı. Kim bundan yarar gördü? Bunlar çözüm için doğru adımlar değildi. OHAL döneminde 2 bin köy boşaltmaktan başka ne oldu? Halk OHAL'i istemiyor, OHAL'i isteyenler Türkiye'yi ve halkı sevmeyenlerdir, halk düşmanıdır halkın, yanında yerini almayanlardır. Son günlerdeki çatışmaları gelişen demokrasi ortamına bağlıyorum. Demokratik açılımda güzel noktalara gelindi. Kimse bunu görmezden gelemez. Bu çatışma ortamı demokratikleşmeye karşı bir tavırdır.
Kürt ve Türk'ün can damarında inanç birlikteliği var
Eğitimci-yazar Necmettin Şahiner: Yüz yılları aşkındır Türk-Kürt kardeştir. Kürt ve Türk'ün can damarında inanç birlikteliği hakimdir. Türkiyemizin ve bölgemizin günden güne yükselmesinden rahatsız olan bozguncuların ve düşmanların yaptığı planlardır, bugün olanlar. Bu birliğin, açılımın kapanması ve karmakarışık devam etmesi onların istediği bir şeydir. Bakınız 80 yıllık Cumhuriyetimizde ilk defa bir Başbakan Bahçesaray'a gitti. İlk defa oraya yol yapıldı. Bahçesaray ayrı bir gezegen olarak bilinirdi. OHAL'in gelmesini isteyenler de vatanımızın manevi hayatını bilmeyenlerdir.
OHAL'de bölge halkı çok acı çekti
Şanlıurfa Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Sabri Ertekin: Şehitlerle Türkiye'nin önünü kesmek isteyenler ayaklarını denk alsın. Bu saldırılarla halkın huzur ve güvenliğini bozacaklarını düşünenler amacına ulaşamayacak. OHAL'in gelmesine fırsat verilmemeli. Bölge halkı çok acı çekti. Demokratik açılımdan vazgeçilmemesi gerekir. Türkiye'nin demokratikleşmesini dolayısıyla da ilerlemesini istemeyenler ve bunların işbirlikçileri yavrularımızı öldürerek ülkemizi geriletmek istiyorlar.
Bölge OHAL'i kaldıramaz
Muş'un kanaat önderlerinden Şeyh Mustafa Baskın: Halkın sabrı OHAL'e dayanamaz. OHAL'in gelmesi ile büyük patlamalar meydana gelebilir. Eskiden OHAL yaşandı. Ancak o dönemin insanları sadece kendi işleri ile uğraşırdı. Yeteri kadar bilgiye de sahip değildi. Ama bu dönemin halkı OHAL'i kaldıramaz.
Son hadiselere aklıselimle yaklaşılmalı
Batman'ın önde gelen alimlerinden Mirza Demir: Fiilî bir teşebbüste bulunmak hiçbir zaman doğru bir yaklaşım olmamıştır. Bölgede ilmî telkin yoluna gidilmesi gerekiyor. Bu ilmî telkine birlik beraberlik mesajları eklendiği zaman hadiselere daha aklıselim yaklaşılabilir. Bu yaşananlar öteden beri gelen önemli bir yaradır. Birden bunun onarılması kolay değil. İnşallah yaşananlar hayır olarak sonuçlanacaktır. Bugün yapılmaya çalışılanların zarardan başka faydası yoktur. Eğitim bu işin en önemli kısmıdır. En büyük açılım bu noktada eğitimin ön plana çıkmasıdır.
Terörü lanetliyorum, sağduyulu olmalıyız
Elbistan Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanı Ali Rıza Cimikoğlu: Terör olaylarını tasvip etmiyoruz. Terör olayları ve insanların ölmesini hoş karşılamıyoruz. Annelerin ciğeri yanıyor. Toplum olarak sağduyulu davranmalıyız. Yıllardan beri ülkemizi kana bulayan, kardeşi kardeşe düşüren, ülkemizin üzerinde çeşitli emelleri bulunan, dış güçler ve onların yerli destekçileri, yine Hakkari'de hain pusu sonucu 11 askerimizi şehit ve 16 askerimizi de yaralayan terörü lanetliyorum.
Herkes elini taşın altına koysun
Şeyh Hüseyin Basreti'nin torunu Mehmet Oran: Biz olağanüstü halle, sıkıyönetimle büyüdük. Bu hiç kimseye yaramamıştır, Türkiye'yi geri götürmüştür. İnsanları mağdur etmiştir. Herkes elbirliği yaparak tekrar kardeşliğin sağlanması için, birlik ve beraberlik için dua etsin. Bu taşın altına herkes elini koysun. Sıkıntıları görüyoruz. Dağdaki de ovadaki de hepsi Türkiye'nin vatandaşıdır. Bu insanlar dağa çıkmışlarsa sebeplerini araştırmak görevimizdir. Devletimizin, bu insanları tekrar kazanmanın üzerinde durması gerekir.
OHAL kalktıktan sonra nefes aldık
Siirt'in en büyük aşiretlerinden Düderan ailesine mensup Ali İlbaş: İnkar edilen bir halk vardı. Başbakan sahip çıktı, 'Kürtler, Türkiye Cumhuriyeti'nin birinci sınıf vatandaşıdır.' dedi. OHAL kaldırıldıktan sonra bir nefes aldık. Bir TV kanalının Kürtçe olması bizi memnun etti. 20 yıl olağanüstü hal vardı, olaylar bitmedi. OHAL istemek bir felaket tellallığıdır. Bölge halkı yıllarca çile çekti, işkence, ızdırap çekti, aç kaldı, köyünü boşalttı, şehirlere göç etmek zorunda kaldı. Metropollerde yeniden örgütlere katılmak zorunda kaldılar.
Zaman