Eskimiş yuvalarından çıkıp uçan çok ruhlar var… Yuvaları eskimeden, sabırsızlıkla aydınlık âlemlere kanatlanan ruhlar da az değil… Gözleri mana âlemlerine açık olanlar her zaman semalarda uçuşan ruhları müşahede edebilirler. Allah’ın kanunu, Allah’ın emri olan o ruhlar, ancak Rabbini tanıyan, Onun rızasını kazanan ve Ona itaat eden ihlâs sahibi olanlarca hissedilebilir. Mana âlemlerine gözleri kör olanlar, böyle hayatın cevheri hükmünde olan ruhun kıymetini bilemezler elbette…
Evet dünya hayatı ruhun cesede yerleşmesiyle başlar, ruhun cesedi terk etmesiyle biter. Ruh insan için en ehemmiyetli, en kıymetli bir değerdir. Dünya hayatının değersiz hadiselerinden başımızı kaldırıp da bazen mana âlemine, ruhlar âlemine dalmak gerektir ki, hayatımızın gerçek değerlerini bilelim… Hayatın en huzurlu anlarını yaşamak istiyorsak, maddeden geçip, mana âlemlerine kanat açmamız gerekmektedir…
Hayatın gerçek mahiyetiyle değerlendirilen ruhların dünyasına dalmak aslında pek alışılmamış bir durum. Ruhların Sahibine sığınarak, Ondan yardım dileyerek girmeye çalışalım bu sırlar dünyasına… Ama o dünyaya dalmadan önce o âlemlerin Rabbini tanımaya çalışmak gerek. Kâinatın Yaratıcısını bilmeden, rızası dairesinde yaşamadan o yüce âlemlere girilemez zaten. O Rabbin tanınması ve itaat edilmesi ölçüsünde ruhlar dünyasına girilebilir, oraların lahutî ikliminde nefes alınabilir.
Âlemlerin Rabbini tanımadan ve Onu razı etmeden yollara çıkan ruhlar, karanlık vadilerde perişan olmaktan kendilerini kurtaramazlar. Çünkü o ruhların kanatları kırıktır. Onlar uçamazlar, ancak sürünerek yol almaya çalışırlar. O ruhlar manevî iklimlerden uzak yerlerde, kıraç ve verimsiz çöllerde gezdirilmiş, manalardan yoksun, hayatın sırlarından uzak bir halde karanlık çukurlarda harcanmıştır. Böylece nuranî mahiyetlerini kaybeden o bedbaht ruhların kanatları kırık olacaktır. “Habis” bir hale getirilen o ruhlar Cennetlerde uçma nimetini tadamayacak ve Cehennemin derin çukurlarına düşmekten kendilerini kurtaramayacaklardır.
Diğer taraftan mana âlemlerinde gezinen, sağlam kanatlarla Rabbinin memleketlerinde seyran etme kabiliyetine sahip olan imanlı insanların aydınlık ruhları meleklere arkadaş olacak ve yıldızları mesken edineceklerdir. Madde dünyasının hayatları çekilmez hale getiren ikliminden çıkıp, ruhların uçuşlarını seyre dalarak huzur bulmak için, ruhların meleklerle buluştuğu dünyalarda hayalen gezmeye çıkmak gerek. O ruhlar ki, seyre dalanları fezaların yüce âlemlerinde, seyrine doyum olmaz manzaralarla huzura kavuşturuyor, onlara dünyanın dert ve mihnetlerini unutturuyor adeta…
Bazen tek başına, bazen de gruplar halinde uçuşan, Allah’a iman ve itaatle bezenmiş o mutlu ruhları mana gözüyle görebilseydik, ruhlarımızın da onlara arkadaş olmasını çok arzulayacaktık. Düşünmesi bile insanî duygulara haz veren o aydınlık ruhlar âlemi, dünyanın bütün mesûdâne haletlerinden binler derece daha yüksek, daha ulvî, daha aziz bir haldedir…
O ruhlar ki, Rabb-i Rahimlerinin mutluluk diyarlarında, başta Habibullah olan Peygamberimiz (asm) olmak üzere, bütün Peygamberlerle (as), sahabe-i kîramla, velilerle, saîdlerle, şehidlerle, hasılı, iman nuruyla bezenmiş yüce ruhlara sahip bütün bahtiyar insanlarla buluşmuşlardır. Öyle bir âlem ki, bütün gerçek sevgililer orada bulunmaktadırlar. Rabbim bizim ruhlarımızı da, mutluluklar diyarında bulunan, Allah’ın rızasıyla şereflenmiş o insanların ruhlarına arkadaş etsin. Amin, bi hürmeti Seyyidilmürselin…