Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), En'âm Suresi 63-67. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
63 . De ki: “Karanın ve denizin karanlıklarından (tehlikelerinden) sizi kim kurtarır?” (O zaman, sıkıntıdan kıvranarak) açıkça ve gizlice O’na duâ edersiniz: “Yemîn olsun ki, eğer (Allah) bizi bundan kurtarırsa, mutlakā (kendimizi düzelterek) şükredenlerden olacağız” (dersiniz).(1)
64 . De ki: “Sizi ondan ve bütün sıkıntılardan ancak Allah kurtarır; sonra siz (sözünüzü unutur, yine O’na) şirk koşarsınız.”
65 . De ki: “O, size üstünüzden veya ayaklarınızın altından azab göndermeye yâhut sizi fırkalar hâlinde (birbirinize) karıştırıp bazınıza bazınızın kinini tattırmaya kādirdir.” Bak, âyetleri nasıl açıklıyoruz. Tâ ki anlasınlar!(2)
66 . Hâlbuki o (Kur’ân), hak olduğu hâlde kavmin onu yalanladı. De ki: “Ben sizin üzerinize bir vekil değilim!”
67 . “Her haberin kararlaşacağı (vukū‘ bulacağı) bir zaman vardır. Ve ileride bileceksiniz!”
1- “Evet, bu âlemde görüyoruz ki, bu zîruhlar (ruh sâhibleri), şuûren ve aklen (şuûr ve akıllarıyla) olmasa da hissen ve fıtraten (yaratılışca) hissediyorlar ki, herbirinin, hadsiz bir acz ve za‘f içinde, hadsiz düşmanları ve incitenleri var; ve hadsiz bir fakr ve ihtiyâç içinde, hadsiz hâcâtı (ihtiyaçları) ve matlûbları (talebleri) var. İktidarları ve sermâyeleri binden birine kâfî gelmediğinden, bütün kuvvetleriyle bağırırlar ve ağlarlar; ma‘nen ve fıtraten yalvarırlar; kendilerine mahsus sesleriyle, lisanlarıyla duâlar ve niyazlarla ve bir nevi‘ namazlar ve salavâtlarla bir Alîm-i Kadîr’in (sonsuz ilim ve kudret sâhibi olan Allah’ın) dergâhına ilticâ ederlerken (sığınırlarken), birden görüyoruz; o bağıranların her işini, her ihtiyâcını bilen ve her derdini ve zararını anlayıp yalvarmasını ve fıtrî duâsını işiten bir Alîm-i Mutlak bir Kadîr-i Hakîm, imdâdına yetişir, bütün istediklerini yapar. Ağlamalarını gülmeğe, bağırmalarını teşekkürlere çevirir.” (Şuâ‘lar, 15. Şuâ‘, 599)
2- Resûl-i Ekrem (ASM) bir hadîs-i şerîflerinde: “Ümmetim üzerine, üstlerinden veya ayaklarının altından azab göndermemesini Rabbimden istedim ve bu duâm kabûl olundu. Yine Rabbimden, ümmetim arasına şiddet ve kıtâl (birbirlerini öldürmelerine sebeb olacak fitneler)vermemesini istedim, ama bunu kabûl etmedi. Cibrîl, ümmetimin fitnesinin kılıç ile olduğunu (birbirlerine düşeceklerini) bana haber verdi!” buyurmuşlardır. (Nesefî, c. 2, 26)