Risale Haber-Haber Merkezi
41 kişinin vefat ettiği Karakoçan depreminde yaralı kurtulan çocuklardan biri de sekiz yaşındaki Keko. Enkazdan çıkarılıp götürüldüğü hastanede acı gerçek ondan gizlenmişti. Kerpiç enkazlarıyla dolu köye döndüğünde yakınları annesi ve üç yaşındaki kardeşinin öldüğünü söyledi. Keko evlerinden kalan enkazın içine girerek “Annem burada” diye ağlayarak gözyaşı döktü.
Kovancılar ilçesine bağlı Okçular köyünde toprak yığınına dönüşen evlerden birinde Ayten Çiçek ve iki oğlu yaşıyordu. Alt katlarında ahır olan kerpiç evde hep hasret vardı. Sekiz yaşındaki Keko ve üç yaşındaki Emre’nin babası çalışmak için Almanya’ya gitmek zorunda kalmıştı. Çünkü yoksul köyde karınlarını doyuracak kadar bile bir geçim kaynağı yoktu. Hayvancılık yapılan köy terör nedeniyle yaylaya çıkışların yasaklanmasının ardından her geçen gün daha da yoksullaşmıştı.
8 Mart 2010 günü saat 04.32’de anne Ayten Çiçek, Keko ve Emre evde uyuyordu. Yer sarsıldı, eski, güçsüz, ev hemen toprak yığınına dönüştü. Yardımlarına ilk koşan akrabaları Halis Çiçek’ti. Önce Keko’yu enkazdan çıkardı, yaralıydı. Hemen hastaneye kaldırıldı. Keko’nun annesi ve üç yaşındaki kardeşinin ise enkazdan cesetleri çıkarıldı. Hastaneye kaldırılan Keko’dan düne kadar anne ve kardeşinin öldüğü gizlenmiş, Elazığ kent merkezine gittikleri söylenmişti.
Dün hastaneden taburcu edilip köye geldiğinde Keko’ya acı haber verildi. Gözyaşlarına boğulan çocuk akrabalarının yanından kaçıp enkaza dönmüş evlerine koştu. Enkazın içine girerek “Annem burada” diye ağladı. Akrabalarının ve sağlık ekiplerinin ikna çabalarına karşın Keko enkazdan çıkmazken çevredeki vatandaşlar da gözyaşlarını tutamadı. Sağlık görevlisi bir kadın bir balonu göstererek ağlayan çocuğu enkazdan çıkmasını sağlamaya çalıştı. Uzun uğraşlar sonunda gözyaşı içinde dışarı çıkan Keko’yu yakınları annesi ve kardeşinin mezarına götürdü.
Ağıtlar yakan akrabalarıyla birlikte göz yaşı döken Keko Çiçek, mezar taşını öptü, dualar etti. Mezarların üzerine kapanan küçük çocuk, yakınları tarafından sakinleştirilmeye çalışıldı. Çiçek’in yakınlarından bir kişi baygınlık geçirdi. Bu acılar yaşanırken baba Mehmet Ali Çiçek de köyüne doğru geliyordu.
ÇOCUK ÖLÜM DEHŞETİNE NASIL DAYANABİLİR?
Bediüzzaman Said Nursi, ahireti ispat eden Haşir Risalesi adlı eserinde Keko gibi annesi ve kardeşini kaybeden küçük çocukların vefatlara cennet fikriyle dayanabileceklerine dikkat çekyiyor.
Ahiret inancının sosyal ve şahsi hayatın en temel ilkelerinden biri olduğunu vurgulayan Bediüzzaman, "Nev-i beşerin (insanlığın) hemen yarısını teşkil eden çocuklar, yalnız Cennet fikriyle, onlara dehşetli ve ağlatıcı görünen ölümlere ve vefâtlara karşı dayanabilirler. Ve gayet zayıf ve nâzik vücudlarında bir kuvve-i mâneviye (manevi bir kuvvet) bulabilirler. Ve her şeyden çabuk ağlayan gayet mukâvemetsiz (dayanıksız) mizâc-ı ruhlarında, o Cennet ile bir ümit bulup, mesrurâne (sevinçli) yaşayabilirler" ifadelerini kullanıyor.
Bu düşüncenin çocuğa verilmemesi durumunda çocukların gözleriyle beraber akıllarını da ağlattıracaklarına dikkat çeken Bediüzzaman, aynı eserde şöyle devam ediyor:
"Meselâ, Cennet fikriyle der: "Benim küçük kardeşim veya arkadaşım öldü; Cennetin bir kuşu oldu, Cennette gezer, bizden daha güzel yaşar." Yoksa, her vakit etrafında kendi gibi çocukların ve büyüklerin ölümleri, o zayıf bîçarelerin endişeli nazarlarına çarpması, mukâvemetlerini ve kuvve-i mâneviyelerini zîr ü zeber ederek, gözleriyle beraber ruh, kalb, akıl gibi bütün letâifini dahi öyle ağlattıracak; ya mahvolup veya divâne bir bedbaht hayvan olacaktı."