1. Karınca duası var, fakat uygulamasının fazla olduğunu sanmıyoruz. “Karınca duası” iki şekilde anlaşılmaktadır: Biri, Hz. Süleyman’ın döneminde yağmur duasını yapan bir karıncanın duasıdır. Biri de karıncanın evden kovulması için yapılan duadır.
Birinci karınca duası için şu bilgiler verilmiştir:
- Hz. Ebu Hureyre’den nakledildiğine göre, Resulullah (a.s.m) şöyle buyurdu:
“Peygamberlerden biri insanlarla birlikte yağmur duasına çıktı. Bir de ne görsün; ayaklarını semaya doğru/havaya kaldırmış bir karınca... Bunun üzerine insanlara şöyle seslendi:
'Haydi artık dönün, kuşkusuz bu karınca hürmetine dualarınız kabul edildi.'”(Hakim, 1/325-326; Darekutnî, es-Sünen/kitabu’l-istiska).
Birçok rivayet bu peygamberin Hz. Süleyman (as) olduğunu göstermektedir. Hakim, bu hadisin sahih olduğunu belirtmiş, Zehebî de onu tasdik etmiştir (a.g.e).
Görüldüğü gibi bu rivayetlerde herhangi bir duanın şekli belirtilmemiştir. Arapça internette bazı kaynaklarda -örneğin Darekutnı’de- var olduğunu söyledikleri bazı duaların o kaynaklarda olduğuna dair bir bilgiye rastlayamadık. Türkçe internet sayfalarında yer alan uzunca bir duanın hiç bir kaynağına rastlayamadığımızı da belirtelim.
- Karıncayı kovmak için yapılan duaya gelince, bu konuda değişik dualar neticesinde karıncaların evi terkettiğine dair hayli bilgiler vardır. Ahnef b. Kays, Ahmed b. Hanbel’in bir sandalyenin üzerine çıkıp, “Ey karıncalar size zorluk çıkarmak istemiyorum. Ne olur evimi terk edin” şeklinde bir ricada bulundukları ve karıncaların gittiği bildirilmiştir...
Ayrıca bazıları “üç İhlas, Felak ve Nas" surelerini bir kağıda yazdıkları ve ardından da “Neml suresinin 18. ayetinde yer alan “ya eyyuhe’n-nemlu’dhulû mesakinekum = Ey karıncalar, yuvalarınıza giriniz!” cümlesini okuduğunu ve karıncaların evi terk ettiği bildirilmiştir.
Bu tecrübelerden hareketle bazı şeyler yapılabilir. Ancak bize kalırsa, bu duaların ve ricalarına makbuliyeti kişiye göre değişir. Her okuyan aynı sonucu almayabilir. Bu sebeple, ziraat dairelerinden karıncaları -öldürmeyip- uzaklaştıran ilaçları alıp kullanmak isabetli bir yoldur.
2. Hz. Musa’nın bütün gayretlerine rağmen Firavun’un küfründe inat etmesi ve bütün mucizeleri sihir deyip reddetmesi üzerine kendinin ve kavminin başlarına büyük belalar geldiği şu ayet-i kerime ile haber veriliyor:
“Biz de, her biri ayrı ayrı birer mucize olmak üzere başlarına tufan, çekirge, ürün güvesi (haşarat), kurbağalar ve kan gönderdik. .... ” (A’raf Sûresi, 133)
Cenab-ı hak Hz. Musa (as)'nın sözlerine inanmayıp doğru yola gelmek istemeyen Mısırlılara türlü türlü belalar göndermişti. Rivayetlere göre bunların bir tanesi de karıncalardı.
Milyonlarca karınca ortalığı kapladı. Bunlar her yere sızıp giriyor, yiyeceklere su kaplarına dolarak elbisenin içine girip vücutlarını ısırarak Mısırlıları canlarından bezdiriyordu. Hatta bu istila sırasında karıncaların Firavun'un sarayını bile yıktıkları söylenir.
Bu bela, On Bela'dan "Kummel" belasının kapsamına giriyor, şöyle ki:
"Bunun üzerine, Yüce Allah; onlara Kummel, küçük, kanatsız çekirgeyi, ekin bitini, karıncayı musallat etti."
"Bunlar, yerdeki bütün bitki artıklarını da, yaladı, tüketti. Küçük karıncalar da, adamların elbiseleriyle vücutları arasına girip vücutlarını ısırırlar, yedikleri yemeklerin içine dolarlardı! Nihayet, evlerinin üzerinde kireç harcıyla tuğladan, kaypak, üzerlerine çıkılamayacak sütunlar yapıp yemeklerini, onun üzerine koydular."
"Yemeklerini yemek için, oraya çıktıkları zaman, ellerinden kurtulduklarını sandıkları hayvanları, orada da, yemeklerin içine dolmuş buldular! Kendilerine, bu belâdan daha ağır gelen bir belâ olmadı. İşte, bu, Yüce Allah´ın, Kuran-ı Kerim´de “Ricz” diye andığı belâ idi." (bk. Taberî-Tarih, I / 211-212)
"Mısırlılar; üzerlerinden bu belânın kaldırılması için, Rabb´ına dua etmesini, Mûsâ Aleyhisselâm´dan istediler ve iman edeceklerini söylediler. Üzerlerinden, bu belâ da kaldırıldığı zaman, sözlerinde durmadılar, iman etmeye yanaşmadılar." (bk. Taberi, a.y.; Sâlebî-Arais s.192-193, İbn.Esîr-Kâmil, I / 186)
Sorularla İslamiyet