Allah için olunuz ve Selamı aranızda yayınız…
Kastamonu Lahikasının ilk mektubunun başında, çok mektupların başındaki bismihi (O’nun ismiyle) ifadesi var ve hemen bu ifadenin ardından bir tavsif geliyor. Öyle bir Zat’ın ismiyle ki o Zat (cc) yedi kat sema ve yerin ve ikisi arasındakilerin kendisini tesbih ettikleri Zat’tır ve muhakkak O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Yani her şey O’nu hamd ile tesbih eder.
“O’nun ismiyle” ifadesi; “Bismillah her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız.” Cümlesini hatıra getiriyor. Allah namına verileni biz de ancak Allah namına alabiliriz ve almalıyız. Demek oluyor ki Allah’ın ismi ile Üstadımızdan gelen bu mektuba ancak Allah namına olarak muhatap olabiliriz.
Elbette Üstadımızın bu hitabına öncelikli muhatap bu mektubun kendisine yazıldığı zatlar, saffı evvel talebelerdir. Fakat bu mektuplar kıyamete kadar gelecek tüm Nur Talebelerine hitaptır. Peki kıyamete kadar Nurların okunacağını nereden çıkarıyoruz?
İşte mektubun girişindeki selamın tercümesi: “kıyamet gününe kadar yazılacak, okunacak ve hava aynasında temessül edecek Risale-i Nurların harfleri adedince Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun” buradan anlıyoruz ki Risale-i Nurlar kıyamet gününe kadar okunacak ve yazılacak. Ve kıyamete kadar okunup yazılmasına bir nevi duadır. Böylelikledir ki şu günah yüklerinden ağırlaşmış olan dünya kıyamet gününe kadar dayanabilsin. Bunca şiddetli ve kesretli günahlara rağmen daha yaşayabilsin.
Risale-i Nur öyle bir hasene ki, hem keyfiyet hem de kemiyet cihetinden çok ağır günahlara mukabil gelebiliyor. Risalelerin okunması, yazılması, mütalaası bütün kainata taalluk eden bir mesele. Ona hücum edildiği zamanlarda gelen belalar ve Onun suhuletle intişarı zamanında görülen ihsan ve inayetler ve kolaylıklar, bereketler, rahmetli yağmurlarkainat ile alakasını göstermiş. Geçmişte çok numuneleri görüldüğü gibi günümüzde dahi görülüyor. Bu, bir başka araştırma konusudur.
Demek Kastamonu Lahikasının ilk düsturu Allah adına olmak, Allah namına başlamak, Allah namına işlemek. Bismihi ile başlayan bir mektuba muhatap olabilmek ve o mektubu doğru anlayıp algılayabilemek için bizim de Allah’ın ismiyle bu mektubu okumamız gerek. Zaten bu ibareyi mektubun başında okurken, farkında olsak olmasak, Allah’ın ismiyle başlamış oluyoruz. İş bu mektubun tarafımızdan anlaşılıp gereğini yerine getirmek için ise şuurlu olarak ve ne anlama geldiğini derk ederek Allah’ın adı ile başlamamız gerekir.
“Başta Bismillah zikirdir” (Birinci Söz). Ve yedi kat gökler ve yer ve arasında ne varsa her hepsi Allah’ı zikrediyor. Biz de Allah’ın adı ile başlamak ile bu külliyete dahil olmuş oluyoruz. Kainattaki tüm mevcudat ne yapıyor ise biz de irademiz ile tercih ederek ve ne yaptığımızı bilerek ve bunun ne anlama geldiğinin şuurunda olarak onu yapıyoruz. Yani Allah’ı zikrediyoruz. Allah’ın ismiyle başlıyoruz. Böylece kainatın külliyetine dahil olmuş ve kainattaki mevcudatın fıtraten yaptığını biz de şuur ile ve kast ve irademiz ile yapmış oluyoruz.
İkinci sırada selam geliyor ; AltıncıŞua’dan öğreniyoruz ki mü’minler arasındaki selamlaşmanın esası Mirac-ı Ekber’e dayanıyor. Allah Resulü büyün zihayatların hayat hediyeleri, tüm mübarekat, tüm ibadat ve tüm tayyibat sana aittir Allah’ım diyerek Allah’a selam veriyor ve Allah, “Essalamualeyke ya eyyühennebî” ile mukabele ediyor. Ve bu mükâleme mü’minlere aralarında “esselamualeyke” “ve aleykesselam” demelerini adeta emrediyor. Elbette Allah’a verilen selam O’nun şanına yaraşır mahiyette olmalı. Ve Efendimiz Aleyhissalatü Vesselam her şeyin ama her şeyin Allah’a ait oluşunu ikrar ile Allah’a selam veriyor.
Demek daha birinci mektubun kelimelerini okumaya başlamadan “Allah namına olunuz ve Selamsız kelam etmeyiniz” dersini alıyoruz. Fakat bir emir ve bunu böyle yap demek yok; bunu tatbik etmek var. Bediüzzaman Hazretlerinin derslerindeki tesirin bir sebebi de hiçbir zaman şu enaniyet asrı çocuklarına âmirane emir etmemesi ve kendi nefsinde kabul etmediği hiçbir şeyi muhatabına teklif etmemesidir.
Bu lahikanın üçüncü düsturu ise “Aziz” hitabıdır. İnşallah bunun manasını bir dahaki seferimizde inceleyelim.
Lahika düsturlarını hayatımızın düsturları ittihaz etmek ve Bediüzzaman’ın Allah namına Risaleleri okuyan bizlere olan hitabına Allah namına muhatap olmak temennisi ile…