Mustafa Er, memur olduğu dönemde, Ahmet Yakupoğlu'nun atölyesine giderek üç yıl resim dersleri aldığını söyledi. Daha sonra Osmanlı fermanlarının orijinallerini kopyalamaya başladığını, bunların üzerine de divani hat ve tezhip yaptığını belirtti. Er, "Tezhiplerimizde 24 ayar altın kullanıyoruz. 1988 yılından 1997 yılına kadar bunlarla uğraşırken, aynı yıl bir müzede gördüğüm yapraktan etkilenerek yaprak biriktirmeye başladım. Yine bir gece bitki oyma işi ortaya çıktı. Bunun ismini 'Türk Yaprağı Oyma Sanatı' olarak koydum" dedi.
Yaprak oyma sanatını kauçuk ağacının yaprağını kuruttuktan sonra üzerine motif çalışması yaparak gerçekleştirdiğini dile getiren Er, yapraktaki damarların arasını boşaltırken zayiatlar yaşandığını anlattı. Mustafa Er, şöyle konuştu:
"Yıllar geçtikçe bu zayiatları vermemeye başladım. Kauçuk yaprağının dayanıklılığı uzun süreli olacağından bunu daha çok tercih ediyoruz. Motifi ortaya çıkarıp oyma işlemini bitirdikten sonra, 24 ayar altını üzerine transfer olarak çalışıyoruz. Artık bu yapraklar bizim tuvalimiz gibi oldu. Yaprağın üzerine resim, hat, şükufe ve tezhip gibi çalışmaları yapabiliyoruz."
Er, kauçuk yaprağının yanı sıra son dönemlerde çalışmalarında çınar ağacının yaprağını da kullanmaya başladığını aktardı.
Çınar yaprağının da ilgi gördüğünü anlatan Er, "Bu sanat benim tarafımdan geliştirildi zannediyorum ki benden başka yapan da yok. Çalışmalarımı A'dan Z'ye bir kitapta toplamayı düşünüyorum. Bitki yaprağının serüvenini bir kitapta toplayacağım. Bunu yaptıktan sonra da öğrenci yetiştirmek istiyorum. Bunları yeni nesle aktarmayı düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.
aa