Ailede sürekli oluşan çatışmalar çocuklarda kaygı, korku ya da depresif bir durum olarak ortaya çıkıyor. Bu da stres hormonunun yükselmesine neden oluyor.
Aile içi bazı çatışmaların, gerginliklerin yaşanması normaldir. Ancak çatışmaların sık tekrarlanması özellikle çocuğun ruh dünyasını ciddi şekilde etkiliyor. Ebeveynlerin birbirlerine karşı sözel, duygusal ya da fiziksel şiddet içerikli tartışmaları çocukla ilgili olmasa da araştırmalar gösteriyor ki bu durumdan en çok etkilenen çocuk oluyor. Günümüzde nöropsikoloji alanındaki çalışmalara göre; duyguların oluşturduğu biyolojik değişimlerde, çatışma ortamında büyüyen çocukların beyin kimyası, çatışma ortamında büyümeyen çocuklara göre farklı gelişiyor. Bu bilgileri uzman psikolog Nesteren Gazioğlu veriyor. Çocukları uzun süreli çatışma ortamından koruma yolunun sorumluluk almaktan geçtiğini belirten Gazioğlu, sabit ve sürekli çatışmanın birçok açıdan çocuk gelişimini hatta yetişkinleri bile olumsuz yönde etkilediğini kaydediyor. İnsanların stresle karşılaştıklarında vücutlarındaki hormon seviyesinin yükseldiğine dikkat çeken Gazioğlu, şöyle konuşuyor: “Uzun süreli ve sık sık yüksek hormon seviyelerine maruz kalması beyin kimyasını ve gelişimini etkiliyor. Beyindeki stres yönetim merkezinde sürekli uyarılmaya aşırı kaygı, korku gibi semptomlara, depresyona yol açabiliyor. Sürekli çatışmaya maruz kalan bir çocuk ise kaygı, korku, duygu durumunda olumsuzluklar ya da depresif bir tablo ile karşılaşıyor. Maruz kalınan çatışma ya da kavga ortamı aynı zamanda çocuğun beklentilerini, algılarını duygularını da etkilemektedir. Henüz çatışma çözüm becerileri gelişmediğinden kendini çaresiz hisseden çocuklardan tutun, çatışmayı durdurmak için kendini ortaya atıp en çok duygusal ya da fiziksel zararı gören çocuklara kadar geniş bir yelpazeden bahsedebiliriz. Çatışma ortamlarının çözümünü çocuğa öğretecek kişi yine ebeveyni ya da ona model olacak bir yetişkindir.”
Zaman