S.Bahattin Yaşar'ın yazısı
Niyet amelden, ihlâs niyetten önemliyse,
Dünyada olmayacak bir şey yok demektir.
Şu an pek çok şehir merkezimizde kış mevsimi okuma programlarının yapıldığını veya yapılıyor olduğunu öğrendik. Gençlerle birlikte büyüklerin de böyle üç beş günlüğüne de olsa ‘okuma programına’ katıldıklarını öğrenmek memnuniyet verici. Yani her vesileyle okumak.
Tabi bizim 30 kişiyi bulan pazar gençleri de sürekli, ‘Ne oldu hocam bizim kış okuma programı, kayak merkezleri bulunan şehirlerimizde böyle bir program yapamayacak mıyız?’ diyorlar. Tabiî ben de onları gelişmelerden haberdar ediyorum. Özellikle Şubat tatili neden böyle bir program etrafında şekillenmesin diye düşünüyorduk. Ama cevap beklediğimiz bazı merkezlerimizden arzu ettiğimiz cevabı alamadık.
Birkaç gün önce kıymetli büyüğüm Selahattin Yaşar’la mutat telefon görüşmelerimizden birisini yaparken, kendisinin bu günlerde Karadeniz bölgesi gençleriyle birlikte bir okuma programı çerçevesinde, Rize-Hemşin Bilen Köyü'nde olduğunu öğreniyorum. Bizim yaz manzaralarını yaşadığımız mekânlarda onlar, kış manzaralarını yaşıyorlardı. Ama ne güzel ki iki mevsimde de Risâle-i Nur mevsimin rengi oluyordu.
Yani yaz da, kış da, ilkbahar da nuru yoksa anlamı yoktur.
Ağabeyimle biraz hoş beşten sonra, sıra geldi bizim kış okuma programlarına. ‘Biz, kış okuma programına bir kayak merkezine gidemedik. Ama ümidimizi yitirmiş değiliz. Okuma programlarının yaz aylarına münhasır kalmamasını, kış aylarında da kendi şehrimizin dışında, kış nimetlerinden istifade ile programlar düzenlenmesini sağlayacağız İnşallah’.
Baktım birader, bizim teklife gülüyor. Neden gülüyorsun dememi beklercesine anlatmaya başladı. “Kardeşim, kış mevsiminin nimetlerinden istifade etmek o kadar ucuz değil. Öncelikle kayak merkezlerinde kayak yapmak çok pahalı. Her şeyden önce orada ayakta, sağlıklıca kayabilmek için biraz orada zaman ayırmak gerekir. O da oradaki otellerdeki programlara katılmakla oluyor. O da pahalı. Bir de kayak araç gereçleri çok pahalı. Yani kayak merkezlerindeki oteller, 8-9 ay adeta boş olarak bekler ve birkaç aylık kayak dönemlerinde o boş kalan ayları karşılarlar. O kadar pahalıdır.” dedi.
Tabiî konuyu paylaştıkça oldukça uçuk bir hayal kurduğumuzu anlıyor ve gülüyorduk. Dünyadaki Allah’ın bazı meşrû nimetlerinden istifade etmek, pahalı bir meşrû daire oluyor. Sonra tabiî sohbetimiz gülümsemeler içerisinde devam etti. Şöyle dedik, “Okuma programına katılacak gençler, yanlarına birer tane de plastik leğen ya da bolca naylon poşetler alsınlar, bizler de kayak yapanların farklı yamaçlarında naylonlar üzerinde birbirimizi çekerek kayaklar yaparız.” dedik. Yine gülüşüyoruz.
Anlaşılan Allah’ın dünyadaki pek çok nimetleri meşrû da olsa, imkânları olanlara hitap ediyor. Biz de, bu hevesimizi geniş çaplı ve daha ebedî lezzetler içerisinde, öbür âleme havale ediyoruz. Yani her lezzeti meşrû da olsa tatma imkânımız yok gibi.
Esprili durumu gençlerle paylaştığımda onlar da oldukça neşelendiler. Kendilerini, bir okuma programı akabinde, altlarına bağladıkları poşetlerle kayarak tahayyül ettiler ve bolca gülümsediler.
Oysa, yirmili yaşlarda 30 gencin, bir haftalık bir risâle okuma programı için, neler neler verilmezdi ki! Haydin hayırlısı bakalım.
Evet, pahalı da olsa, elimizden geldiği oranda araçları amaçlar için kullanmaya devam edeceğiz. Şimdi birazcık uçuk da görülse, yakın gelecekte kış okuma programlarımızı, en tatlı kış mekânlarında, kayak merkezlerinde doya doya, meşrû eğlenceler içerisinde yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın.
Hiç de zor değil. Bu uğurda harcamalar, lüks değil. Yani ehl-i dünyanın ve ehl-i imanın yaz mevsimlerindeki biraz da nefsi harcamaları dikkate alındığında, bu okuma programı harcamaları sadaka gibi netice verecektir.
Biz, okuma programları konusunda bir ihtisas düşünüyoruz. Bu iş çok ciddî ve çok teferruatlı düşünülmesi gereken bir eğitim sürecidir. Herkes hayatında mutlaka en az birkaç kez farklı farklı mekânlarda okuma programına katılmalıdır. Çünkü okuduğumuz eserlerin derinliklerine dalmak, ancak okuma programları ile mümkün olabilecektir.
Türkiye sınırları içerisinde okuma programı yapılmayan mekân kalmamalı. Yine Risâle-i Nurların girmediği, Nur Talebelerinin ulaşmadığı yerler kalmamalı. Âlem nurlanmalı.
Hatta bırakın Türkiye’yi, dünya nurlanmalı.
Uluslar arası okuma programları düşünüyoruz.
Biz, yakın gelecekte, 30 gencimizle birlikte uluslar arası okuma programları düşünüyoruz. Bir dönem 30 gençle Umrede, bir dönem 30 gençle Paris’te, Londra’da, Münih’te okuma programlarımız olacak İnşallah. Bunlar hiç de uçuk hayaller değil.
İki yıldır, 30 gencimizle, her yaz 12-15 şehir gezerek, 10 günlük okuma programımız bize bu şevki verdi. Neden olmasın diyoruz, ‘Bismillah’ diyoruz ve oluyor. Allah’ın maddî ve manevî nimetlerini, maddî ve manevî olarak tefekkür ediyor ve tadad ediyoruz.
Büyük düşünüyoruz, O da bize nasip ediyor.
İstiyoruz, O da bize veriyor.
Ümit ediyoruz, ümidimiz en güzeliyle gerçekleşiyor.
Niyet amelden, ihlâs niyetten önemliyse; dünyada olmayacak bir şey yok demektir.
Hele de hayır yolunda. Haydin bakalım. Mevlâ neylerse güzel eyler…
Yeni Asya