Yer ve gökte, tüm âlemlerde ne kadar bilgi ve belge varsa, tümünün kayıtlı olduğu bir defter düşünüyorum.
Düşündüğümün de kaydolduğunu biliyorum kuşkusuz…Öylesine geniş, anlamlı, detaylı bilgiler yer alır ki o defterde, hayrette kalır gören akıllar, parmağını ısırır farkına varan ruhlar!..
Öyle sıradan bir defter değil bu. İçinde geçici notların yazıldığı, bilgilerin kaydedildiği, anekdotların düşüldüğü sınırlı sayfadan veya yapraktan ibaret değil.
Sonsuz kudretin, sonsuz bilgisinden ortaya çıkan, satır satır, harf harf kayıtların tutulduğu şaşmaz ve şaşırtmaz bilgiler yumağı…
Çoğu insan bunun farkında olmasa da, bu defter ne hâtıra defteri, ne şiir defteri ve ne de başka bir defter…
Geçenlerde arkadaşım derse girdiği okulda, kaybolan bir sınıfın defterinden bahsetmişti. (D) şubesinin ders defteri. Yani öğretmenlerin günlük konularını yazdıklar, ders konularını işledikleri ve öğrenci yoklamalarını tuttukları defterden…Üç aylık bilgiler kaybolup gitmişti. İdare bu duruma çok kızmış, öğrencileri sorguya çekmişti. Hangi öğretmen hangi konuyu işlemişti o sınıfta, bir anda toz olup uçmuştu varlık âleminden…
Ama İlâhî defter öyle miydi? Hiç kaybolma, yok olma riski var mıydı? Tutulan kayıtlar, zerreler âleminde, sur âleminde, berzah âleminde, misâl aleminde ve en büyük ana kamera olan Levh-i Mahfuzda tutuluyordu. Mahşer günü açılacak, kayıtlar ortaya dökülecek ve hesap sorulacaktı bir bir…
İşte tüm dünyevî işler, kayıtlar, işlemler, yazılımlar, konuşmalar, söylemler, nutuklar, serzenişler, bağırmalar, cezalar ve ödüller ve daha nice aktiviteler kaybolan (D) sınıfının defterine benziyordu.
Ama unutulan bir husus vardı ki, o da; yapılan her şeyin zayi olmayacağı, kayba uğramayacağı, İlâhî ilim hazinesinde saklanacağıydı.
Hangi öğretmen ne dedi, ne söyledi, ne verdi, ne vermedi, nasıl verdi, nasıl kızdı, nasıl algıladı, zihninden ne geçirdi, hangi niyet ve amaçla davrandı, gençlere nasıl yaklaştı, hangi duygularla hizmetlerine ve yükselişlerine hizmet etti, bir emanet ve sorumluluk duygusuyla hareket etti mi, etmedi mi?..Tüm bunlar, harfi harfine kaybolmayacak, yok olmayacak, zayi olmayacaktı.
Öyle ise, ey defteri kaybolan şube! Merak etme, tasalanma, sınıfta çekilen her kare, görüntülenen her an, asla kaybolmayacak deftere kaydoldu. Tıpkı tüm davranışlarınızın kayıt altına alındığı gibi…Tıpkı tüm sözlerinizden, yaptıklarınızdan sorumlu tutulacağınız gibi…Ve de tüm öğretmenlerinizin her hareketi, söyledikleri ve anlattıklarından sorguya çekileceği gibi…
Merak etmeyiniz, hiçbir şey kaybolmadı. Sınıf defteriniz de…Kaybolan değerleriniz, değerlerimiz…
Yitirilen zamanlarımız, gençliğimiz, tarihimiz, geçmişimiz…Aşınan ve aşındırılan iffetimiz, hayamız, edep ve terbiyemiz, aile kavramlarımız, bakış açımız, fikir ve düşüncelerimiz…
Ama merak etmeyin, üzülmeyin ve umutsuz olmayın lütfen. Yeniden bir toplumu ve ümmeti inşa etmenin gayretli çalışmaları tüm hızıyla devam ediyor. Gönül mimarları iş başında…Gelecek neslin ruh köklerini yeniden keşfeden iman tamircileri, sevgi erleri, nurlu çehreleri hep karşınızda olacak gelecek günlerde.
İşte o zaman ne defterleriniz kaybolacak, ne değerleriniz ve ne de geleceğiniz!..
İstikbal, İslâm’ın ve Kur’ânın asrı olacak, barış ve huzur hâkim olacak hayatımıza.
Ne mutlu hidayete ve Kur’âna tâbi olanlara, ne mutlu geleceğimize inançla sahip çıkanlara!..