Orta doğuda kazanın altı tutuşturuldu ve kazan kaynamaya başladı. Ev sahibi kazanın dibini yaktı mı korkmayın. Ama dışarıdan birileri mutfağa müdahale edip kazanı tutuşturursa tehlike var demektir. Nitekim Irak’taki kazan dışarıdan tutuşturulduğu içindir ki, yemek bir türlü pişmedi ve herkes zehirlendi. Mısır ve Tunus’ta ise kazanı yakan ülkenin gerçek sahibi olan halktır. Dolayısı ile yemek pişinceye kadar kaynayacak ve sonunda da tadını ve kıvamını bulacaktır. Bunda hiç kimsenin şüphesi olmamalı. Zira bu bir fıtrat kanunudur.
Teyit için bir fıtrat kanunu daha. Yumurta içeriden, sahibi olan civciv tarafından delinirse korkmayın. Zira bu, civcivin sağ salim olarak yumurtadan çıkma ve hürriyetine kavuşma alametidir. Ama yumurta dışarıdan birilerinin müdahalesi ile delinirse, korkmakta haklısınız. Çünkü civcivin ölümüne birilerinin kastettiğinin vahim habercisidir. Bilmem, hürriyetine kavuşturma iddiası ve uydurmaları ile dışarıdan kabuğu kırılan Irak halkının vahim akıbetini örnek olarak tekrar hatırlatmaya gerek var mı?
Fıtrat kanunlarının önüne kimse geçemez. Evet fıtrat fıtri olmayanı reddeder. Hürriyet fıtratın gereğidir. İstibdat ise fıtratın düşmanıdır.
Zira istibdat, fıtratın koluna atılmış kelepçe, ayağına takılmış pranga, ağzına vurulmuş kilittir. İnsanın insanlığını elinden almak, hayvanlığı teklif etmektir. Bunun içindir ki, aç kalmaya boyun eğen toplumlar, istibdada boyun eğmemişlerdir. Hürriyetsiz yaşamaktansa, ölmek yeğdir diyerek çekinmeden ölüme gitmişlerdir.
Hürriyet için mücadele eden kim olursa olsun, hangi dinden ve inançtan olursa olsun, Allah’ın yardımına mahzar olmuşlardır. Zira nihai olarak insanda düğümlenen muradı ilahi ancak ve ancak hürriyet ikliminde kendini gösterebilir.
Hürriyet fıtratın gereğidir. İnsan dünya hayatında tercihlerinde serbest bırakılmıştır. İsteyen iman etmiş, istemeyen ise küfrü tercih etmiştir. Bu sırdandır ki, insanlık tarihinde küfür devam etmişse de, zulüm devam etmemiştir. Zira küfür kişisel bir tercihtir ama zulüm istibdattır, başkasının tercihini elinden almak ve onun hayat hakkını gasbetmektir.
Helak olan kavimler küfürlerinden dolayı değil, zulümlerinden dolayı helak olmuşlardır. Allah kulunun tercihine müdahale etmediği gibi, birilerinin müdahalesine de izin vermez. Kul tercihinde serbest bırakılacaktır. Zira imtihan dünyasındayız. Hürriyet ise imtihanın olmazsa olmaz şartıdır.
Sınav süresince öğrenci her şeyi yazma hürriyetine sahip olmalıdır. Öğretmenine hakaret içeren cümleler yazsa bile. Başkasına müdahale etmediği, başkasının imtihan hakkını ihlal etmediği sürece kimse ona dokunamaz. Öğretmenin görevi ise hürriyet ortamını temin etmek ve bu ortamı ihlal edenlere müsaade etmemektir.
Bu fıtrat kanununun bir gereğidir ki, insanlık tarihinde istibdada karşı mücadeleler hep devam etmiş ve Allah birilerinin eli ile istibdatları yerle bir etmiştir. Yoksa, donanımlı ordulara, tank ve tüfeklere karşı, silahsız ve mazlum insanların galibiyetini ne ile izah edebiliriz. Veya hürriyet uğrunda ölenlere niçin hürriyet şehidi denilsin?
Allah tarafından tesis edilen dinin kanunları için mücadele edenlere yardım eden Allah, yine onun tesis ettiği fıtrat kanunlarına destek verenleri de yalnız bırakmayacaktır. Ayrıca bu uğurda ölenlere şehitlik payesi vererek, taltif edecektir.
Hürriyet-istibdat mücadelesinde nihai sonuç hep hürriyetin galebesi ile bitmiştir. Bunun için Ortadoğu’da başlayan bu hürriyet mücadelesinin sonunu tahmin etmek zor değildir.
Bir kere daha fıtratın dediği olacak ve fıtri olmayan istibdat reddedilerek Firavunların kötü akıbetiyle sonuçlanan tarih tekerrür edecektir.
Mısır halkı hürriyet kazanının dibini kendisi yakmıştır ve bir yemek pişecek kadar bekledikten sonra afiyetle hürriyeti soluklayacaktır inşallah. Tabii birileri pişen aşa zehir katmazsa.