‘Kendime Mektup’ veya Kalbime Mektup kitabı üzerine

Dursun SİVRİ

‘Kendime Mektup’ veya Kalbime Mektup kitabı üzerine

 

Her yazı edebiyatın ölçülerine tekniğine uyarlı mıdır?

El cevap: Zannetmiyorum.

Okullarda Edebiyat dersine ilaveten bir kompozisyon dersi vardır.

Giriş, gelişme ve sonuç. Bu bilgi kompozisyon yazmaya yeter mi?

Keza dil bilgisi, edebi türler ve sanatlar öğretilir.

Her meslekte olduğu gibi edebiyat dersinden geçmek edebiyatçı ve yazar olmak için yetmez.

Ancak edebiyata ve temel dil bilgisine sahip olmayandan da edebiyatçı olmaz. Gerek şart yeter şart meselesi…

 

Yazanlara, yazdıkları çok satanlara, köşe yazarlarından popüler olanlara bakıldığında sistematik bir tarif yapmak mümkün değil.

Yalnız Divan Edebiyatına sözümüz yok.Divan edebiyatında, ölçü, tarif, kural kaide muazzam.

 

Edebiyatçı-Eğitimci dostum Ali Hakkoymaz’ın bir kitabını okudum. Yukarıdaki girişte her yazanın yazar olamayacağı kanaatime O sebep oldu. Okulda okuduğumuz hiçbir kurala uymuyor. Belki sonradan icad edilmiş edebi kurallara göre yazmış olabilir.

Ne kuralı. Baştan sonra kuralları ihlal var her satırında…

 

Bir kitap. “Kendime Mektup” yazıyor kapağında. Kalp figürlerinden bir kompozisyon ön yüzü…

İstanbul’da İslamafobya sempozyumu program sonrası Boğaz’da tekne ile gezi sırasında çantasından çıkardı takdim etti Ali Bey mezkur kitabı…Yeni neşredilmiş…

Yaz aylarında izinde tatilde hafif şeyleri okumayı severim. Kısa süreli bir Karadeniz kıyı seyahatim sırasında tam aradığımı buldum diye sevindim. Yine böyle bir Karadeniz kıyılarında bir haftalık programda İskender Pala’nın “Kitab-ı Aşkı”nı okumuştum. Sırası gelmişken İskender Pala’ya bir teşekkür selamı verelim. Edebiyatı özellikle divan edebiyatını sevdirdi günümüzde…

 

Karadeniz’in Bartın ili Amasra’nın bir kıyı köyünde bir koy. Çakrazşeyhler köyü. Mazbut bir ortam. Deniz ve kitap için uygun bir yer. İşte o yeşille mavinin birbiri ile yarıştığı iç içe geçtiği bir ortamda okumaya başladım. Fakat bitiremedim. Genellikle üç yüz- dört yüz sayfalık bir kitap bir haftadan fazla elimde gezmezdi.  Bu öyle olmadı. Bazen hoşlanılmayan kitapların okunması uzar.

Bu öyle değil. Milim milim ilerleyebildim.

Bu ne iştir ya?...Ufacık bir kitap ne bırakabiliyorum ne bitirebiliyorum. Hayret…

Küçük hacimli bir kitap.  Yüz küsür (121) sayfa. Bir iki saatte biter zannettim.

Azizim ne iki saati iki haftada bitirmedim. Karadenizde başladım taaa Diyar-ı bekir’de bitirebildim. Toplam iki hafta. Kimse duymasın

 

Okulda öğrendiğime göre serbest vezin şiirlerden meydana geliyor. Yok yok…

Ne şiire benziyor ne nesire benziyor. Tahmin ediyorum tanımı olmayan bir tarz.

Mesele üslup ve tarzda değil. Kelimeleri bu kadar ince eleyip sık dokuyarak, kuyumcu terazisi ile seçip kullanıldığını bu kitapta gördüm.

Kelimeler öyle seçilmiş ki, iki kelimelik cümle ile anlatılan mesaj sayfalar dolusu metinle anlatılmaz. Yani ben anlatamam. Başkalarını bilmem.

Onun için kitabı okurken ilerlemek mümkün değil. Bir sayfada veya devamına uzanan bir şiiri okuyorum. Olmadı tekrar bir daha.

Ali Bey’e internet üzerinde canlı yayında(facebook)ta yazıştık. Dedim “nedir senin bu kitap ya?” iki haftadır bitiremedim ” diye sataştım espriyle karışık.  O’ da “küçücük bir kitap ya hu” dedi. Öyle değil işte.

 

“Kendime mektup” muazzam bir tefekkür manzumelerinden meydan geliyor. İşin edebi yönünü bilemem. Edebi eserleri ölçmek haddime değil. ama, belağat şaheseri denilebilir..

Eğer bir kitap okuyanı sarmış, sarsmış, sallamışsa dikkate değerdir.

Bugüne kadar edebiyat, yazı kural, kaide ne biliyor veya bildiğim ne varsa hepsi altüst- darmadağın oldu.

Bu yazıda olduğu gibi bundan sonra doğru düzgün yazamam artık. Bütün kalıplarımı ve ayarlarımı değiştirdi Ali Bey… Gerçi bir ayarımın olduğunu da söyleyemem yani…Olmayan ayar bozulsa ne olur bozulmasa ne olur…

 

Kelimeler, iletişimde mesajın iletim araçları, sembolleri olarak biliyoruz. Nasıl ki, bir resim bazen onlarca sayfadan daha fazla şey anlatabilir. Kelimeleri resim gibi derin mânâları içerecek şekilde kullanabilmek başka bir şey. Anlatılmaz yaşanır derler ya. Anlatamam bahsi geçen kitabı okumanız lazım. Müthiş bir nefis muhasebe sistematiği… Öz eleştiri diyorlar ya… Kendini sorgulama..

 

Edeb, edebiyat, tezekkür, tefekkür, teşekkür kavramlarının ne olduğunu özlü kısa cümlelerle ancak bu kadar güzel anlatılabilir. Aşk, şefkat nedir? Ne kadar lazımdır?  Aşk Nedir? Nerede Lazımdır?

Kitap her ne kadar “kendime mektup” adında ise de kalbe hitab ediyor.  Onun için “Kalbime Mektup” da denilebilir.

Bazen akla çağrı yapıyor. Bazen de her ikisi bir misafirliğe davet ediyor.

Risale-i Nur’dan aldıklarını kendi zihin ve kalp potasında yoğurarak öyle güzel tefekkür macunu yapmış ki, Maşaallah… Barekallah…

 

Kültürümüzün değerlerine yeri geldikçe ustaca atıflar,alıntılar var. Aşı Veysel, Yunus Emre, M.Akif, Behçet Necatigil, Yahya Kemal gibi daha burada adı geçmeyen şiir ve edebi şahsiyetlerden tam yerinde küçük alıntılar yapılmış. Ustalıkla yapıda yerine yerleştirmiş. Güzel bir tabloyu en uygun yere asar gibi ince bir işçilik yapmış

İnsanlar kendine mektup yazmalı. Kendine zaman ayırmalı. Bu zaman ayırma kendini düşünme değil, kalbini dinleme halinde olmalı. Kendime mektup kalbime etkili bir mektup olmuş…

 

Bazı bölümleri ses kaydı alarak okudum… Sonra dinledim… Muhteva mesaj güzel de okuyanın diksiyonu bu esere göre değil. Bu alanda temayüz etmiş bazı isimler geldi aklıma. Engin Noyan, İbrahim Sadri, Senai Demirci vb.  gibiler bu kitabı teybe okumalılar. İnanıyorum ki, hamasetli/heyecanlı konferanslardan çok daha etkili olur. Zaten önsözü Sena Demirci yazmış. Önsözde şairlerin okuyuculara dokunması lazım gibi bir istek var. Kitap sanki o isteklere cevap vermiş gibi…

Evet, “Kendime Mektup”, (İlkgençlik Yayınları, Nisan 2012 İstanbul). Yayınevi bu kitaba çok özenmiş ve özgün bir tasarım yapmış.

Ali Hakkoymaz mesleğinde uzun yılların birikimini küçük hacimli ancak çok derin mâna ve tefekkür hazinesinde ortaya koymuş. Her cümle her seçilen kelime derin bir deryadan haber veriyor. Tebrik ediyorum.

 

Not: RisaleHaber okuyucularının Ramazan-ı şeriflerini tebrik eden umum âlem-i İslâma hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ederim.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.