Kılavuz

M. Nuri BİNGÖL

“Dargeçit” dedikleri  tıpkı böyle bir manzara olmalıdır.
Gözü olan görür, kulağı olan duyar; ne kulağı, kalbi olan...
“ Zeminden sallanıyor hânumânın temeli
Alev saçaklara sarmış, yerinde yok Rumeli...” diye çığlık çığlığa haykıran Âkif, eğer bugünlerde olsaydı, kimbilir ne derdi, düşünemiyorum.
İçeriyi bir yana bırakın, “la-yuhdi”lik iddiasında olanlara bile bir gözlüğün ardından bakıyoruz; daha açıkçası, hiçbir yana bakmıyor, burnumuzun dikine gidiyoruz.
Sonumuzun ne olacağını mı soruyorsunuz; burnunun dikine gidenlerin akıbeti ne olduysa, yine öylesi bir netice ile karşılaşacağız.
***
“Karanlığın en koyulaştığı an, şafağa en yakın zamandır.”
Bir realitenin ifadesi olan vecizeye katılmamak mümkün mü? Yalnız bir diğer hikmetli beyan hatırıma geldiğinde kuşkuya yapışıp kalıyorum.
“Müştebih ağaçları gösteren semeresidir.” Yani, hakkında şüphe duyulan bir ağacın keyfiyetini, ancak meyveleri gösterir.
Sabahtan akşama kadar övün dur; bu neyin isbatıdır? Belki de burnunun Kaf dağını işaretlediğinin...
“Kerâmeti kendinden menkul” şeyhlere ne dendiğini hepimiz biliyoruz. Bırak da el âlem övsün seni, “muhteşem”  hâllerini – bırak da- başkaları takdir etsin...
“Sanatkârsız bir eserin mevcudiyetini kabul etme”nin ne insana, ne de insan aklına yakışacağını kabul edenlerdeniz; ama ya ortada eser meser yoksa...
O zaman hangi neticeye varacağız, bir der misiniz?
***
İçinizi karatma pahasına da olsa,  demekte bir beis görmüyorum:
Gemi su almaktadır, tayfalar vur patlasın, çal oynasın eğlenmektedir, dümense boş bırakılmıştır. Kaptan adayları  bir iki üyeyi nasıl elde ederim kaygısıyla –birbiriyle- kavgadadır.
Belki de görünmemektedir bu didişme, belki de bilinmemektedir. Kendi akıllarınca, öylesi bir davranışa kulp da bulmuşlardır; istikamet.
Arkadaş,  gemi battığında senin istikametinin bir faydası olacak mıdır sana; daha doğrusu bütün  “vatan”a...
Rota –ya da istikamet- senin inadınla mı düzelecektir; ya da keyfince?..
“Âlemin intizamının”ın ölçüsü senin aklın mıdır yoksa?
Geleceği parıldatmak için didinen er oğlu erleri – ehl-i hamiyeti yavaşlatmaya kalkmaya - en hafif tâbirle- bakarkörlük dememek için ne kadar zorlandığımı bir bilseniz?
Ya sebebini? “Kendi hukukunu bilmeyen bir millet – aşiret, topluluk, cemaat vs.- ehk-i hamiyeti dahi müstebid eder.” ( Said Nursi, Münazarat)

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.