Kim demiş 'asla olmaz' diye!

Sigara yasağına asla kimse uymaz. Hangi sürücü emniyet kemeri takar? Her şeyden vazgeçeriz ama mangaldan asla!

Sevinç Özarslan'ın haberi

'Olmaz olmaz, asla olmaz' dediğimiz pek çok şey aslında gerçekleşti. Elbette durum toz pembe değil. Ama en azından ilerleme kaydedebileceğimizi gördük.

Kimse emniyet kemeri takmaz, sigara yasağına uymaz, sokakta kurban kesmez, ormanda mangal yakmaz, kırmızı ışıkta durmaz... 'Olmaz olmaz, asla olmaz' dediğimiz pek çok şey aslında gerçekleşti. 'Bu ülkede hiçbir şey iyiye gitmiyor, yasaklar delinmek içindir' gibi klişe teraneleri yıkan bir durumla karşı karşıyayız. En azından ilerleme kaydedebileceğimizi gördük.

2008'de başlayan sigara yasağına gösterdiğimiz uyum bunun en yakın kanıtı. İnanılması zor ama yasak, birçok kafe ve restoranda başarılı bir şekilde uygulanıyor. Kapı komşumuz Yunanistan bile iki kez denemesine rağmen başarılı olamayınca, 'Şu Türkler nasıl halletti?' diye merak edip geçtiğimiz aralık ayı sonunda Sigara ve Sağlık Komitesi Başkanı Elif Dağlı'yı ülkelerine davet etmişti. Bu, Türkiye için gerçekten önemli bir adım. Kış nedeniyle yasağı görmezden gelen yerler var elbette ama gece vakti düzenlenen baskınlar, tatlı niyetine sunulan şerbeti bol cezalar caydırıcı olmuş. Bu durum en çok gece yarısına kadar kafelerde çalışanların işine yaramalı. Tabii kafalarını çalıştırabilirlerse! Basılacağız korkusuyla her an etrafı kolaçan eden, pet şişelere su doldurup 'sudan küllük' hizmeti veren garsonlar ekstrayı hak etmiyor mu? Ona buna özene özene duman olduk ama Sigara ve Sağlık Komitesi'nin yaptığı araştırmaya göre sigara kullanımında yüzde 20'lik bir azalma var. Hazır şu yasak rayına oturmuşken kendinize bir güzellik yapın, garsonlar da rahata ersin.

Kemersiz olmaz abi

'Yasak' gerçekten olumsuz, sevimsiz, hatta insanı sinir eden bir kelime. Ama hayatımızı kolaylaştıran, sağlığımızı etkileyen yasaklara riayet etmek o kadar zor olmamalı. Aynı şey emniyet kemeri için de geçerli. 1995'te başlayan kemer takma zorunluluğuna çok şükür alıştık. Hatta bazı sürücüler takmayanları ciddi ciddi uyarıyor: 'Şu trafik canavarının çenesini kapatalım lütfen!'

Kesilen cezaların etkisi apaçık ortada. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün istatistiklerine göre 2005'te yalnızca 2 bin 674 kişiye emniyet kemeri takmadığı için ceza verilmiş. 2010'da bu rakam 68 bin 189 kişiye çıkmış. Küçük bir 'tık'la halledilecek kadar basit bir işlemi yapmadığı için 66 TL'yi bayılan insan bir daha aynı hataya düşmüyor doğal olarak. Ancak 'emniyet kemeri susturma aleti'nin satışında 2010 Haziran'ında artış olması direnme gücümüz konusunda insanı gerçekten hayrete düşürüyor.

On yıl öncesini düşünün. Kurban Bayramı vaktinde ortalık kan gölüne dönerdi. Otoban kenarını et pazarına çevirenler, sokakları kan revan içinde bırakanlar, hayvanlara eziyet edenler... Ne bayrama, ne Müslüman'a, ne de insana yakışan hallerdi. Belediyelerin hazırladığı kurban kesme yerleri bu manzaraları büyük ölçüde ortadan kaldırdı. Çünkü bu yıl İstanbul'da ulu orta yerde kurban kesen 775 TL'yi ödedi. Ama hayvanları, Peygamber merhametini ve şefkatini örnek alarak kurban etmeyi öğrenemeyenler yine çoğunlukta. Bunun da düzeleceğine dair ümitvarız elbette.

Aranılan kişilere daha az ulaşılıyor

Sinemada, camide, arabada... Yani özel anlarda zır zır öten telefon sesi ne kadar çoktu. Geçen hafta Amerika'dan bir haber geldi: New York'ta caddeden karşı karşıya geçerken cep telefonuyla konuşmak, mesaj yazmak ya da kulaklıkla müzik dinlemek yasak olacakmış. Çünkü kaza sebebi. Bizde durum daha o kadar ilerleyemedi. Henüz sinemada, camide telefonla konuşmak yasak. Bir de arabada seyir halindeyken. Hemen hatırlayın, susmayan telefonlar için Diyanet İşleri Başkanlığı bir ara camilere jammer (sinyali engelleyen alet) takmaya kalktı. Sonra vazgeçti. Sinemada telefonunu kapatmayanlar, 'sessizlik' baskısıyla karşılaştı. Türk milleti olarak bu yasakları öğrenmenin arefesindeyiz. Artık aranılan kişilere daha az ulaşılıyor. Camide çalan telefonu yüzünden uyarıldığı için, çıkışta kavgaya tutuşan kabadayılar da inşallah adam olacak.

Mangal insanıydık

Mangalla duygusal bir bağımız var. Daha adını duyunca içimiz hoş oluyor. Bahara da az kaldı. Püfür püfür esen rüzgâr, mis gibi kokular, bol salatalar... Keyfimiz uğruna ne ormanlar feda ettik. Sevdamızdan vazgeçmedik ama ormanda mangal yapmak yasaklandığından beri kararlı bir teslimiyet içindeyiz. Vallahi bu yasağa direnmek diğerlerine hiç benzemiyor. Mangal yüzünden ormanı yok edenlere sadece para cezası değil hapis cezası da var. Olayın vahametini şöyle özetleyelim: Üst kattaki komşusunu rahatsız ettiği için balkonunda mangal yapan bir ev sahibine hakim 500 TL tazminat ödetti.

Uygulanamayan yasaklar da var

Uygulanamayan yasaklar yok mu? Korsa CD, kitap, DVD yasak ama dinleyen kim? Yerlere tükürmekten de bir türlü vazgeçemedik. Hadi biraz iyimser olalım. Eskiye oranla sokaklar daha az tükürükten nasibini alıyor. Yüksek sesle müzik dinlemek yasak. Ama yazın sahil kenarlarındaki işletmelerde gümbür gümbür yükseliyor ses. Bunlara uyulmaması diğerlerinin anlamsız olduğunu göstermiyor. Aslında bütün mesele kötü huylarımızdan kurtulup iyi şeyleri 'alışkanlık' haline getirmek. Boşuna dememiş yazar, "İnsan alışkanlıklarının çocuğudur." diye.

Cezalar nedeniyle uyum sağlandı

Nilüfer Narlı/Sosyolog: Türkiye'de insanların geleneklere çok daha saygılı olmalarına rağmen kanunla getirilen yasakları delme eğilimi var. Sigaradan rahatsız olan biri olarak yasaktan çok memnunum ama hâlâ ihlal eden yerler var. Genel olarak toplum yasaklara uyum gösterdi. Bunun en önemli nedeni verilen cezalar. Kararlı bir şekilde uygulanması etkili oldu. Hükümetin başarısının bir parçası.

Her şey sigaranın zararına çalışıyor

Elif Dağlı/ Sigara ve Sağlık Komitesi Başkanı: 2010-2011 Şubat ayında biten yeni bir araştırma var. Buna göre, tütün ürünlerinin sanayideki kullanımında yüzde 12,9'luk bir düşüş söz konusu. Yani üretimde azalma olması demek, tüketimde azalma olduğunu gösteriyor. Sigara fiyatlarının artması, vergilerin yükseltilmesi, paketlerin üzerindeki fotoğraflı uyarılar, sigara bıraktırma polikliniklerinin devreye girmesi, reklamların agresifliği ve 'Alo 171' hattının kurulmasının çok faydası oldu. Etrafınıza baktığınızda sigarayı bırakanların sayısında bir artış olduğunu gözlemlemişsinizdir mutlaka.

Zaman
 

Toplum Haberleri