Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), En'am Sûresi 159-160. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
159-Muhakkak ki dinlerini parçalayıp fırka fırka olanlar yok mu, (sen) hiçbir hususta onlardan değilsin! Onların işi ancak Allah’a âiddir; sonra (O,) ne yapmakta olduklarını (tek tek) kendilerine haber verecektir. (*)
160-Kim iyilikle gelirse, artık kendisi için onun (o iyiliğin) on misli vardır! Kim de kötülükle gelirse, bunun üzerine ancak misliyle cezâlandırılır ve onlar haksızlığa uğratılmazlar. (**)
(*) Ebû Hureyre (ra) bu âyet hakkında: “Onlar, yani dinlerini parçalayıp fırkalara ayrılanlar, bu ümmet içinde çıkan ehl-i dalâlet fırkalarıdır” demiştir. Bir hadîs-i şerîfte de Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuşlardır: “İsrâiloğulları yetmiş iki fırkaya ayrılmıştır. Benim ümmetim de yakında yetmiş üç fırkaya ayrılacaktır. Birisi hâriç, hepsi ateştedir.” (Orada bulunanlar:) “Yâ Resûlallah! O hangisidir?” dediler. Buyurdular ki: “Ben ve ashâbımın yolunda olanlar (ehl-i sünnet ve’l-cemâat)tir.” (Celâleyn Şerhi, c. 2, 475-476)
(**) “İşte ey gāfil insan! Bak Cenâb-ı Hakk’ın fazlına ve keremine! Seyyieyi (kötülüğü) bir iken bin yazmak, haseneyi (iyiliği) bir yazmak veya hiç yazmamak adâlet olduğu hâlde, bir seyyieyi bir yazar; bir haseneyi on, bazen yetmiş, bazen yedi yüz, bazen yedi bin yazar. Hem şu nükteden anla ki, o müdhiş Cehenneme girmek cezâ-yı ameldir (amelin karşılığıdır), ayn-ı adildir (adâletin ta kendisidir). Fakat Cennete girmek mahz-ı fazıldır (sâdece lütuf iledir).” (Sözler, 23. Söz, 110)