Kim soğutuyor halkı askerlikten

Eyüp CAN

Sorun, ne 28. Tümen ne de 28. Tümen'le sınırlı. Sorun, 'disko' diye tabir edilen askeri disiplin koğuşlarında yaşanan işkence gerçeği.

Aslında bu yazıyı geçen hafta er Uğur Kantar’ın ölüm haberini aldığımda yazacaktım.
Zor da olsa tuttum kendimi.

Olay biraz daha aydınlansın istedim.
Ben de askerliğimi Kıbrıs’ta yaptım tıpkı Uğur gibi.
28. Tümen’in Kıbrıs’ta askerlik yapanlar için ne büyük ‘kâbus’ olduğunu iyi biliyorum.
Benimle aynı dönemde askerlik yapan iki arkadaşım resmen kafayı yedi orada.
Ama sorun, ne 28. Tümen ne de 28. Tümen’le sınırlı.
Sorun, ‘disko’ diye tabir edilen askeri disiplin koğuşlarında yaşanan işkence gerçeği.
***
Askere gitmeyen bilemez ‘disko’nun ne demek olduğunu.
Ben de bilmiyordum.

İlk duyduğumda askerlerin eğlenmek için gittikleri yer zannetmiştim.
Öyle ya ‘disko’..

Meğer disiplin koğuşunun ilk hecelerinden türetilmiş.
Kim türetmişse hayli espriliymiş!

Ama söz konusu askeri disko ise espri kaldırır bir yanı yok.
Askerde herhangi bir disiplinsizlik mi yaptınız, askeri mevzuata göre yargılama yapmadan ve hiçbir savunma almadan bölük komutanı 7, tabur komutanı 14, garnizon komutanı ise 21 gün size disko cezası verebiliyor.

6 aylık askerliğim süresince 2 askerin disko tecrübesine bizzat şahit oldum.
2’si de çıktıklarında başka insanlardı. Hem ruhsal hem fiziksel... Biri, çıkar çıkmaz sinir krizi geçirip intihar girişiminde bulundu.

Diğeri, gözlerimizin önünde muma döndü, gölgesinden bile korkar oldu.
Öyle şeyler anlattılar ki disko ile ilgili... İnsan olanı insanlığından utandırır.
Uğur Kantar’a ‘disko’da yapılan işkenceyi duyan bir asker geçen ay TBMM İnsan Hakları Komisyonu’na bir dilekçe göndermiş. Bir disko-zede olarak yaşadıkları, en az dinlediklerim kadar utanç verici.

“Cehennem oraya girince başlıyor” demiş:
“Emre itaatsizlik adı altında diskoya gönderildim. O kâbus gibi yerde yapılan işkenceleri yazmak bile benim için ölüm gibi. Cehennem, sizi oraya teslim eden kişi arkasını dönüp gittikten sonra başlıyor. Siyah bir pantolon, gömlek ve kep veriyorlar. Zaten o lanet elbiseyi giydiğin zaman psikolojin bozuluyor. Copla kalça tarafıma vurmaya başladılar ve ‘arka tarafa doğru yürü’ dediler. Bir kapağı açmamı söylediler, açtım. Bana içeri girmemi söylediler. İçi dışkı dolu lağım gibi bir yerdi. İtiraz etme şansınız yok. Girdim. İçerisi pislik doluydu, lağım farelerinden yere basamıyordum. Yaklaşık 10 dakika bu pislik içerisinde bekledikten sonra çık emri verdiler. Çıktım. O pislikle beraber 50 metre sürünmemi istediler. Sonra ‘kalk’ dediler. Diskodaki hortumla üzerime su tuttular, o sulu halimle ve üzerimdeki pislikle bıraktılar beni…”
***
Dedim ya aslında bu yazıyı geçen hafta er Uğur Kantar’ın ölüm haberini aldığımda yazacaktım.
Tuttum kendimi.
Fakat Genelkurmay ‘disko gerçeği’ ile yüzleşip bu çağdışı uygulamaya karşı harekete geçmek yerine eski alışkanlıklarına uygun öyle bir açıklama yaptı ki kendimi tutamadım.
Meğer Uğur’u terhisine iki hafta kala ‘disko’ya gönderip orada ölesiye dövülmesine sebep olanlar ve bu duruma göz yumanlar değil bu konuyu haberleştiren bizler halkı askerlikten soğutuyormuşuz!

Meğer Uğur diskoda maruz kaldığı işkenceden değil ne hikmetse tam çıkarken nükseden epilepsi hastalığından dolayı komaya girmiş.
Meğer bizler gibi ‘maksatlı kişi ve çevreler tarafından münferit olaylar genelleştiriliyormuş.’
Meğer ben rüyadaymışım.

Askerde yaşadıkları disko eziyetine bizzat şahitlik ettiğim, gözlerindeki morluğu bizzat gördüğüm diskozedeler aslında birer diskosevermiş. Zaten disiplin koğuşları da aslında dinlenme koğuşuymuş! 
Disko yani, bildiğimiz disko!

Allah aşkına söyleyin kim soğutuyor halkı askerlikten?
Halkın zekâsıyla alay eden bu açıklamalar mı disko gerçeğiyle yüzleşmeyenler mi?
Kim? Kim?
Radikal

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.