Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), İsrâ Suresi 70-72. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
70 . Şânım hakkı için (biz), Âdemoğullarını şerefli kıldık; onları karada ve denizde (çeşitli nakil vâsıtaları üzerinde) taşıdık; onları temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğuna fazîletli tutarak üstün kıldık.(1)
71 . O gün her sınıftan insanları imamlarıyla birlikte çağırırız. Artık, kimin kitâbı sağından verilirse, işte onlar kitablarını (sevinerek) okurlar ve kıl kadar haksızlığa uğratılmazlar.
72 . Ve kim burada (bu dünyada, kalbi) kör olursa, o takdirde o, âhirette de kördür ve yolca en sapık olandır.
1- “(Cenâb-ı Hakk) insanı, pek çok envâ‘ (nev‘ler) yerinde bir nev‘-i câmi‘ (pek çok kābiliyetleri olan bir nevi‘ olarak) halk etmiş (yaratmış). Yani, bütün envâ‘-ı hayvanâtın muhtelif derecâtı (çeşitli dereceleri) kadar, bir tek nevi‘ olan insan ile, o vezâifi (vazîfeleri) gördürmek irâde etmiş (dilemiş) ki; insanların kuvâlarına (kābiliyetlerine) ve hissiyâtlarına (duygularına) fıtraten (yaratılıştan) bir had (sınır) bırakmamış; fıtrî bir kayıd koymamış, serbest bırakmış. Sâir havyanâtın kuvâları ve hissiyâtları mahduddur (sınırlıdır), fıtrî bir kayıd altındadır.
Hâlbuki insanın her kuvâsı, hadsiz bir mesâfede cevelân eder (dolaşır) gibi, gayr-ı mütenâhî cânibine (sonsuz tarafına) gider. Çünki insan, Hâlık-ı kâinâtın (kâinâtın yaratıcısının) esmâsının (isimlerinin) nihâyetsiz tecellîlerine (üzerinde görünmesine) bir âyine olduğu için, kuvâlarına nihâyetsiz bir isti‘dad (kābiliyet) verilmiş.” (Mektûbât, 26. Mektûb, 129-130)