Kırk beş canlık canavarlık

Kadir AYTAR

İnsanı insan eden asıl unsurların başında iman gelmektedir. Bu durumda insanın asıl vazifesi, iman ve duadır; katletmek, tahrip etmek, yıkmak, yakmak ve yok etmek değildir.

İmansız ya da imanı çok zayıf insanların ne kadar kötü ve şerli işlere bulaşabileceklerini, “gayet âciz bir canavar hayvan” haline gelebileceklerini Mardin’in Bilge köyünde yapılan katliam göstermektedir.

Akılları başlarında olan insanların böyle bir şeye kalkışmaları düşünülemez. Bu ancak cehaletle izah edilebilir. “Cahil dostun olacağına, âlim düşmanın olsun.” Sözü boşuna denilmemiştir. Ayrıca katillerin maktullerle çok yakın akraba olmaları da işin bir başka vahim tarafıdır. Bu nasıl bir gözü dönmüşlüktür ki, anlamak asla mümkün değildir.

Vahşetin sebepleri, her ne olursa olsun bu, hiçbir insanın katledilmesine değecek kadar önemli değil. Çünkü dünya fânîdir ve bugüne kadar da kimseye kalmamıştır. Tin suresinde; “Bir insanı öldüren bütün insanlığı öldürmüş gibidir.” buyruluyor. Yetişkin maktullerin suçlu veya hak etmiş olduklarını var saysak bile hiçbir şeyden haberi olmayan masum çocukların ve henüz daha doğmamış olan ceninlerin ne suçları var? Bunları cezalandırmak ne ile izah edilebilir? Birinin hatâsıyla onun mâsum çocuklarını, akrabalarını ve taraftarlarını ezmek insanlığa asla sığışmayacak çok şiddetli bir zulümdür.

Bu katliam aslında doğudaki cehaletin hangi safhalarda olduğunun da bir göstergesidir. Mardin Valisi Hasan Duruer NTV'de Can Dündar'ın sorularını cevaplarken bu bölgedeki cehalete önemle parmak basıyor, yöre halkının inançları gereği kız çocuklarını okutmaya yanaşmadığını söylüyor ve “Kızların ayrı okullarda okutulmasında yarar var.” önerisinde bulunuyor. Bu, gerçekten bu bölgenin durumunu inceleyecek olursak çok doğru ve yerinde bir öneridir. Gelecek nesillerimizi ellerine emanet edeceğimiz bugünün kızlarını, yarının annelerini eğitmek hiç önemsiz olabilir mi ve hiç görmezden gelinebilir mi?

Bu ihtiyaç, sadece doğu bölgemizin değil, bütün ülke insanın inancı gereği duyduğu bir ihtiyaçtır. İsteyen herkes kendi kız çocuğunu, erkek çocuklarından ayrı okutma hakkına sahip olmalıdır. Devlete düşen de inançlara ve haklara saygı duyarak insanların ihtiyaçlarını karşılamaktır.

Neredeyse bir asra yakındır karma eğitime insanlar cahil kalma pahasına direniyorlar. Bu direnci kırmak ve cehaletle mücadele etmek ancak inançlarına uygun hareket etmekle olacaktır. Arka kapılardan inandığı gibi yaşamaya çalışan kızları kapı dışarı ederek eğitim haklarından mahrum etmek; “Haydi kızlar okula!” kampanyalarını tesirsiz hale getirmektedir.

Asıl cehalet dinden gelen cehalettir. Yanlış politikalar neticesinde insanlar dinlerini de öğrenemediler ve asıl cehaletin pençesine düştüler. İnsana sınır koyacak, duygu ve düşüncelerini vasat seviyelere getirecek, içine Allah korkusunu ve hesap verme fikrini sokacak olan ancak din eğitimidir.

İman ve inanç eksikliği, insanların kanını donduracak katliamlara sebep olabilmektedir. İnsanları insanlıktan çıkarıp canavarlaştıran bu hastalıktan bir an önce kurtulmanın yegâne çaresi; dinin ihyası iledir. Din teşvik edilmeli, Bediüzzaman’ın deyimiyle “istidat diline” önem verilmeli ve ona göre hitap edilmelidir. Ne olur artık annelerin yüreğine ateş düşmesin ve güzelim ocaklar sönmesin. Bütün arzumuz budur.

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.