Kırk Öykü Seçkisi

Osman Aytekin'in yazısı...

Kırk yazarın öykülerinin yer aldığı Murat Soyak’ın hazırladığı “Kırk Öykü” kitabı Roza Yayınları (211 sayfa, İst.) arasından çıktı. Soyak sunuşta, “Farklı tarz ve yönelimlere olabildiğince yer verildi. Seçilen öykülerde yazarın kendine özgü yazım-biçim tercihine müdahale edilmedi. Seçkide yer alan öykü yazarları için alfabetik sıralama esas alındı”, diyor. Öyküler alfabetik olduğundan dolayı öyküsü dışındaki bazı durum öyküleri özellikle içselleştirilmiş öykülerden bazıları art arda gelmiş. Öykülerdeki bu durumun giderilmesi için de öyküler serpiştirilebilirdi. Ancak o zaman da yazar sıralaması bir sorun olabilirdi. Bu durum da gösteriyor ki bir seçkinin hazırlanması pek de kolay olmasa gerektir.

Yazar ve hikâyeler için kısa da olsa tespitlerimizi aktarmakla iktifa ediyoruz:

 A. Vahap AKBAŞ- Güle Güle Penguen: Gerçek hayatın içine yer yer mizahi bir giriş yaparak anlatım zenginleştirilmiş.

Abdullah HARMANCI- Kitaplar ve Çiçekler: Yazar, kimi fıkra yazarı gibi kısa cümlelerle çağımızın başörtüsü sorununu dile getirmiş. Türk edebiyatının önemli hikâye yazarlarından bir kaçını anarak. Hikayede doçent olan bir bayanın “küt küt” çarpan kalbinin “küfür küfür” diye çarpmanın esprisiyle ortaya konan iradeyi göreceksiniz.

Ahmet KARACAN- Sonralar Şantiyesi: Kırılan dökülen nesneleri ve bunun insana yansımaları anlatılıyor: ”Onların sermayeleri: demir çekiçlerle vurup kırıp söküp döktüğüm hiç kimsenin bilmediği eski duygularımdı.”

Ahmet ÖRS - Kiralık Meydan: 49 yıllığına kiralanan köydeki bir arsaya ve İspanya’da bir aylığına kiralanan bir meydanı konu edinilen öyküde olumsuzluklara dikkat çekiliyor.

Akif Hasan KAYA - Son Tren: Hastalıktan ölen annesi ve babası tren istasyonunda çalışmış olan babasına dair düşünceler hayallerle birleşiyor.

Ali Haydar HAKSAL - Ben Sen ve O: Atıyla kente gelen köylü kahramanın kente girişi hayal kırıklıklarına teksif ediyor bizleri.

Ali Rıza KAŞIKÇI - Şair Kalemi İle Beyaz Kâğıt: Şair kaleminin beyaz kağıda duyduğu aşkı anlatıyor.

Aliye AKAN - Azade: Satın alınan eski ahşap bir ev ve bu eve girişte parmağa batan bir kıymıkla başlayan bir hikaye; bir çekmecede bulunan Azade isminin yazılı olduğu defter…

Aykut ERTUĞRUL - Kırmızı Pazartesi: “Sonunda kitaba dokundum. Neden buraya geldim, tüm bunlar niçin başıma geldi. Sabah erkenden nasıl kalktım, iskeleye nasıl geldim, turnikeden nasıl geçtim, nereye gidiyorum bilmiyorum…” Bir uğursuz pazartesi hikâyesi.

Bedran YOLDAŞ - Münakaşa: Sessiz dingin ve ferahlatıcı bir bakışla şehrin kalabalığından, araba gürültüsünden, beton yığınlarından, petrol kokan caddelerinden, kasvetli havasından, ruh daraltıcı manzarasından kurtulma çabası sergileniyor.

Bülent GÜNDOĞAN - Mavi Tuvalde Turkuvaz Masal: “Bir gün babam gibi onun da İstanbul olma ihtimali” yazarı ürkütse de bu masal şehre dair kuvvetli tasvirlerle bizleri tarihe doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

Cemal KILINÇ- Parmaklık Korkusu: Bazı takıntılı hastaların kendi haline bırakılması istendiği olur. Yazar böyle bir düşünceden yola çıkarak parmaklık korkusunun nasıl yenileceğinin ip uçlarını veriyor.

Cengizhan GENÇ - Gümüş Ok: Trende geçen bir ölüm olayını ve ardındaki sosyolojik bir olguya dramatik bir yaklaşım sunuluyor.

Cevat AKKANAT - Jimnastik Kurgu: Modern tarzda denilebilecek bölümler halinde ele alınan bir öykü. Şahıs ve yerlerin bölüm halinde sunulduğu öykü adeta bir roman prototipi gibi.

Duran ÇETİN - Çoban: Bu öykü gizemli olduğu kadar da bir masal tadında. Merak öne çıkıyor.

Emine BATAR - Her şey Onların Yüzünden :Kur’an Kursuna giden bir çocuğun kurs sürecindeki yolculuğunu bir çırpıda okuyacaksınız.

Eyyüp AKYÜZ - Büyüdük İşte Hava Abla: Çocukluğa dönüş düşüncelerini geçmişe özlem duyarak anlatılmış.

Faik ÖCAL - Necdet: Ölen insanların gözünde ölüm anlatılıyor ve annesinin kendi ölümü karşısında ne duruma düşeceğini okuyup duygulanacaksınız.

Hasan EJDERHA - Himmet: Bir kış günü ölen karısını görürse bir adam o anda ne yapar? Himmet itikatlı bir adamla karısının merak unsurlarıyla yüklü öyküsü.

Hatice Eğilmez KAYA - Fesleğenim Yemyeşil: Bu kitap içinde durum hikayeciliğine belki de en iyi bir örnektir. Öyküde fesleğen anlatılıyor, ancak diğer çiçekler de ihmal edilmeden dekor zenginleştirilmiş.

Hüseyin AKTE - Gözlerim Yolda Kaldı: Oğlunun yolunu gözleyen Cennet Kadının hikâyesi. Aile bağlarının yara alması irdelemeden ele ele alan bir öykü.

İbrahim YARIŞ - Süslü Çoraplar: Çağdaşlaşma ve Aydınlanma Derneği üyelerinin topluma yön vermedeki düşüncelerine eleştirel bir durum hikayesi.

Kibar AYAYDIN - Gülüm Osman: İşlenen bir cinayet ve iki aile arasına giren bir husumet. Eski dostlar düşman olmaz temasına dayalı bir öykü.

Lokman ZOR - Bir Gece, Bir Kadın, Bir Deli Ve Biraz Merhamet: Bir araçtan inen hasta bir kadın yanına gelip oturan bir deli ve akşamın karanlığında merhamet beklemek. İçselleştirilen bir durum hikâyesi.

Mehmet BAŞ - Kırılır Düş Aynası: Soyut bir düş hikâyesinde psikolojik duruma dair tespitler.

Meral Afacan BAYRAK - Tahta At: Bulmaca gibi bir öykü. Duygu ve düşünce kesifliği öne çıkıyor.

Metin Önal MENGÜŞOĞLU - Yüzü Yaralı Kız: Yüzü Yaralı Kız, tasvirler donatılmış bir manken güzelliğinde ancak seyyar satıcıyla buluşmasıyla bir tezat teşkil olunuyor Güzel ile çirkin gibi “Kirli Ağustos” dizesiyle örülü bir öykü..

Murat SOYAK - Bir Umut: Okulu bitirip de bir işe girebilmek için imtihana hazırlanan Elif’in ve annesinin umudu hikâye ediliyor.

Mustafa OĞUZ - Soyunmak: İki çocukluk arkadaşının buluşması merak ve heyecanı yüksek kısa ama güzel bir hikaye.

Mustafa ORAL - Eşik: Evranos, İsmail, Aida, Leyla ve Ruki aralarındaki aşk ve hayata dair ilişkiler.

Mustafa ÖZÇELİK - Yıldızların Altında: İçi fakirleşen dışı zenginleşen bir insan. İçi de dışı da fakirleşmeyen bir kadın, bir eşin hayata bakışları: madde ile mananın mücadelesi konu edinilmiş.

Mustafa UÇURUM - Deniz Havası: İnsan kendisini suya bırakıp da yüzmeye başladığında insan bir başka olur. Hafifler. Değişik bir havaya girer. Beden sakinleşir. Denize giren öykünün kahramanına Deniz nasıl davranış gösterecek? Bunu öyküde göreceksiniz.

Müştehir KARAKAYA - Kurşun Sesi: Hikâyeden: ”Mesela adı ölüm olan düşünmenin veya adı ayrılık olan düşünmenin, ya da cayır cayır yanan bir aşkın, kör talihin üzerine kurulu bir sevdanın adı ölüm olsa... nihayetinde hepsi ölüm… Bir kurşun sesi bu.” Kurşun sesi zihinleri kurcalayan rahatsız eden gerçek hayatın bir sesi.

Nurhan Nebi ÇAM – Yok oluş ve Diğerleri: ”Sen, şehrin bu akşamında kayboluyorsun. Ben, şehrin karanlığında büyüyorum” diyor ve yalnızlığında geçmişine doğru koca şehirde düşüncelere daldırıyor.

Osman AYTEKİN - Bir Sevda Tutulması: geçmiş zaman içinde ilk gençlik yıllarında yaşanmış kadar hakikat bir sevdanın öyküsü.

Recep Şükrü GÜNGÖR - Tebessüm: Çatık kaşlı bir insan nasıl tebessüm edebilir. Tebessüm için bir şeylerin değişmesi gerekli, öyküde bunu bulacaksınız.

Selvigül Kandoğmuş ŞAHİN - Rachel’in Gerçekleşen Rüyası: Filistinli çocukların evsiz barksız kalmaması için eylemlere katılan bir barış gönüllüsü. Amaç açlığı yitirmek, fakirlere bir şans vermek ve her gün ölen kırk bin insanı kurtarabilmek. Hikâye bir filmin kareleri gibi okuyucunun zihnine nakşediliyor adeta.

Üzeyir SÜĞÜMLÜ - Kahredici Bir Yalnızlık: Kahredici yalnızlığa ve ona ilave karmakarışık bir zihin ve sorular: insan neden kaçar, kaçtıkça neleri kaybeder ve hakikat bunun neresinde duru? Zihni zorlamaya ve sorgulamaya dair bir yolculuk.

Yıldız RAMAZANOĞLU - Gece Sahnesi: Eğlence yerlerinde oğlu İbrahim’i arayan bir adam ve bu mekanların tasvir edildiği gece sahneleri.

Yılmaz YILMAZ - Gardiyanın Oğlu: Cezaevine toplanan mahkumlar; savcının gelmesine kadar bekletilen ceset ve Arabacı adıyla bilinen kendi halinde sakin biri olduğuna hükmedilen kişi: Olay örgüsü içinde sunulan bir öykü.

Kırk Öykü’de yer alan hikâyelerde genelde pek bir benzerlik görülmüyor. Benzerlik sadece metot ve teknikte ortaya çıkıyor. Öykülerin konuları sosyolojik, psikolojik ve genelde de manevi bir duyarlılığa sahiptir. Türk Edebiyatında son yıllarda roman türünün yükselişi açıkça görülüyor. Buna mukabil yayınlanan hikâyeler ve özellikle de kırk yazarın öykü seçkisi Türk Hikâyeciliğine bir katkı sağlayacaktır, diye düşünüyorum. Kitap bir kere farklı üslup ve konular açısından da dikkate değer. Kitabı hazırlayan Murat Soyak’ı ve kitaba katkı sağlayan yazarları kutluyoruz ve okuyuculara kitabı tavsiye ediyoruz.

 

Edebiyat Haberleri