Râhatlığa alışan beşer, kışı sevmiyor;
Ona “beyaz esâret”, “büyük felâket” diyor.
Nefsin esîri olan, biliyor mu rahmeti;
Suyu nerden geliyor, rızkını nasıl yiyor?
Kar ve yağmur olmazsa, seyredin felâketi…
Çiftçilere sorunuz kardaki bereketi:
Rahmân’ın ni’metini tarlalardan toplayan
Ve onlardır besleyen bütün bir memleketi…
Kardaki rahmeti gör, nasıl nakış nakıştır!
Günümüzde aslolan neden maddî bakıştır?
Oysa kışlar hep geçer, ardından bahar gelir;
Önemlisi mânevî hayâtı saran kıştır.
İslâm Âlemini hep zulmetli bir kış sarmış;
Katil, cinâyet, gadir, şiddet, haksızlık varmış..
Kimin umûrunda hiç?!. Kim aldırıyor buna?!.
Vicdanlarımız donmuş! İşte asıl budur kış!..
İçde ihtilâf, firak; dışda ihtilâl, savaş!
Nerde ittihâd için düşünüp üzülen baş?!.
İslâmiyet bu değil, bu değil Müslümanlık!
Rûhun buz kesilmeden, uyan artık arkadaş!!!