Erzurum'daki Risale-i Nur gönüllüleri, gerçekleştirilen 2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunları'nda katılımcılara Risale-i Nur dağıttılar. Erzurumlu Nur talebeleri, Olimpiyatlar süresince gerçekleştirdikleri faaliyetleri bir mektupla anlattılar.
İşte o hizmet mektubu:
2011 Dünya Üniversitelerarası Kış oyunları münasebetiyle yaptığımız hizmet çalışmaları hakkında kısa bir bilgidir.
Bir davetiye bastırdık. Bir tarafı İngilizce, bir tarafı Rusça. “All Free” başlıklı davetiyenin içeriğinde; yöresel meşhur tatlılar(kadayıf dolması, Türk lokumu, pasta börek tarzı) semaver çayı, sürpriz hediyeler şeklinde. Bu davetiyelerden bolca dağıttık.
Erzurumun en merkezi yeri olan Yakutiye Medresesi yanına resmi izinli “Culture House” adı altında bir kontainer açtık. Organizasyonun resmi afişiyle kapladık. Önüne kitap, broşür ve kartpostal stantları kurduk. Kocaman bir semaver koyduk. Büyük hoparlörden enstürimental mehter ve tasavvuf musikileri çalıyoruz. Müzenin önünde olması hasebiyle, müzeye gelenler, davetiye veya kardeşler onlara ulaşamamışsa bile bizi fark edip geliyorlar veya ona da gerek kalmadan biz onları yolda karşılıyoruz.
Hizmetlerimiz Erzurum hava limanında karşılamayla başlıyor. Ayaküstü tanışma, kitap verme ve binecekleri servislerin koltuklarına kitap ve davetiye bırakma şeklinde.
Sporcuların ağırlandığı “olimpiyat köyü” adı verilen yurtlarda resmi görevli abi veya kardeşlerimiz var. O bölgede sporcularla tanışıp davetiye verip bize yönlendiriyorlar. Medya grubunun kaldığı bütün oteller tespit edildi, kalan yabancı misafir sayısınca, içinde tanıtım broşürleri, davetiye ve küçük risaleler bulunan hediye paketleri misafirlere ulaştırılmak üzere otel yönetimine bırakıldı.
Her bölgedeki esnaf, restorant, tarihi mekanlar ve kafelere davetiye, cep risaleleri, vecizeli kartpostallar ve tanıtıcı broşörler bırakıldı. Zaman zaman eksilen kitaplar takviye edildi. Bu konuda yaşadığımız manidar bir hatıramızı paylaşmak istiyoruz:
Yoldan geçen bir grup misafiri çadırımıza davet ettik. Fakat başlarında ki Türkateşe müstağni bir tavırla istemiyoruz deyip şevkimizi kırdı. Ancak meşhur Erzurum “eski evleri“ne, kitap takviyesi için gittiğimizde, o grubun bizim koyduğumuz kitaplardan aldıklarını gördüğümüzde moralimiz yerine geldi.
Meydandaki “kültür evimiz“de Türkiye’nin değişik yerlerinden gelen Rusça ve İngilizce bilen abi ve kardeşler görevlendirildi. İstanbul’dan Antep’e, ingilizce öğretmeninden Rus öğrencilere varıncaya kadar hizmet için gelen ağabeyler kardeşler var.
Davetiyeyle, yönlendirme ile veya gezerken kardeşlerin tanışması vesilesiyle “kültür evimiz“e gelen misafirlere Türk lokumu, baklava, kadayıf dolması, pasta börek çörek ve semaver çayı ikramı yapılırken tanışma, muhabbet etme, iletişim bilgilerini alma şansımız oluyor. Bu süreç içerisinde diline göre hazırlanmış cep risaleleri, vecizeli karpostallar ve Türkiyeyi tanıtıcı kitap ve broşörler bulanan hediye poşetleri hazırlanıyor gitmelerine yakın takdim ediliyor.
Verdiğimiz kitapları okumalarını teşvik etmeği de unutmuyoruz. Okuma noktasında Avrupayı örnek aldığımızı dile getirip onların okumayı sevdiklerini bildiğimiz için kitap hediye ettiğimizi söylüyoruz. İnsan hangi inançta veya görüşte olursa olsun okudukça bir şeyler öğreneceğini ve okuyan insanla her konuda müzakere edilebileceğini ifade ediyoruz ve bu kitapları okuyup değerli gördüğümüz fikirlerini bizimle paylaşmalarını hassaten arzu ettiğimizi beyan ediyoruz.
Bu muhabbet esnasında Türkiye, İslam ve Müslümanlar hakkındaki ön yargıları kırılıyor memnuniyetlerini dile getiriyorlar. Çok memnun bir şekilde ayrılırken yapılan hizmetin takibi amacıyla mutlaka bir iletişim adresi alınıyor. Facebook’da açtığımız “Winter universiade Erzurum 2011” sayfamızın isminin çıktısını takdim ediyoruz. Listelerine eklemelerini, resimlerini görebileceklerini ve yorumlarını eklemelerini istediğimizi söylüyoruz. Biz de her akşam o gün çektiğimiz resimleri sayfamıza ekleyip güncelliyoruz. Buda onlara ayriyeten cazip ve orijinal geliyor. Aldığımız iletişim adreslerini Nur Dershanesi olan ülkelerdeki ağabeyler ile bağlantıya geçirmek ve aynı zamanda Türkiye’den de takibini yapmak amacındayız. Kurulan samimiyete göre ilgilenilecek kişiler ağabeyler arasında paylaşılıyor.
“Kültür evimiz” önüne yaptığımız dev “kardan adamlar” misafirlerin ilgisini çekiyor bize gelmelerine vesile oluyor. Her akşam çocuklar kardam adamları yıksa da, sabah kardeşler yenisini yapıyor. Koyduğumuz masalarda, gelen misafirlerin dilini bilen ağabeyler misafirleri paylaşıp samimi bir muhabbet ortamı oluşturuyorlar, fotoğraflar çekiliyor, çaylar içiliyor, mutlu bir şekilde, tekrar görüşmek, ümidiyle, vedalaşılıyor.
Ayrıca, Ateşe adı verilen ve Türklerden oluşan grup rehberleriyle tanışıp gruplarını bize getirmelerini istiyoruz. Hatta bizim ulaşamadığımız, fakat bir vesile ile bizi duyan Ateşeler de gruplarını bize getiriyorlar.
Hizmetimiz o kadar duyulduki sanki organizasyonun bir parçası gibi görülüyor, kulaktan kulağa yayılıyor, bir birlerine tavsiye ediyorlar. Şehre inen misafirler bize uğramadan geçmiyorlar. Bu durumdan resmi makamlarda memnuniyetlerini dile getiriyorlar.
Bu tür organizasyonların eksikliğinden herkes gibi onlar da dert yanıyor. Zira İslamiyeti tanıtmak bir tarafa, Erzurum’u veya Türkiye’yi tanıtacak ne belediyenin, ne kültür bakanlığının ne de bir cemaat veya bir kuruluşun hiçbir faliyeti yok. Bu manada belediye ve farklı grup ve kuruluşlardan tebrik, dua ve destek ve teşekkür alıyoruz. “Biz yapamıyoruz bari siz yapın Allah yardımcınız olsun” diyorlar.
Yanımızda bulunan müze olarak faliyet gösteren Yakutiye medresesinin içinde, ebru çalışması yapan hocaların da desteğini aldık. Normalde ücretli yapmalarına rağmen götürdüğümüz misafirlere ücretsiz deneme yaptırıyorlar ve resimleri hediye ediyorlar. Bu da onlara bir jest oluyor. Bunun arkasından “kültür evimiz“e getirmek daha kolay oluyor.
Sokakta bir grup gördüğümüzde ellerinde bizim hediye poşetlerimiz varsa derin bir nefes alıyoruz, yoksa tanışmanın ve kültür evimize getirmenin yollarını arıyoruz. Hedefimiz yabancı misafirlerin tamamına ulaşmak, inşaallah kitap almasa da Risale-i Nurları ve dolayısıyla İslamiyet Nurlarını duymadan burdan kimse gitmeyecek. Bunların yanında teklifimizi kabul eden gruplara, ücretsiz şehir turu vesilesiyle, iman hakikatlarını anlatma fırsatı buluyoruz. İnşaallah bu hizmetimiz son misafir gidene kadar devam edecektir. Bunların yanında 6 şubattaki kapanışdan önce cumartesi akşamı bütün misafirleri davet edeceğimiz bir program hazırladık.
Üstad Bediüzzaman’ı, Hizmetimizi, Risale-i Nurları anlatan bir sunum yapıldı. Program sonunda dağıtılmak üzere hazırlanan hediye paketleri misafirlerimize dağıtıldı.
Son gün, sporcuların çadırımızı ziyaret ettikleri bir sırada oluşan samimi ortamın etkisiyle, değişik ülkelerin sporcuları montlarını değiştirdiler. Bizde bu değişime katıldık. Herkes ceplerini boşaltarak montlarını teslim ediyorlardı. Biz böyle bir şeye gerek duymadık. Zira ceplerimizde yabancı risalelerden başka bir şey yoktu. Hatta montumuzu alan sporcular kitapları vermek istediklerinde onlarda kalmasını istedik.
Ağabey ve kardeşlerimiz o kadar şevkli ki akşam olup sokaklar boşaldığında, soğuğa ve yorgunluğa aldırmadan bir kişiye bir hakikat anlatabilmek için musabakalar aralarında ve sonlarında misafirlere iman hakikatlerini anlatıyorlar. Bunun yanında hizmetimizin verdiği kutsi lezzete bir delil olarak şunu da beyan etmek istiyoruz ki, Müslüman olan Rus kardeşlerin gayri müslim arkadaşları da tüm gayretleriyle hizmetimize destek veriyorlar, tanışıp davet ediyorlar veya davetiye dağıtıyorlar.
Cenab-ı Hakkın inayeti ve yardımıyla girelemiyecek yerlere girip, ulaşılamıyacak kişilere kolaylıkla ulaşabiliyoruz. Bu manada yaşadığımız hadiselerden bir iki tanesini anlatmak istiyoruz.
Normalde resmi görev kartlarımız, sporcuların yemekhanesine girmemize yetmiyor. Ancak en güzel hizmet zemini de orası. Zira hiç birisinin acelesi yok, rahat bir ortamda yemek yeyip muhabbet ortamının çok uygun olduğu bir zemin. Bir şekilde bizim oraya girmemiz lazım. Yemekhaneye girmemize, görevi icabı engel olmaya kalkışan güvenlik görevlisi ile bir dakikalık bir tanışma sonrasında, biz hiçbir şekilde amacımızı belli etmememize rağmen, bize “şakird ağabeyim ne olur kimseye çaktırmadan geçin, çıkışta da yanıma uğrayın biraz muhabbet edelim” dedi. Böylece yemek esnasında da hizmet etme imkanı bulduk. Çıkışta yanına uğradığımızda “Allah sizden razı olsun Allah şakirdleri başımızdan eksik etmesin” diye dua ediyor.
İkinci misal; Müslüman olan Rus Abdullah kardeşin validesini, atlama kulelerinin tepesine çıkarmak istiyoruz. Belli bir noktadan sonra hiçbir aracın çıkmasına müsaade edilmeyen sahanın zirvesine kadar özel aracımızla çıkıyoruz. Hatta sporcu ve koçların haricinde kimsenin oturamadığı bölgede çayımızı yudumluyoruz.
Yukarıda bahsini ettiğimiz Abdullah kardeşin validesi de bu hizmetlerden nasibini aldı. Bu ablamız yarışmalar için Erzurum’a gelmişti. 7 gün kaldı ve “kültür evimizi“de ziyaret etti. Bu süreçte kaldığı ortam, gördüğü çevre, yapılan sohbetler neticesinde şu ifadeleri kullandı:
“Ben bir Ortadoksum, ancak uygulamıyorum. Hele ki bu saattan sonra kiliseye de gidemem. Şu an yaptığım tek şey kalben dua etmektir. Bu noktada bana ne tavsiye edersiniz, nasıl ibadet edeyim?”. Kardeşimizin validesine verdiğimiz, bir saat süren cevabın hülasası “ibadetlerin en mükemmeli namazdır” oldu.
İkinci bir sorusu var mı diye soruyoruz, cevaben diyor ki “bir soru daha sorsam korkuyorum ki yarınki uçağımı kaçıracağım”. Kendisinin son olarak söylediği cümle şu “bir zaman işyerimden izin alıp ülkenize gelip hizmetinize ve tercüme faaliyetlerinize yardımcı olmak arzu ediyorum”. İnşaallah dualarınızla hidayete erer.
Burada yaptığımız hizmetlerin, başka yerlerde meyve verdiğine delil olarak, küçük fakat manidar bir hadise: Beyaz Rusyalı sporcuları biz çok sevdik, çok mütebessim ve sıcak insanlar. Karşılıklı etkileşimimiz fazla oldu. Bu günlerde aldığımız iki haber şöyle: Beyaz Rusya’da 18 yaşındaki Dima, Nur Dershanesinde ağabeylerle okudukları 8. Sözün ardından islamiyetini ilan etmişti. İki gün sonra Dima’nın 18 yaşında aynı isimdeki bir arkadaşı Dima da Müslüman oldu. Şu anda biri Abdullah diğeri Muhammed. Moskova’da ise Moskova karate şampiyonu 16 yaşındaki İgor iman edip Müslim adını aldı. Ve neredeyse dershaneden çıkmıyor.
Nurnet.org