“İlerde bir fitne olacak. O fitne içinde kişi mümin olarak sabahlayacak, kâfir olarak akşamlayabilecek. Ancak Allah’ın ilimle kalbini dirilttiği kimseler hariç.” (1)
Bu hadis-i şerif fitne ile ilgili hadis-i şerifleri kuvvetlendirmektedir. Burada da fitnenin, bozulmanın yaygın bir hâl olacağı anlatılır. Müslüman bir cemiyette sabahleyin Müslüman olarak uyanan, evinden çıkan bir kimse, toplumdan, arkadaşlarından, yayın organlarından veya başka mihraklardan aldığı tesirle, sabah mümin evinden çıktığı hâlde akşam, bir şüphe, bir söz veya bir başka sebeple evine kâfir dönebilecektir.
Burada en önemli faktör, kişinin dinini bilmemesi olarak görülmektedir. Çünkü Allah’ın, kalbini İslam bilgisi ile, iman hakikatleri ile dirilttiği kimse bu duruma düşmekten korunabilecektir. Bu durumda fitne ve bozulma devrinde, toplumda İslam’ı bilenlerin azalacağı, İslamî bilginin kifayetsiz olacağı, İslam’ı muhtaçlara ulaştırmanın güçleşeceği hususları akla gelmektedir.
Başka bir rivayette Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Kıyametten hemen önce karanlık gecenin parçaları gibi fitneler var. Kişi o fitnelerde mü'min olarak sabaha erer, akşama kâfir olur; mü'min olarak akşama erer, sabaha kâfir çıkar. O fitnede oturan, ayakta durandan hayırlıdır. Yürüyen koşandan hayırlıdır. Öyleyse yaylarınızı kırın, kirişlerinizi parçalayın, kılıçlarınızı da taşa vurun. Sizden birinin evine girerlerse, Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı olsun (ölen olsun, öldüren değil)." (2)
Ebu Davud, "koşandan" kelimesinden sonra şu ziyadeyi kaydetmiştir: "Yanındakiler, "Bize ne emredersiniz (ey Allah'ın Resulü)?" dediler. "Evinizin demirbaşları olun!" buyurdu."
1. Resûlullah, kıyamete yakın çıkacak fitnelerin dehşetini belirtmek için, zifirî karanlık gecenin parçalarına benzetmiştir. Yani peşpeşe fitneler olacak, her biri, gece parçası gibi karanlık, yani doğru yanlış, haklı haksız, isabetli hatalı vs. şekilde tefrik etmek imkânı tanımayacak, son derece dehşetli olacak demektir. Bu teşbihten maksat fitnenin büyüklüğünü ifadedir.
2. Hz. Âdem'in iki oğlundan hayırlısı Hz. Habil'dir. Kardeşi Kabil onu öldürmek istediği vakit ayet-i kerimenin ifadesiyle kardeşine:
"Sen beni öldürmek için elini bana kaldırsan da ben seni öldürmek için elimi sana kaldırmayacağım." (Maide, 5/28) demiştir. Bu ayette, Cenab-ı Hak fitne sırasında Müslümanların takip edeceği siyaseti vaz' etmiş olmaktadır: "Fitneden kaçmak, öldürmektense ölmeyi tercih etmek." İslam'da bunun ilk örneğini Hz. Osman (radıyallahu anh)'ın verdiği belirtilir: O fitnenin büyümemesi için öldürmeyi değil, öldürülmeyi tercih etmiştir.
3. "Evin demirbaşı olmak"tan maksad, evden ayrılmamak, dışarı çıkıp fitneye bulaşmamaktır. Nasıl ki demirbaş denen halı, kilim gibi bir kısım eşyalar devamlı evde kalırlar; fitne sırasında da o eşyalardan biri gibi olmak yani evden dışarı çıkmamak tavsiye edilmiştir. Bundan da maksad, fitneye katılmamaktır.
Özetleyecek olursak, bidatlar ve dalaletler, Müslümanları kuşatmışken, takva ehli dindar kimselerin İslam'ın hükümlerine ve sünnete uymaları, onlara çok büyük sevaplar kazandıracaktır. Çünkü o zamanda imanı muhafaza edebilmek bile, büyük bir iştir.
Kaynaklar:
1. Ramûzu’l-Ehadis s. 299, 3722 hadis. (Tabarani Kebirden, İbn-i Mace’den, Deylemi Ebi Umame’den), en-Nevevi, Ebû Zekeriyya Yahya b. Şeref, Riyazüs-Salihin, Terc. Emre, Mehmed, İstanbul 1974, s. 99 87. hadis; Sunenu İbn-i Mace, II, 1305, 1310 (3954, 3961) hadisler.
2. Ebu Davud, Fiten 2, (4259, 4262); Tirmizî, Fiten 33, (2205).
Sorularla İslamiyet