- Ramazan denilince zihninizde ne canlanır?
İlk olarak aklıma zamanın gerçekliği gelir. Yaşadığımız her saniyeyi bize duyumsatan, bir ibadettir.
- Sizce, nedir Ramazan yahut ne değildir?
Ramazan ilk akla geldiği gibi sadece aç kalmak değildir. Daha önce bilmeden farkında olmadan tükettiğimiz dünya nimetlerinin olduğundan daha fazla kıymetli olduklarının ayrımına varmaktır. Yarım bardak suyun bile olmadığı zaman insanın ne kadar çaresiz olduğunun bilincine varmaktır. Ramazan, şükür duygusunu yılın bir ayında, hücrelerimize kadar yaşamamızdır.
- Oruç tutmak, sizce salt yemekten ve içmekten uzak durmak mıdır?
Oruç tutmak insanın duygudaşlık duygusunu geliştiren bir ibadettir. Oruç tutarak aç kalan insanların yaşadıklarını hissederiz.
- Sizce Ramazanla birlikte özellikle de ‘yardımlaşma’ olgusunun belirgin bir biçimde öne çıkmasının sebebi nedir?
Ramazanda yaşanılan açlık duygusu başka zamanlarda yaşanan açlık duygusu ile aynı değildir. Birinde herhangi bir zamanda elinize imkân geçtiğinde yemek yemek veya su içme durumunuz vardır. Aç ve susuz kaldığınız zaman oruçluykenden daha fazla bile olabilir. Oruç bir vakti beklemektir ve bu vakit diğer zamanlarda olduğu gibi akmaz. Nerdeyse insana her saniyesini duyumsatır. İnsanı rafine eden bir beklemedir bu bekleme. Bu süre zarfında zamanı daha hızlı akıtmak için insanoğlu sürekli düşünür ve bu düşünce genelde etrafındakilerle ilgilidir. Duygudaşlık duygusunu geliştirir bu bekleme sırasında ve dünya nimetlerinin gerçek farkına varır ve yoksulluk duygusunu hücrelerine kadar yaşar. Bu hissettikleri insanda paylaşma duygusunu geliştirir.
- Oruç tutmanın ‘bilimsel’ olarak da ‘çok iyi’ ve ‘çok yararlı’ olduğu yönündeki yaklaşımları nasıl karşılıyorsunuz?
Bilimsellik değişken bir durumdur. Din ise kabul esaslıdır. Bu gün bilim oruç tutmanın sağlığa faydalı olduğunu söyler, başka bir gün ise zararlı olduğunu söyleyebilir. İmanlı insanlar inandıklarını yaşarlar. Bazen gazetelerde şöyle açıklamalarla karşılaşıyoruz: “Bir kadeh viski kalbe iyi geliyor.” Bu durumda imanlı insan ne yapacak.
- Bir Ramazan klasiği vardır malumunuz...
“Nerede o eski Ramazanlar!”
- Sahi sorun nerededir? Zamanda mı yoksa geçen zamanla birlikte değişen algılarda mı?
Ben bu konuda algılarımızın değiştiğini düşünüyorum. Rahmetli babam çocukluğunun ramazanlarını anlata anlata bitiremezdi. Büyük ihtimalle de babası da ona kendi ramazanlarını anlatmıştır. Ben de benim çocukluğumun ramazanlarını özlüyorum. Eminim benim çocuklarımda bu gün yaşadıkları ramazanları özleyecekler. Bir dezenformasyonu da kabul ederek her zamanın kendine göre güzellikleri var ve var da olacaktır. İnsan gelişen ve geliştiren bir canlıdır. Tersini düşünmek dine de aykırıdır.
- İlk orucunuzun sizin için anlamı neydi? O günü nasıl tamamlamıştınız?
İlk orucum benim için bereket demekti. Yoksul bir ailede büyüdüm. Sadece ramazan ayında birkaç çeşit yemek olurdu. İftar ve sahur bizim için doymak demekti.
- Elektriğin olmadığı zamanlarda ‘mahya’ muhteşem bir sanat eseri olarak arz-ı endam ederdi Ramazanlarda. Hatta kimi batılı entelektüeller, tanık oldukları bu sahneyi, “gökten yıldızları koparıp iki minare arasına dizmek’ şeklinde tasvir etmişler. Size bir mahya yazma imkânı verilseydi, ne yazmak isterdiniz?
“İnsan gözünden kirlenir, gözünden temizlenir.”
- Sayın Güneş, son olarak: Sizin eklemek istediğiniz başka bir şey var mı?
Çeşitli Müslüman ülkelerde zulüm gören dindaşlarımız için Allah’tan kolaylık diliyorum.
İlk orucum ağustosta film setindeydi
Sanıyorum 79 senesiydi ve ramazan ağustos ayına denk gelmişti. Bir Ferdi Tayfur filminin seti var. Hemen sahurdan sonra yola çıkıyoruz ve bütün gün açık alanda çalışıyoruz. Sette iki kişi oruç tutuyoruz. O kadar sıcak ki dayanılası değil. Bütün ekip yiyor içiyor, biz ayakta zor duruyoruz. Setin de bütün yükü üzerimizde. Akşam iftarı zor yaptık. Görüntü Yönetmenliği yapan diğer oruç tutan arkadaşım iftar sonrası bana: “İsmail, bütün yük bizim omuzlarımızda bizim oruç tutmamamız her şeyi aksatıyor. Yarın da buradayız, en iyisi biz yarın oruç tutmayalım” dedi. Ertesi gün oruç tutmadık. Ağustos ayını bir daha hiçbir zaman bu kadar soğuk olarak hatırlamıyorum. Bir bardak bile su içme ihtiyacımız olmadı. Ertesi gün tekrar oruca başladık ve her yaz ramazanında çok bunaldığım zaman o soğuk ağustos gününü hatırlarım.
Star