Kitabın ışığında

Esra GERGİNCİ

“Sizin en hayırlınız Kur’an’ı öğrenen ve öğretendir.”

Karanlıktı. Cahiliyenin zifiri karanlığıydı. Gece gökte ay, gündüz güneş parlardı elbet. Fakat ay gözleri ışıklandırmaz, güneş gönülleri ısıtmazdı. Uzza, Lat, Menat ve diğerlerine abd olanların çağıydı.

Söz vardı, şiir vardı, şair vardı. Ve şairler mukaddes Kâbe duvarına şiirleri asardı. Bazıları zulüm, küfür, bazıları yalan ve bazıları büyü kokardı. Katı kalpler bir türlü yumuşamazdı. İnsan eliyle yaptığına tapar, olmadık kötülükler yapardı. Kan dökmek bir hünerdi ve herkes kılıcını överdi. Kısaca kan ve küfür devriydi.

Ve bir gün gerçek güneş doğdu. Beklenen büyük aydınlanış başladı, Rahman olan Rabbin kelamıyla. Yumuşattı gönülleri elçisinin selamıyla. Rahman ve Rahim olanın adıyla… “Oku” dedi okuduk: “O kalemle yazmayı öğretendir, insana bilmediğini öğretendir.(Alak/4-5)” Öğretti yazdık, cahildik bildik.

Yine buyurdu: “ O bir şair sözü değildir siz çok az inanıyorsunuz. Bir kâhin sözü de değildir ne de az düşünüyorsunuz. O âlemlerin Rabbi tarafından indirilmedir. (Hakka/41-43)” Yani ki bir lütuf, bir ihsandır Kur’an. İnsana yol gösterir her an. Bir benzeri olamaz En Yüce’nin lafzıdır, bir harfi değişemez meleklerin hıfzıdır. Her devre ışık tutar billahi eskimez hiç, hayata anlam katar dağıtır her kalbe sevinç; sen yalnız Kur’an pınarından kana kana iç.

Kur’an Ramazan’ı on bir aya sultan, melekleri Kadir gecesine mihman etti. Kadir’in kadrini daha bir arttırdı ve ‘bin aydan hayırlı’ kıldı. Okuyan göze, dinleyen kulağa, anlayan akla ve mutmain olan kalbe nur oldu yağdı. ‘Yöneldiği zaman geceye ve aydınlandığı zaman sabaha and olsun ki’, ‘güneş dürüldüğü ve dağlar yürütüldüğü vakit’ şefaat edecek okuyanına.

Kur’an bir bağ, bir köprüdür kul ile Yaratan arasında. En Sevgili’nin gönderdiği kutsi bir mektuptur. Yükseliştir, yakınlaşmadır. Allah’ın nuru, gönüllerin sürurudur. Ya Sin ve Ta Ha aşkına… Elif Lam Mim ve Sad ve Kaf aşkına… Bir sır saklandı resulüyle arasında. Çözmek istedi insan fikir karmaşasında. Söylediği her kelam anlaşılmak içindir, öyle ise ey insan düşünmemek niçindir?

Kadir-i Mutlak, o özge kulu, habibi ve kelamıyla Cahiliyenin buzunu eritti. “Bir harf öğretene kırk yıl köle olurum” dedirtti. İnsan fıtratınca nasiplendi bu nurdan. Kimi kurtulamadı ördüğü karanlık surdan. Kimi kaçtı ışıktan oldu şeytan ortağı, en nihayet cehennem oldu onun yatağı.

Üstünden asırlar geçti. O dönem tarihe karıştı. Ancak bir gerçek var ki cennet ve cehennem yalnızca cahiliye ehline değildi. İnsan yine insandı. İyisiyle kötüsüyle, âlimiyle zalimiyle yine aynı insandı. Ateşten kaçıp nura gark olanlar ve nurdan uzaklaşıp ateşe düşenler. Ancak gidişimiz daha bir elim şimdi. Çünkü o dönemde, daha aydınlanmamışken, bir rehber, bir ışık gönderilmemişken yani bilmeden ateşe yürüyenler vardı; şimdi ise göz ardı ederek, önemsemeyerek, aldanarak bile bile yürüyenler var. Ve yazıktır ki putlar da o dönemde kalmadı. Bugün de birçok insanın tapındığı ve bir türlü yıkamadığı onlarca put var. Saltanatı endişesiyle masumların canına kıyan, mazlumların ahı arşı çatlatırken yalnızca nefsini düşünen, silahından, parasından üstün güç bilmeyen insanlıktan çıkmış insanlar var. Ve kalbimizde, çoğu kez farkında bile olmadan, daha nice küçük putlar barındırıyoruz. Oysaki kalplerin tek bir sahibi var. Dil Allah’ın zikrinde, gönül dünya fikrinde… ‘Dünya hayatına dalıp da onu ahirete tercih edenlerin vay haline! ‘


Kur’an ’a o kadar saygılıyız ki! Çoğu kez kaldırdığımız o yüksek yerlerden indirmiyoruz. Elimize aldığımız zamanlar da genelde kandil günlerine rastlıyor. Yazık ki çoğunlukla da merak etmiyoruz bize ne anlattığını. Oysa Sevgili’nin mektubu bir daha, daha bir anlaşılmak içindir. O şekilde bağ kurulur, uzaklar yakın olur, kalp huzur bulur. Anlaşılmayan söz nasıl ki kalıcı olmaz, kalpte yerini bulmaz ise Kur’an da anlaşılmadıkça hayata yansımaz. Oysa Kur’an dünya ve ahirete dair bütün ilimlerin özüdür. Kur’an ’ ı anlamak O’nu bilmektir, uyanmaktır. Her an Onunla olmanın verdiği bilinçle nefes almaktır. Şüphesiz “Allah’ın göğsünü İslâm’a açtığı kimseye Rabbinden bir aydınlanma gelmiştir. O halde Allah’ı unutmaktan yürekleri kararmışların vay haline! (Zümer/22) ”

Ey akıl sahipleri! ‘Zikrin sahibi Kur’an ’a and olsun’ ki Kur’an cenneti müjdeleyici, cehennemi bildirici, uyarıcıdır. ‘Hiç düşünmez misiniz?’ Hala düşünmez misiniz?

Güçlü olanın güçsüzü ezdiği, hak namına haksızlığın yapıldığı, bir yerlerde insanlar ölürken, öldürülürken birilerinin saltanatının sürdüğü ve kötülüğün her türlüsünü şeytanların bağlandığı, kelamın indirildiği bir zamanda bile yapabilen insanların yaşadığı bu dünyada; Seni anlayabilmiş, kitabının ışığında aydınlanabilmişlerin adına Senden şunu diliyorum: “Rabbim uyanışımız kıyamete kalmasın!”

Buyurdu: “O kalemle yazmayı öğretendir.” Öğretip yazdırana hamd, okuyana selam olsun…

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (3)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.