1960 ihtilâlinden sonra solcu bir yazara radyoda konuşma imkânı verdiler. Saat 22.00'yi geçiyordu. "Dostlarım" diye konuşmaya başladı.
Beydaba'dan, Jean Racine'den Şeyh Sadi Şirazi'den birer kıssa anlattı ve kendi davası doğrultusunda yorum yaptı. O zaman şu kararı verdim: "Bir şahıs batıl davası için üç ayrı atmosferin üç kıymetli adamını okuyup kendine yarar bir şeyler bulurken, ben neden uyuyayım?.."
Şekersiz demli çaylar içerek, bazen acı kahve ile bazen limon suyu içip uykumu kaçırmaya ve çalışmaya ve daha çok okumaya gayret ettim. Sonunda ülser oldum.
Tabii ilmin kendisi mühim değil, neticesi mühimdir. Zafere ulaştırmayan harp ilmi, şifa vermeyen tıp ilmi, neticeyi bulamayan matematik ilmi, ibret alınmayan tarih ilmi ve yaşanmayan İslam ilmi, hafızayı ilim çöplüğü haline getirmekten başka bir şey değildir. İlmin böylesi, boş meşguliyettir, faydalı netice veren ilme karşı da cinayettir.
Benim şu anda bildiklerim, sigara parasıyla alıp okuduğum kitapların marifetidir. Arkadaşlarım sigara içiyordu. "Of, bunun dumanı çok kötü!" derdim... Onlar da derdi ki: "Can sıkıntısından içiyoruz." Evet, benim de canım sıkılıyordu. O zaman kütüphaneden çektiğim bir kitabı karıştırırken, bir konu beni yakalardı. Bakardım saatler geçmiş.
İnsanın huyları kol gibidir. Kopunca yerine yenisi gelemez. Yani huyumuzu kesip atamayız. Kitaplar insanın huylarını hizaya sokar, ıslah eder. Ben inatçı bir insanım. Kitaplar sayesinde edindiğim prensipler, inadımın yönünü değiştirdi. Mesela inat ettim, eşimle kavga etmiyorum, inat ettim her gün sabah namazına kalkıyorum. Üç tane saat kurduğum halde namaza kalkamıyordum, dördüncü saati de aldım.
Kitaplar bana çok önemli bir şey öğretti; işsiz insan yoktur, işe yaramayan insan vardır!.. Ben de işe yaramamaktan çok korkarım.
Neden on sene evvelkinden farklı düşünüyorum, neden geçen seneden farklı konuşuyorum? İşte bu soruların cevabı okuduğum kitaplarda gizlidir.
"Kitaplar çok pahalı!" diyorlar. Peki, soruyorum, pahalı olmayan ne var? Çorap mı ucuz, manto mu ucuz, market mi ucuz?
Kitap pahalı diye bazı insanlar bu sebeple kitabın korsanını alıyor. Şunu katiyetle söyleyeyim ki, korsan kitap basmak da, almak da haramdır. Yazar çalışsın, öbürü kitabı dizsin, diğeri bassın; fakat bunların hiçbirisi hakkını alamasın. Ne oldu? Bir sürü insanın hakkı gitti.
Korsan kitap yayılsa, yazar artık kitap yazmaz. Yayınevleri kapanır. Onlarca insan işsiz kalır. Korsan kitabın haram olmasının sebebi, o kitabı su yüzüne çıkaranın değil de kitabı çalanın para kazanmasıdır.
Okuyalım, öğrenelim derken günaha girmeyelim. Ne okuduğumuzu bilelim. Kitap, mecmua seçerken dikkat etmek lazım...
Nasıl ki bir insana hoşuna gitmeyeceği gıda zorla verilmezse, aynı şekilde bir insana zorla bir kitap okutturulamaz... Kitap aynen gıdalara benzer. Gıdayı yemek için onu sevmek lazım. Sevdiğimiz gıdayı yeriz, onu da hazmetmek lazım.
Kitabın iyisi eskiyendir. Okunmaktan yırtılmış, parçalanmış, yaprakları pörsümüş... Bazı kitapların sayfalarında gözyaşlarının izini bulabilirsiniz... Kitap, yediğimiz gıdalar gibi cansız görünür, fakat onda öyle bir hayat vardır ki hayatımızı altüst eder!..
Dost istersen Allah yeter; sonra en yakın dostum oldu kitaplar...
Zaman