Saliha Cüvelek'in haberi
Tabii sonuç belli!.. Kitaplar yavaş yavaş elden çıkarılıyor ya da kütüphanelere bağışlanıyor. Biraz daha cesur davranıp evini kitaplarına bırakanlar da yok değil. Doğan Hızlan, Hayrettin Karaman, İlber Ortaylı, Gülçin Çandarlıoğlu bu yolu seçenlerden birkaçı. Kitaplarına kıyamayan birçok yazarın evi ise içinde dolaşılamaz durumda. Orhan Okay, Hilmi Yavuz, Enis Batur, Erol Üyepazarcı gibi yazarlar "Şimdilik eve girebiliyoruz." diyor.
Ayaklı kütüphane olarak tanınan ve nesli tükenmiş bir yazar olarak bilinen Taha Toros, kayıp. Kaybolmasına sebep ise kitaplarının onu evden kovması! Toros'un evinden ona ancak bir iki metrekare yer kalacak kadar çok kitabı varmış. Kapısını bile zorla açıyormuş. Olan olmuş ve evden çıktığı bir gün geri girememiş. Kitap yığınlarının önünü kapattığı kapısını açamamış. Tabiri yerindeyse kitapları onu evden kovmuş. Toros da mecburen evini kitaplarına terk etmiş. Kendisi ise sırra kadem basmış. Toros'un istilacı kitapları hâlâ evinde duruyor. Kimse de kapıyı açıp içeri giremiyor. Toros'un nerelerde olduğunu ise bilen yok!
5, 10, 20 hatta 30 bin kitapla bir insan, hatta aile aynı evde, hem de apartman dairesinde nasıl yaşar? Çok zor şartlarda! İşte bu sebeple birçok kitapsever kitapları için ev açıyor ya da iki katlı bir eve taşınıyor. Depo tutanlar, dükkan kiralayanlar var. Kimileri ise kitaplarını kütüphanelere bağışlıyor. İSAM kitap severlerin en favori bağış mekanı. İlber Ortaylı ve Hayrettin Karaman mesela, kütüphanelerini buraya bağışlamış. Çalışmaya ve kitap okumaya İSAM'a gidiyorlar. Çok kitapla bir arada yaşamak evet çok zahmetli, bir o kadar da masraflı bir iş. Bakın binlerce kitap sahibi yazar ve akademisyenler kitaplarıyla nasıl baş ediyor?
***
ORHAN OKAY: İki katlı evinin bir katını kitaplara ayıran Orhan Okay'ın 15 bin kitabı buraya da sığmaz olmuş. Kitap ve dergi almaya devam eden Okay, kitaplarını sığdırmak için çözüm yolları arıyor. Raflara farklı yöntemlerle dizmeyi deniyor veya yeni raflar ekliyor. Bazı kitaplarını ise kurumlara bağışlıyor. Kitaplarını ileride çok güvendiği için İSAM'a bağışlamayı düşünüyor.
EROL ÜYEPAZARCI: Üyepazarcı, evinin üst katındaki 3 odayı ve banyoyu kütüphane haline getirmiş. Alt kattaki salonun bir duvarı boydan boya kitaplarla kaplıymış. 30 bine yakın kitabı bulunan Üyepazarcı, kitapları için özel bir bilgisayar programı kullanıyor. Temizliğiyle kendisi ilgileniyor. Kitaplarını değeri anlaşılamayacağı için bağışlamayı düşünmeyen Üyepazarcı, çocuklarına vasiyet etmiş, öldükten sonra sevdiği iki sahaf tarafından satılmasını istiyor.
ENİS BATUR: Kitaplarını saymadığını söyleyen Enis Batur, 20 bin civarında olduklarını tahmin ediyor. Bu kadar çok kitapla aynı evde çaresizlik içerisinde yaşıyormuş. O kadar ki evinde kitaplarından ona küçücük bir yer kalmış. Oracıkta yaşıyormuş. Ara ara kitaplarını ayıklayıp sahaf arkadaşlarına ve eşine dostuna hediye ediyormuş. Batur, öldükten sonra kitaplarının dağıtılmasını istiyor.
PROF. DR. GÜLÇİN ÇANDARLIOĞLU: Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarih bölümü hocası Çandarlıoğlu, kitaplar bizi evden kovuyor, diyor. Bu yüzden ikinci bir daire almış. Bir ev dolusu kitabının sayısını bilmiyor. Kütüphanesinden öğrencileri ve asistanları da faydalanabiliyor. Hatta yurtdışından ve Anadolu'dan kütüphanesi için geliyorlarmış. Kitaplarını, Anadolu'da hiç kitabı olmayan yerlere veya İSAM'a bağışlamayı düşünüyor.
Prof. Dr. MUSTAFA ÖZBALCI: 19 Mayıs Üniversitesi Yeni Türk Edebiyatı profesörü Mustafa Özbalcı, üç katlı villasının bir katını kütüphaneye dönüştürmüş ve araştırma yapmak isteyenler için ücretsiz misafirhane kurmuş. Kütüphanesinde akademisyenlerin birçok ilden gönderdiği kitaplar da bulunuyor. Kitaplarının sayısını henüz bilmediğini söyleyen Özbalcı, yayınevlerine yazı yazıp daha çok kitap isteyecek.
DOĞAN HIZLAN: 30 bine yakın kitabı bulunan Hızlan, Fatih'teki evini kütüphane olarak kullanıyor. Burada plak ve cd arşivi de var. Yaşadığı evde de, ofisinde de kitapları varmış. Kitaplarının bir kısmı da TÜYAP'ta adına kurulan kütüphanede. Fatih'teki kütüphanesinden aradığı kitabı bulmakta zorlanıyormuş. Hatta aradığı kitabı bulamadığı için yeniden alıyormuş. Herkese güvenemediğini söyleyen Hızlan, kitaplarını dostlarına emanet etmiş.
PROF. DR. ABDULVAHAP KARA: Tarihçi Kara'nın 5 bini aşkın kitabı var. Kara, kitaplara servet harcadığını söylüyor. Ama daha fazlasını onları muhafaza etmek için harcıyor. Çalışma odasından yatak odasına kadar her yer kitapla dolmuş. Eşinin de yoğun isteği üzerine kitapları için ayrı bir mekân ayarlamak zorunda kalmış. Babadan kalma dükkânının kiracısı çıkınca burayı kütüphane yapmış. Şimdi 130 metrekarelik bir kütüphaneye sahip.
HAYRETTİN KARAMAN: Oldukça seçkin bir kitaplığı olan Hayrettin Karaman'a göre; hocaların ikinci hanımları kitaplarıymış. Birinci hanımlar hem onları kıskanır hem de eve sokmak istemezlermiş. Kışlık ve yazlık olmak üzere iki evinin ikişer odası kitaplarla doluymuş. O da kitaplarının bir kısmını İSAM'a bağışlamış. İleride de ilahiyat dalında ilim yapan torunlarına ve İSAM'a bağışlamayı düşünüyormuş.
İLBER ORTAYLI: Ankara'da ve Üsküdar'da altlı üstlü olmak üzere kitaplarını üç ayrı mekanda muhafaza ediyormuş. Ancak bu üç ev de yetmiyormuş. Kitapları için depo kiralayıp hepsini orada toplamayı düşünüyormuş. "Ömrüm oldukça da kitap almaya devam edeceğim." diyor. İSAM'a 5 binin üzerinde kitap bağışlamış. Kitaplarını ileride İSAM'a ve Galatasaray Üniversitesi'ne bağışlamayı düşünüyormuş.
Ya ben ya kitapların!
HİLMİ YAVUZ: Hilmi Yavuz ile ilgili ortalıkta bir efsanedir dolaşıyor. Her ne kadar Hilmi Yavuz, "Adı üzerinde bu efsane, aslı astarı yok." dese de söylentilerin önünü almak mümkün değil. Yavuz'un 'yok' dediği efsane ise şu: "Hilmi Yavuz'un evinde artık kımıldayacak yer kalmamış. Eski eşi de şaire 'Ya kitapları bu evden taşı ya da ben gidiyorum.' demiş. Usta şairin canına minnet, ben kitaplarımdan ayrılamam, gidenin yolu açık olsun!" Bu olayı yalanlayan Yavuz'a "İşin aslı ne?" diye sorduk. O da anlattı: "Her gün eve bir çanta dolusu kitapla geliyordum. Eski eşim de haklı olarak bunlardan rahatsızdı. Bana bir süre sonra eve kitap getirmeyi yasakladı. Ben de getirdiğim kitapları bakkala bırakıyordum. O da akşam herkes yattıktan sonra kapıya getiriyordu. Ben de eve alıyordum." Şu anda evde durum nasıl diye sorduğumuz Yavuz, pek renk vermese de evini görenler "Dolaşılacak gibi değil." diyor.
Ömer Faruk Şerifoğlu: Kitaplarını dört ayrı mekanda muhafaza ediyormuş. Yaşadığı eve kitapları sığmayınca evini kitaplara terk edip kendisi ayrı bir eve çıkmış. "İnsan zaman içinde birçok konudan uzaklaşıyor" diyor. Bunun için zaman zaman kitaplarını eleyip ilgili kurumlara küçük çaplı bağışlar yaparmış. Kitaplarını şimdiye kadar hiç toplu bağışlamamış.
***
İSAM: İSAM'a (İslam Araştırmaları Merkezi) bu zamana kadar aralarında İlber Ortaylı, Hayrettin Karaman ve İlhan Bardakçı gibi isimlerin de bulunduğu 23 yazar ve akademisyen kitaplarını bağışladı. Birçok yazar ise öldükten sonra kütüphanesinin İSAM'a verilmesi için vasiyet ediyor. İSAM, bağışçılarının isteğine göre kitapları konumlandırıyor. Kimi kendi adına oda stiliyle sahip olduğu kitapların bir arada olmasını yani müstakil bir koleksiyon olarak yer almasını istiyor. Yaşayan bağışçılar çalışmalarını yapmak ve kitaplarını okumak için buraya geliyor. Yavuz Argıt ise kitaplarıyla birlikte İSAM'a yerleşmiş. Eşi, çocuğu ve kimsesi olmayan Argıt, ömrünün son 10 yılını İSAM'da geçirmiş. Bağışçıların kitapları üzerine adının ve soyadının ilk harflerinden oluşan rumuzları basılıyor. Kitaplardan istifade eden öğrenci ve araştırmacılar kitabın kimin bağışı olduğunu görüyor. Çok sayıda bağış gelince aynısından birçok kitap oluyor. İSAM bağışçıların onayını alarak aynısı kütüphanede bulunan kitapları Anadolu'daki üniversitelere göndermiş. Bu zamana kadar Anadolu'ya 40 bin bağış kitabı gönderilmiş.
Zaman Pazar