Risale Haber-Haber Merkezi
Ömer Özcan:
1 Mayıs 1950’de Muğla ilinin, Milas İlçesinin, Çandır Köyünde doğdu. Köyden küçük yaşta ayrıldı… İlk ve orta eğitimini Çandır, Milas, Muğla ve İzmir’de okuyarak tamamladı. İzmir Motor Meslek Lisesini de bitirdikten sonra, Ankara Erkek Teknik Yüksek Öğretmen Okulunu 1973 yılında tamamladı. On bir sene Zonguldak’ta öğretmenlik yaptı ve 1984’de, mezunu olduğu İzmir’deki liseye öğretmen olarak tayin oldu. Aynı okuldan 2000 yılında emekli oldu. Şimdi yine İzmir’de ikâmet ediyor. Evli ve iki kızı var.
Risale-i Nur’u hangi yıllarda tanıdınız?
Risale-i Nur’u 1967–68 yıllarında İzmir’de lise iki talebesi iken tanıma lutfuna mazhar oldum. Şimdi üniversite hocası olan, tarih profesörü ağabeyim Abdülkadir Özcan vesile oldu. Fethullah Gülen Hocaefendi ve Çantacı Necmi İlgen ağabeylerin üzerimde çok hakları vardır. Sonraki yıllarda, Ankara’da üniversite talebesi iken Bayram Yüksel ağabeyin etkisi çok büyük oldu âlemimde.
“Risale-i Nur Hizmetkârları Ağabeyler Anlatıyor” kitaplarınız seri halde çıkmaya devam ediyor. Nasıl başladı bu merak?
Bu tamamen hatıra tutma ve arşiv merakından kaynaklanan bir keyfiyettir. 1968’den beri süregelen hatırı sayılır bir birikimin, arşivin neticesidir bu kitaplar. Fıtrat meselesi işte…
“Ağabeyler Anlatıyor–5” kitabınız da çıktı piyasaya, hayırlı olsun. Bu kitap ne kadar sürede tamamlandı?
Dördüncü kitap Ekim 2010’da çıktığına göre, demek ki, bu beşincisi yaklaşık bir sene gibi bir zaman içinde yayına hazırlanmış. Yayına hazırlanmış diyorum, zira kitapta geçen röportajların birçoğu aylar, yıllar öncesinden yapılmıştı. Geriye doğru gidersek bir süre söylemek zor. Meselâ 1968’den beri kırk yılı aşkın diyebiliriz.
İkinci sırada sağ baştan; Bayram Yüksel, Nazım Gökçek, Ömer Özcan
Fotoğraf 23 Nisan 1970 günü otobüs içinde çekilmiştir.)
Demek arşivinizde henüz ağabeylerden yayınlanmamış hatıralar var daha?
Evet, bırakın yayınlamayı daha yazılı hale getiremediğim çok kasetler var. Bunlar kolay olmuyor. Zaman ayırıp çok çalışmak gerekiyor. İşin en zor taraflarından birisi de bu anlatılanların teyid ettirilmesi ve Risale-i Nur’dan yerlerinin bulunması.
Doğrulatma işine çok mu önem veriyorsunuz?
Kesinlikle çok önem veriyorum. En fazla vaktimi bu teyid işi alıyor. Sadece hatıra sahibine değil, anlatılanlarda ismi geçen hemen herkesle bir şekilde irtibat kurup hatırayı doğrulatmak istiyorum. Bu iş bazen aylarca sürebiliyor. Çünkü ağabeylerle irtibat kurmak, randevu almak çok kolay olmuyor. Bir de nur talebesi, tarih hocası ağabeyim Prof. Dr. Abdülkadir Özcan’dan da metodolojik yönden ve Osmanlıca çeviriler için destek alıyorum.
Risale-i Nur’dan nasıl teyid alıyorsun?
Allah’a şükür bu iş şimdi çok kolaylaştı. Arama motorları sayesinde istediğin isim ve hâdiseyi hemen bulabiliyorsun külliyatta. Bu konuda bir sıkıntı yok.
Hangi ağabeyler var “Ağabeyler Anlatıyor–5” de?
Otuz ağabey var bu kitapta. Hepsinin ismini burada saymaktansa genel bir ifadeyle şunu söyleyebilirim; isimler ve hatıralar çok orijinal, daha önce hiç yayınlanmayan bilgi ve belgelere öncelik vermeye çalıştım. Kat’i inanıyorum ki kitabı okuyan nur talebeleri, Külliyatta, bilhassa lâhika mektuplarında kendilerince kapalı kalmış olan birçok noktayı daha iyi anlamaya başlayacaklardır. Bunun yanında okuyucular bazen tebessüm edecek, bazen de gözyaşlarını tutamayacaklar…
Nurculuk tarihi de bilvesile yazılmış oluyor mu?
Kitaplarımdaki ana hedeflerden birini sormuş oldunuz. İleride, kitaplarda geçen hâdiseler kronolojik olarak ard arda, kopyala-yapıştır tarzında birleştiriliverse bile bu âli Nur Hizmetlerinin çok zorlu, çok meşakkatli, çok zahmetli serüveni kendiliğinden ortaya çıkmış olur. Tabi çok kıymetli başka yayınlar da var, onlardan da istifade etmek gerekir. Bizim amacımız geleceğin tarihçilerine bazı bilgi ve dokümanlar bırakmak. Şimdiden diğer dört kitabımızla birlikte toplam 176 ağabeyimizin hatıraları, biyografileri ve fotoğraflarını yayınlamış oluyoruz. Böylece İsrailiyatın da önüne geçilmiş olacak. Bunun için âcizane bir katkımız olursa Rabbime şükrederim.
Kitaplar 1–2–3–4… diye seri halde gidiyor, bunlar birbirinin devamı mı yoksa her kitap bağımsız mı?
Her biri bağımsızdır. Yani 3. kitabı okuyan 1. ve 2. kitaplara bağlı olmadan devam eder. Aynı kitap içindeki herbir ağabeyin hatıraları da müstakildir, birisi diğerinin devamı değildir.
Kitabın önsözünde “ağabeylere sordum, hepsi tebrik ettiler” diyorsun, hangi ağabeylerle görüştünüz?
Şimdi burada ağabeylerin isimlerini tek tek saymak doğru olmaz bence. Hem onlara hürmetsizlik olur, hem de ola ki kitapta bir hata çıkar, onlar da, ben de üzülürüz sonra. Genelleyerek şöyle diyeyim; Hz. Üstad’ın yakınında bulunmuş bütün ağabeyler çalışmalarımı çok takdir ediyorlar. Hepsi de arayarak tebrik ettiler. Zaten takdir etmeseler kitaplarıma kendi hatıralarını vermezlerdi veya bir konuyu doğrulatmak için aradığımda benimle görüşmek istemezlerdi herhâlde. Yalnız şunu tekrar belirteyim; ağabeyler bana herhangi bir görev vermiş değil, hatalarımı onlara ortak etmek istemem…
Bu çalışmalarınız devam edecek mi?
Meşhur sözle cevap vereyim “Marifet iltifata tabidir.” Yanlış anlaşılmasın iltifat, alkış falan bekliyor değilim, sadece kitapların okunduğunu, işe yaradığını hissedeyim, bu, teşvik kamçısı olarak yeter bana. Şimdilik gelen çok sayıda telefon ve e-mailler çalışmam için beni kırbaçlıyor. Demek ki devam edeceğiz.
***
Kitabın tanıtım yazısı:
Bediüzzaman Said Nursî çilelerle dolu hayat yaşadı. En büyük gayesi, çevresinde toplanan Nur pervanelerini iman nurunun aydınlığına ulaştırmaktı. Aynı gaye ve gayret Nur'un ilk halkalarında da kendisini gösterdi. Risale-i Nur'daki hakikatleri onlar da etraflarına yaymak için var güçleriyle çalıştılar. İman ve Kur'an kahramanı olmaya liyakat kazandılar.
Abdullah Gayretlioğlu
Abdullah Tekin
Abdülkadir Bilge
Abdülkâfi Talu
Âdil Çelik
Ahmet Çobanözü
Ahmet Atak
Ali Demirel
Ali Osman Karahan
Ali Rıza Öztürk
Aytekin Ebeperi
Fahreddin Sayı
Hafız Ömer Bilginoğlu
Halil İbrahim Çöllüoğlu
Hasan Hüseyin Ateş
Hasan Kuru
Hüseyin Tamer
Hüsnü Altıntabak
İbrahim Ethem Talas
Mehmet Akif Usanmaz
Mehmet Günay Tümer
Mehmet Sarı
Muallim Ahmet Galip Keskin
Mustafa Arslan
Müşir Zeki Paşa
Necati Müftüoğlu
Nevzat Müftüoğlu
Sabri Karagöz
Üzeyir Şenler
Zehra Dülek