Kıyafet serbestisi çocukları özgürleştirir

Milli Eğitim Bakanlığı yönetmelikte yaptığı değişiklikle sadece kılık kıyafetin özgürleşmesi, okullarda tek tipin sona ermesi değil aynı zamanda özgür ve sivil birey yetişmesi yolunda attığı ilk büyük adımdır.

27 Kasım'da yürürlüğe konulan yönetmelikle önümüzdeki yıldan itibaren okullarda kılık kıyafet serbest oldu. Yeni Şafak'ta birkaç kez üniformacılığın öğrencileri okuldan soğuttuğunu bu anlamda eski yönetmeliğin mutlaka değiştirilmesi gerektiğinin altını çizmiştik. MEB Bakanı Sayın Ömer Dinçer göreve geldiği günden bu yana yerinde bir kararlılıkla eğitim alanında özgürlükçü adımlar atıyor. Epeydir çocukları mağdur eden yönetmelik -eksiklikleri olmasına rağmen- resmi gazetede yayımlandı ve önümüzdeki yıldan itibaren de yürürlüğe sokulacak.

YENİ YÖNETMELİK NE GETİRİYOR

Resmi Gazetede yayımlanan yönetmeliğe göre; 'Okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde kılık ve kıyafet serbesttir. Öğrenciler, okul, sınıf ve şubelerde tek tip kıyafet giymeye zorlanamaz. Ancak, velilerin en az yüzde altmışının muvafakatiyle, Millî Eğitim Bakanlığına bağlı özel kurumlara ait okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve liselerde 4üncü maddede yer alan sınırlamalara uyulmak kaydıyla, okul yönetimlerince okul kıyafeti belirlenebilir. Kız öğrenciler, imam-hatip ortaokul ve liseleri ile çok programlı liselerin imam-hatip programlarında tüm derslerde, ortaokul ve liselerde ise seçmeli Kur'an-ı Kerim derslerinde başlarını örtebilir' deniliyor. 4. Maddede ise Kılık kıyafet sınırlamaları getiriliyor buna göre;

Öğrenciler; öğrenim gördükleri okulun arması ve rozeti dışında nişan, arma, sembol, rozet ve benzeri takılar takamayacak. Yırtık veya delikli kıyafetler ile şeffaf kıyafetler, vücut hatlarını belli eden şort, tayt gibi kıyafetler ile diz üstü etek, derin yırtmaçlı etek, kısa pantolon, kolsuz tişört ve kolsuz gömlek giyemeyecekler ve ayrıca siyasî sembol içeren simge, şekil ve yazıların yer aldığı fular, bere, şapka, çanta ve benzeri materyalleri kullanamayacak ve giyemeyecekler. Yönetmelik öğrencilere eskiye oranla bir hayli serbestlik getirmekte ne var ki başörtüsünün sadece İHL'ler ile sınırlandırılması bir eksiklik olarak görülmelidir. Keza gündeme gelmişken öğretmenlere de bu serbestliğin tanınmamış olması da ayrıca bir başka eksikliktir.

Kıyafet özgürlüğünün okullarda zengin fakir ayrımını tetikleyeceği bahanesiyle tek tip üniforma dayatmasını meşru göstermeye çalışanlar var. Oysa çocukları aynı elbiseleri giydirerek eşitlendikleri duygusu vermeye çalışmak onları hayatın gerçekliğinden kopartmak demektir. Aslında çocuklar bir bakıma kandırılıyor. Çünkü aynı elbiseler onların aynı sınıfa ait olduklarını göstermiyor çünkü diğer okul araç gereçleri, pahalı çanta çeşitleri, kalem, beslenme ve babaların arabaları gibi daha birçok konuda onlar zaten dışarıda var olan hayatın gerçeklerinden haberdarlar.

Kaldı ki bugün kayıtlar adrese dayalı sistemine göre yapıldığından muhitler aşağı yukarı aynı durumdadır. Serbestlik her zaman olduğu gibi her yıl en az iki üniforma almak zorunda kalan fakir ailelerin işine yarayacaktır. Dolayısıyla yeni düzenlemeye karşı çıkanların argümanları zayıf kalmaktadır. Burada asıl amacın bireysel özgürlüklerin yerleşmesini engellemek olduğu apaçık ortadadır.

Görüldüğü gibi memurların nasıl ve ne şekilde giyineceği ilgili kanun gereği belirlenmiştir. Oysa bugün öğretmenler de kendi kıyafetlerini kendileri belirleyebilmelidir. Okullar, gelinen noktada artık demokrasinin, özgürlüğün ve bireysel tercihlerin yer ve imkân verildiği mekânlar olmalıdır. Çünkü eğitimcilerin ve öğrencilerin özgürleştirildiği, bireysel tercihlerine saygı duyulduğu bir ülkede eğitimin kalitesi de artacaktır.Yıllardır tek tip kıyafet dayatmasıyla disiplinli birer vatandaş olmaları beklendi insanlardan.

ÖĞRETMENLERE DE SERBESTLİK

Oysa bu tür bir üniformacılık anlayışı bireysel özgürlüklerin gelişmesini ciddi manada engelledi. Militarist eğitim anlayışının en somut örneklerinden biri olan bu uygulamaların bireye ciddi bir itaat kültürü empoze etmeye çalıştığı aşikârdır Dolayısıyla öğrencileri zengin ve çeşitli düşünme tarzlarından hep yoksun bırakmıştır.

Bu yüzden eğer bireyi ve değerlerini önceleyen bir eğitim anlayışının yerleşmesini arzu ediyorsak, tek-tip kıyafet dayatmasına, militarist başka türlü uygulamalara da karşı olmamız gerekmektedir. Ne yazık ki bazı eğitim sendikaları bu tür yeniliklere ve bireyin tercihlerine saygı duyan bazı uygulamalara karşı anlamsız bir tutum ve tavır geliştirmektedirler. Oysa bir eğitim sendikasından beklenen tam tersi olmalıdır. Eğitimin tercihlere açık, yenilikçi ve özgür olması bir eğitim sendikasını neden rahatsız eder? Oysa bu bakış açısı bireyi tamamen kontrol edilebilir, itaatkâr bir konuma indirgeyen bir bakış açısıdır.

Yeni Şafak

Eğitim Haberleri