a. Evvela İmrü’l-Kays’ın Muallakatında “Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı." manasına gelen hiçbir ifade yoktur. Biz söz konusu kasideyi baştan sona okuduk, öyle bir ifadeye rastlayamadık. Demek ki bu bir iftiradır.
b. Şayet böyle bir ifade bulunsaydı bile, Kur’an’daki Kamer suresinin ilgili ayetinin bundan alıntı olduğunu ilmen ispat etmek mümkün değildir. Çünkü Cahiliye devrinde -kaynağı ne olursa olsun- bazı ifadelerin benzerinin Kur’an’da da bulunması gayet normaldir. Çünkü onlar da Arap’tır ve Hz. İbrahim’den beri gelen semavi dinlerin bazı gerçekleriyle de beslendiler; onların kalıntılarıyla hem yaşadılar hem kültür, şiir ve edebiyatlarında gösterdiler. Bu anlamda bazı tevafukların bulunmasını bahane ederek, Kur’an’ın onlardan alıntı yapıldığını söylemek, bütün hak dinleri inkar etmek anlamına gelir.
Yaklaşık on beş asırdan beri bir tek suresinin bir benzerini bile meydana getirmenin mümkün olmadığını ilan eden, indiği dönemde en büyük şairlerin onun bir şiir olmadığını, ancak Allah’ın bir sözü olduğunu düşünerek, iman ettiği bir kitap olan, kırk yönden mucize olduğu ispat edilen, ortaya koyduğu ahlaki, ictimai, hukukî prensipleriyle on dört asır boyunca, her asırda en az 300.000.000 fazla insanları emrini dinlettiren, İslam literatüründe yer alan tefsir, hadis, fıkıh, ahlak, kelam, felsefe, tasavvuf, sosyoloji, psikoloji, biyoloji, embriyoloji, uluslararası savaş-barış prensiplerini tahlil edip ders veren milyonlarca eserlere kaynaklık eden, özellikle bu asırda Risale-i Nur gibi küfrün belini kıran, dinsiz filozofların prensiplerini çürütüp onları hayvan derekesine düşüren birçok eserin ilham kaynağı olan Kur’an’ın, İmrül-Kays gibi ahlaksız, ayyaş ve zavallı bir şairin -baştan sona kadınlarla olan hayali maceraları anlatan- bir şiirinden kopya çektiğini iddia etmek, hakikaten insanlığın yok olduğu anlamına gelir.
c. Kamer suresinde yer alan “Kıyamet yaklaştı ve ay yarıldı.” mealindeki ayet, Hz. Peygamber (asm)'in -Mekke müşriklerinin isteği üzerine- parmağıyla Ay’a işaret ederek -Allah’ın izniyle- onu ikiye ayırdığına dair olayı ebedileştirmek üzere inmiştir. Bazı marjinal gruplar dışında İslam alimlerinin ittifakıyla bu olay bir gerçektir ve vuku bulmuştur. Başta Buhari olmak üzere, sahih hadislerle de doğruluğu tescil edilen bu konuyu, burada daha fazla uzatmanın yersiz olacağını düşünüyoruz. Çünkü sitemizde bu olayın gerçekliği -Kur’an ve sahih hadislerin ışığında- tahlil edilmiş ve ortaya konmuştur.
Bediüzzaman hazretleri ve diğer bazı alimler bu konuda hususi eserler yazmışlardır. Hatta Kur’an’daki ilgili ayetlerin ifadelerinden kâfirlerin de bu olayı inkâr edemedikleri, sadece sihir olarak değerlendirdikleri açıkça görülmektedir. Onun için ilgili ayetlere tekrar bakmakta fayda vardır:
“Kıyamet saati yaklaştı, Ay bölündü. Ama o müşrikler her ne zaman bir mucize görseler sırtlarını döner: 'Bu, kuvvetli ve devamlı bir büyüdür!' derler. Onlar hakkı yalan saydılar, heva ve heveslerine uydular. Halbuki (peygamberlik de dahil) her işin varacağı bir son durağı/ kararlaştırılmış bir son şekli elbette vardır. Oysa onlara kendilerini inkârdan vazgeçirecek ibretler ihtiva eden nice olaylar bildirilmişti!..” (Kamer, 54/1-4)
Sorularla İslamiyet