Kıyametin kopması bilime aykırı değildir. Çünkü evrenin sahibi de bu evrendeki bilimin sahibi de Allah'tır. Kıyameti bilim değil, o bilimin sahibi yapacak ve yeniden diriltecek.
Eğer ilmi bahane ederek kıyametin kopmasına itiraz edenler varsa, ilmin sahibini inkâr etmelerinden olabilir.
Öncelikle ifade edelim ki, kıyametin kopması Allah’ın yaratmasıyla olur. Her açıdan sağlıklı olan bir kimsenin vefat etmesi gibi, her açıdan sistemi devam eden evrenin de yine vefat etmesi mümkündür. Çünkü insanın da evrenin de ve içindekilerin de sahibi Allah’tır, ne zaman dilerse kıyametlerini koparır.
Unutmamak gerekir ki, ilmin sahibi de evrenin sahibi de Allah’tır. Elbette her bilgiyi elde edeceğiz, ancak bu ilmi iman ile nurlandırmamız gerekir. Yoksa ilmi sahipsiz zannedip tabiata veya kendi kendine vermek hem akla ve mantığa hem de imana aykırıdır.
Ayrıca her şeyiyle çalışan ve ilim olarak devam etmesi düşünülen bir fabrikayı, sahibinin durdurması gibi kıyametin kopması da bu şekilde düşünülebilir.
Sura ilk üflenişin ve dolayısıyla kozmik düzende meydana gelecek değişikliklerin dehşetini tasvir eden birçok ayet vardır. Bu tür ayetlerin beyanına göre sura;
- Bir defa üflenmekle yer küresi dağlarıyla birlikte yörüngesinden çıkarılıp parçalanacak, olup bitmesi gereken mutlaka gerçekleşecek, gök de yarılıp düzensiz bir şekle bürünecek (bk. Hakka 69/13-16),
- O gün Güneş dürülüp karanlığa gömülecek, yıldızlar kararıp dağılacak, dağlar yerlerinden koparılıp parçalanacak, vahşi hayvanlar bir araya getirilecek, denizler kaynatılacak (bk. Tekvîr 81/1-6),
- İnsanlar şaşkın şaşkın uçuşan pervanelere benzeyecek, dağlar da atılmış renkli yünler gibi olacaktır. (bk. Karia 101/4-5)
Bu ayetlerin mutlaka vuku bulacağını vurgulayarak tasvir ettiği kozmik değişikliğin mahiyeti bilinmese de yine Kur'an’da beyan edildiği üzere, maddeden oluşmuş ve hacim taşıyan bir âlem teşkil edilecektir. Yerin başka bir yer, göklerin de başka gökler olacağını ifade eden İbrahîm suresindeki ayete (14/48), Tâhâ suresindeki ayetler kısmen açıklık getirmektedir. (20/105-107):
“Sana kıyamet gününde dağların ne olacağını soracaklar. De ki: Rabbim onları ufalayıp savuracak, böylece yeri dümdüz bir alan hâline getirecek, orada ne iniş ne de bir yokuş görebileceksin.”
“Güneş dürülüp karardığında; yıldızlar dökülüp söndüğünde.” (Tekvir, 81/1-2) mealindeki ayetlerde de Güneş sisteminin bozulacağına işaret edilmiştir. Güneş'in dürülüp kararmasından maksat ya Güneş'in ışığının sönmesi veya kütlesinin tamamen dağılması, bildiğimiz formunu ve işlevini kaybetmesidir.
Yıldızların dökülüp sönmesi ise, güneş ışığının sönmesi, bir kısmı parlaklığını Güneş'ten alan diğer yıldızların da söneceğine işaret eder.
Ayrıca kıyametin kopmasıyla kozmik sistem bozulunca yıldızların da birbirine çarpmak, yörüngelerinden kaymak, çekimden kurtulmak gibi gelişmelerle mevcut düzen ve işlevlerini kaybedecekleri, uzay boşluğuna saçılacakları da düşünülebilir. (İbn Aşûr, 30/141-142; ayrıca bk. İnfitar, 82/2)
Evvela bilimin tahminlerinin her zaman doğru çıkmadığı hususu tecrübe ile sabittir. Dolayısıyla, Allah’ın sonsuz ilminden gelen vahyin beyanı her zaman bilimsel verilerden daha doğrudur. Aksi iman şuuru ile bağdaşmaz.
Şayet fen bilimlerinin bu tespiti doğru çıkarsa, yine de Kur'an’a herhangi bir itiraz çıkmaz. Zira, İslam’da iki nefh-i sur’dan (boru üflemek) söz edilir. Birincisinde, her şey yok olur, ikincisinde ise her şey tekrar var olur.
Sorularla İslamiyet