Kocaeli’nde ‘Hz. Peygamber ve Merhamet’ gecesi

Kocaeli Müftülüğünce, Kutlu Doğum Haftası etkinlikleri kapsamında Yunus Emre Nikah Salonu’nda düzenlenen ”Hz. Peygamber ve Merhamet” konulu konferansa katıldı.

Konferansta konuşan Ergün, salondaki topluluğu peygamber sevgisinin topladığını belirterek, Hz. Muhammed’in Kuran-ı Kerim’de tüm insanlık için ve özellikle Müslümanlar için kendisinde çok önemli örnekler olan ve hayatının her safhası örnek alınması gereken bir elçi olarak takdim edildiğini kaydetti.

”Peygamberimizin ahlakını kendimize örnek almamız, kendi ahlakımız haline getirmemiz doğru olandır” diyen Ergün, şöyle konuştu:

”Bize söylediği, gösterdiği o kadar çok şey var ki, hangi yöne baksak alacağımız bir çok örnek var. Bir tanesine uysak yeter. ‘İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olandır’ sözüne uymuş olsak yeter. Bu söz, ‘Müslümanların hayırlısı, Müslümanlara faydalı olandır’ değil, herkesi, tüm insanları kuşatan bir sözdür.

Müslüman, söylediklerinden ve yaptıklarından başkasının emin olduğu kişidir. Bir şey söylerken, ‘Acaba söylediğim söz birini kırıyor mu?’ diye düşünmek ahlakına sahip olmak bizim için en doğru olandır. Yüce peygamberimiz, ‘Müslüman, söylediklerinden ve yaptıklarından kimsenin zarar görmediği kişidir’ der. O’nun rehberliğinde, ahlak önderliğinde hayatımızı sürdürmek hepimiz için büyük bahtiyarlıktır.”

Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz da Kutlu Doğum Haftası nedeniyle bu yıl için ”Hz. Peygamber ve Merhamet Eğitimi” konusunu belirlediklerini söyledi. Merhamet denilen şeyin bir acıma duygusundan ibaret olmadığını dile getiren Yılmaz, merhametin, rahman ve rahim olan Allah’ın kainatı yaratırken tüm varlıkların özüne lütfettiği bir güzellik sıfatı olduğunu söyledi.

Yılmaz, şunları kaydetti:

”Biz dünyaya gelirken Allah bizi önce ana rahminde annenin merhametiyle, sonra anne kucağında yine annenin, baba ocağında babanın, sonra vatan toprağında, okulda ve toplum içinde insanlığın şefkat ve merhametiyle adım adım safha safha eğitmek üzere gönderiyor. Merhamet DNA’larımızda, yaradılış sırasındaki ilk o nef olan ruhumuzla birlikte gönül dünyamıza yerleştirilen fıtrattan gelen özelliğimizdir. Ancak onun eğitilmeye, geliştirilmeye ve yüceltilmeye ihtiyaç vardır. Bu yüzden biz bu sene toplumda, basında, medyada sıkça haber olan konuları, şiddet olaylarını görerek, çocukların uğradığı şiddeti, tecavüze uğrayan, katledilen çocukları, kadınları, toplumda şiddet gören kesimleri görünce bir yerlerde bir eksikliğin, bir arızanın olduğunu fark ettik ve ‘Biz rahmet elçisinin ümmetiyiz, rahmanın kullarıyız, öyleyse bir merhamet seferberliğine çıkmalıyız’ dedik. Bir merhamet seferberliğiyle fıtratımızda bulunan bir başka özelliğimiz, bu özelliği tamir ve eğitmek suretiyle olumlu hale getirmeliyiz.”

İnsanlarda doğuştan gelen başka bir içgüdünün ise ‘saldırganlık’ olduğuna dikkati çeken Yılmaz, saldırganlık içgüdüsünün eğitimle belli oranda frenlenerek hayırlı ve faydalı hale getirilebildiğini ifade etti.

”Saldırganlık” içgüdüsünü frenlemenin ve etkisiz hale getirmenin yolunun, merhamet eğitiminden geçtiğine işaret eden Yılmaz, şöyle konuştu:

”Tarihe baktığımızda, toplumların birbirini yediği, gırtlak gırtlağa olduğu ve yer yüzünün fesada uğradığı zaman eksik kalan şeyin merhamet olduğunu görüyoruz. Merhamet eksik olduğu zaman sorun başlıyor. İnsani olgunluğu gösteren bir kalbi tarafımız var. Kalbi tarafımızın kararmadan, katılaşmadan kurtulması önemli bir göstergedir. Kuran, taşlaşmayacak kalbin iki özelliğine vurgu yapıyor. Bunlardan biri bilgiye dayalı Allah korkusu, diğeri ise insanın yüreğindeki merhamettir. Eğer yüreğinizde Allah korkusu varsa, kalbiniz kasvetten kurtulmuş demektir. Eğer yüreğinizde yaratılmış aleme bir merhamet, acıma, şefkat, empati, paylaşma duygusu varsa o zaman sizin kalbiniz katılaşmadan kurtulmuş demektir.”

Kutlu Doğum Etkinlikleri Haberleri