İnsan bazen bir probleme dalar. Problem kendisine çok zor gelir. Çözmek için uğraşır durur. Dışarıdan biri gelir pat diye sonucu söyler. Problemle uğraşan kişi “çözüm bu kadar kolay mıydı?” diye şaşırır. Bazen zor olarak gördüğümüz problemlerin çözümü gerçekten de çok kolaydır. Bazen o problemi biz zorlaştırıyoruz bazen de dışarıdan zorlaştırıp önümüze konuluyor. Eğitimde yaşanan problemleri de buna benzetiyorum. Halka sorsanız eğitimle ilgili problemlere birçok çözümler üretirler ama eğitimden sorumlu olanlar bir türlü kolay çözümleri görüp nedense problemi çözemiyorlar ya da çözmüyorlar. Çözemiyorlarsa neden yerlerini daha liyakatli kişilere teslim etmiyorlar, çözmüyorlarsa asıl amaçları nedir? “Kolaylaştırınız zorlaştırmayınız” hadisi kimseye bir şey ifade etmiyor mu?
Kim olursa olsun, hangi meslek grubundan olursa olsun bu hadisin gereklerini insan olarak yerine getirmek durumundadır. Zorlaştırarak kimse kendini bulunmaz Hint kumaşı yerine koyamaz.
***
Bir anne “ben okumadım bari çocuğum okusun” diye çocuğunun öğretmenine yakınır. Öğretmenler genelde ailelerden bu sözleri duyarlar. Aileler kendilerinde görmediklerini ya da eksikliğini hissettikleri özellikleri çocuklarında görmek istiyorlar. İstemekte de haklılar. Ama gözden kaçırdıkları bir şey var. İsteklerinin gerçekleşmesi uğrunda çocuklarına yaptıkları daha doğrusu çektirdikleri. Çocuk oyun oynuyor aile ödev yapmasını ders çalışmasını istiyor. Çocuğu oyundan alıkoyuyor. Oyunla öğrenen bir çocuğu oyundan alıkoyarsa veya çocuğa oyun için zaman tanımazsa çocuktan beklentisinin uzun vadede göremeyeceğini bilmiyor. Çocuk, annesine yardım etmek için mutfağa giriyor. Annesi onu doğruca ödevinin/dersinin başına gönderiyor. “Senin yardımına ihtiyacım yok” diyor. Çocuk yardım etme duygusunu geliştiremeden derslerinin başına geçiyor. Uygulamalı yardım dersini kaçırıyor ama diğer derslerini yapıyor. Kısa vadede anne kazandı ama uzun vadede kimin kazandığını ya da kaybettiğini yıllar gösterecek. Bu örnekler anne ile öğretmen arasında geçen diyalogdan. Bu tür diyaloglar sıkça yaşanıyor.
Çocuklar için hayatı kolaylaştırmalıyız. Bunu yaparken de dengeyi kaçırmamalıyız. Hayatları kolaylaşan çocuklar kendilerini o kadar rahat ve güvende hissedecekler. Öğrenme de zaten en iyi bu tür ortamlarda gerçekleşir. Onun için bu “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız” güzel sözünü hayatımızın her alanına taşımalı ve gereğini yapmalıyız.