Yusuf Keleş'in yazısı..
Bu değişikliklere birkaç kez bu köşede değinmiş ve değişiklikleri desteklemiş birisi olarak; son tebliğde ne yapılmak istendiğini anlamadığımı itiraf etmek isterim. Aslında ne yapıldığı oldukça aşikâr ancak bunun ne için yapıldığının birileri tarafından izah edilmesi gerekir.
Bilindiği üzere Vergi Usul Kanu-nu’nun 413’üncü maddesi uyarınca, mükellefler, Maliye Bakanlığı’ndan veya Maliye Bakanlığı’nın bu hususta yetkili kıldığı makamlardan vergi durumları ve vergi uygulaması bakımından şüpheli veya anlayamadıkları ve tereddüt ettikleri konular hakkında izahat isteyebiliyorlar. Yetkili makamlar istenecek muktezayı yazı ile veya sirkülerle cevaplamak mecburiyetinde. Alacakları muktezaya göre hareket eden mükelleflerin bu hareketleri cezayı gerektirse bile ceza kesilmiyor. Ancak denetim elemanları idarenin verdiği muktezaya katılmıyorsa eleştiri raporu yazarak vergiyi isteyebiliyorlar.
Ancak bu raporlar işleme konulmadan önce bir komisyon tarafından okunuyor ve raporların hukuki, maddi, sayısal hata içermediği tutanakla tespit ediliyor. Komisyon bu raporları değerlendirirken vergi kanunları ile bunlara ilişkin kararname, tüzük, yönetmelik, genel tebliğ, sirküler ve muktezalara müracaat eder. Kısacası doğrudan vergi inceleme elemanını bağlamayan mukteza, komisyon vasıtasıyla etkili hale gelmiş oluyor. İnceleme elemanı muktezaya bağlı değilken, rapor değerlendirme komisyonu üyeleri muktezanın doğru olduğunu düşünüyorsa; raporun düzeltilmesini isterler. İnceleme elemanının kendi yorumunda ısrar etmesi halinde rapor bir üst komisyonda görüşülür.
425 sayılı VUK genel tebliğiyle gelen değişiklik sonrasında rapor değerlendirme komisyonları, sadece incelenen mükelleflere verilen muktezalarla sınırlı kalmadan idare tarafından verilen tüm muktezaları takip etmek zorunda kalacak. Rapor değerlendirme komisyonları raporları muktezalara uygunluk yönünden değerlendirirken eleştiri konusu yapılan hususla ilgili olan ve Gelir İdaresi Başkanlığı’nca verilmiş muktezaları dikkate alacak ve varsa adına rapor düzenlenen mükellefe verilmiş mukteza ile sınırlı kalmayacak. Raporda, herhangi bir mükellefe verilmiş muktezada yer alan görüş aksine bir tenkit varsa rapor olumsuz değerlendirmeye konu edilecek. Olumsuz değerlendirmenin yapılabilmesi için muktezada (özelgede) yer alan görüşün tam olarak raporda tenkit edilen konuyla ilgili olması diğer bir ifadeyle verilen izahatın aynı durumda olan tüm mükellefler bakımından uygulanabilir olması gerekiyor. Rapor değerlendirme komisyonunun dikkate alacağı özelge, ilgili konuda verilmiş en güncel özelge olmalı. Bu durumda bundan itibaren komisyon üyelerinin güncel muktezaları takip etmesi gerekecek.
Bu değişikliğin incelenen büyük firmaları korumak adına yapıldığı söyleniyor. Bazı kişi veya kurumları düşünerek atılan adımların yapılan düzenlemelerin yarın başka bir mükellefler için sorun oluşturması büyük ihtimaldir. Elinde inceleme konusu ile ilgili görüşü olan bir mükellefe, inceleme elemanı veya rapor okuma komisyonu üyeleri “idarenin görüşü değişmiş artık sizin aldığınız mukteza geçerli değil” diyebilir. Böylece de bu komisyon keyfince vergi koyup kaldırmış olmayacak mı?
Vergicilik hukukçuluktur
Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları Kurulu’nda uzun yıllar çalışmış ve kurulda başkan yardımcısı olarak personelden sorumlu idarecilik yapmış birisi olarak yönetmelikte yapılan değişiklikle artık eğitim ve mühendislik okuyanların da vergi müfettişi olabileceğini duyunca çok şaşırdım. Bu karar alınırken ne düşünüldü bilmiyorum ama yetkin bir inceleme için muhasebe, mali analiz, iktisat ve en önemlisi hukuk bilmek gerektiğini benim kadar Vergi Denetim Kurulu idarecilerinin de bildiğini düşünmek istiyorum. Hatta şunu da söyleyeyim. Ben 2010-2011 yıllarında başkan yardımcılığım döneminde iktisadi idari bilimler fakülte mezunlarının çok az hukuk bildiklerini gözlemlemiş ve dönemin kurul başkanı Hadi Ekici’yle paylaşmıştım. Bunun üzerine kurula alınan hesap uzman yardımcıları için Ankara’da Ankara Üniversitesi ile İstanbul’da da Marmara Üniversitesi ile Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in teşvik ve oluruyla protokoller yaparak yardımcılık dönemlerinde kamu hukuku ağırlıklı yüksek lisans programları almaları için uğraştık. İstanbul’da buna muvaffak olurken Ankara’da kurul kapanınca iş ortada kaldı. İhtiyaç bu iken…
Bu değişiklikle ilgili olarak şunu da belirteyim. Anayasa Mahkemesi daha önce görüştüğü KHK’lerde ısrarla personel alımının yönetmelikle düzenlenemeyeceğini, bunun kanunla düzenlenmesi gerektiğinin altını çizmişti. VDK’nın kuruluşunu sağlayan 646 sayılı KHK henüz görüşülmedi. Bu KHK ile ilgili olarak da aynı kararı verir ve KHK’deki yönetmelikle düzenleme getirme imkânı tanıyan hükmü iptal ederse ne olacak? Çıkarılacak kanunda bu değişikliğin arkasında durulabilecek, bu hükümler kanun metnine de eklenebilecek mi?
Zaman