Üstad Münazarat’ın son bölümünde yer alan karşılıklı konuşmalarında kalbin nasıl olması gerektiğini ve nasıl olabileceğini anlatmaktadır.
Üstadın ifadelerinden anlamaktayız ki; medeniyet kurucusu, irfan sahibi insana bunu yapmasını sağlayan kalptir ki; bu görevini ifa edebilmesi için öncelikle tedavi ile temizlenmesi ve sonrasında ilahi nurla aydınlanması gerekir.
Üstadın efkarı teşviş eden unsurları (Cehalet Ağa, İnat Efendi, Garaz Bey, İntikam Paşa, Taklit Hazretleri, Mösyö Geveze) sayarken yaptığı sırlamadaki mantık örgüsünü ve öncelikli olma durumunu iman, muhabbet, sadakat ve hamiyet sıralamasında da görmek mümkün.
İman; kabul etmektir. Kabulde teklif de vardır, teklifi kabul etmektir. Allah’ın birliğini, peygamberleri, kitapları, melekleri, öldükten sonra dirilmeye / âhiret gününe, kadere / hayrın ve şerrin Allah’tan geldiğine inanmak / kabul etmektir. İman kapının açılmasıdır, koruma kalkanına giriştir.
Muhabbet; ısınmaktır, tutuşmaktır, yanmaktır.
Sadakat; yanmakla yandığına yapışmak, rapt olmaktır, bağlanmaktır.
Kabul edip, aşk ile yandıktan sonra oluşan bağlılık ve birlikte; belki de cemden farka gelerek fedakârca, hamiyetperverane çalışmaktır, bir çarkın dişlisi gibi, bir bütünün parçası gibi durmadan, ahenk içinde, birlikte çalışmaktır.
Hülasa; medeniyet, fazilet ve irfan yolu için insan kalbindeki iman, muhabbet, sadakat ve hamiyet harekete geçirilmelidir. Ancak kalp siyah bir kutuda (kömür gibi) ise onun tedavi edilerek pırlantaya dönüş(türül)mesi gerekmektedir.
“Cehennemde ateş yoktur, her insan kendi ateşini bu dünyadan götürür” der ya Pir Sultan Abdal; sanki beden odun olur, kalp ise kömür.
Kömürün pırlantaya (elmasa) dönüştürülmesi hem cisim olarak hem de mana olarak mümkündür.
Sentetik elmas: Elmasın karbon olduğu anlaşılınca, kömürün, grafitin elmasa dönüştürülebilmesi için çalışmalar yapılmış ve grafitin elmasa dönüştürülmesi mümkün hale gelmiştir. 1962’de yapılan bir çalışmada 200.000 atmosfer basınç ve 5000°C sıcaklıkta katalizörsüz olarak grafit elmasa dönüştürülmüş, sentetik elmas elde edilmiştir. Ancak parçalar genellikle küçük ve siyah renkli olup, nâdiren mücevher evsafında olabilmektedir.
Salt fiziki baskı ile kömür ancak sentetik elmas olmaktadır ki; ilahi boyutu olmayan uzak doğu inançlarında nefis terbiyesi ile erişilebilen güzellikler sanki buna benzemektedir.
Hem elmas, hem de grafit kristal yapılıdır, ama kristalleri farklı biçimlerdedir. Elmas ve grafit, karbonun allotroplarıdır (aynı maddenin değişik kristal biçimleri). Elmasta her karbon atomu, dört başka karbon atomuna bağlanarak üç boyutlu katı bir yapı oluşturur; grafitte ise karbon atomları, üst üste yığılmış geniş, yassı levhalar oluşturacak biçimde, iki boyutlu düzlemde birbirlerine bağlanmıştır.
Elmasın optik özellikleri ona güzellik ve kıymetli ziynet eşyası özelliğini vermektedir. İçeri kabul ettiği ışın yansıttığı ışına göre fazladır. Keza beyaz ışını renklere ayırma (tecelliyatın Celal’mi Cemal’mi, Kahhar’ mı Rauf’mu ve Allah’ın hangi isim ve sıfatlarına ait olduğunu ayırt edebilme) kabiliyeti de oldukça yüksektir.
Elmasın içine girebilen tek şey ışıktır, pırlanta olan kalplere de ilahi nurun dışında hiçbir şey giremez; ne makam, ne para, ne de başka bir şey.
Pırlantanın kıymeti ışıkta, nurda belli olur; pırlanta kendini o zaman aşikâr eder, elektrik-ışık-nur o zaman seyredilir hale gelir. Pırlanta aydınlıkta güzeldir, karanlıkta olanlar onu değil anlamak fark edemezler bile.
Elmasın kesilmesi yine elmasla yapılmaktadır (Elmasa şekli ancak bir başka elmas verebilir!). Zîynet eşyâlarından başka endüstriyel âletlerde de elmas kıymetini devâm ettirmektedir. Endüstride cam kesici, taş yontucu, delici ve parlatıcı âletlerde kullanılır.
İnsan ya bu dünyada aşk ateşiyle yanarak kömürümsü kalbi pırlantaya döndürecek ve nurlara mazhar olduğu gibi etrafına da ışık saçacak ya da öbür dünyada kalp kömür olarak yanacaktır. Madema yanmaktan kurtuluş yok, cehennem ateşiyle yanmaktansa aşk ateşiyle yanmak (zevki, sevinci, huzuru bir yana) daha akıllıca değil mi?
Temiz bir kalp bütün vücudu iyileştirmekte, zahir-batın, iki cihanda kurtuluşa vesile olmak olmaktadır.
Arındıran Kimyager ve Nurlandıran Tacir gibidir Üstad. Bediüzzaman kimyager olarak şifa verici ilaç ile kalbi tedavi etmekte; kömürden (imanın etkisi ile atom yapısında kazanılan 3. boyut ile grafitten elmasa tebdil olup) pırlantaya döndürmeye vesile olmakta, kimyagerlikle gönül hanesi temizlenmekte, arındırılmaktadır. Ancak kalbin nuru gösterebilmesi için o enerjiyi, elektriği, nuru alması gerekmektedir ki; aydınlatan / nurlandıran ışığı veren de, ilahi nuru alan ve ilahi tecellilerle mazhar olan bu kalp olmaktadır. Tacirdir; bunu talibin nur talebeliğinin ya da Medresetüzzehra öğrenciliğinin kabulü karşılığında yapmaktadır.
Bir kelamı kibarda der ki “Padişah konmaz saraya, hane mamur olmayınca”. Hanenin mamurluğu, kalbin temizlenmesi ve O’ndan başkasından arındırılması ile mümkündür.
Tecelli deyişimizin nedeni odur ki; pırlantada gözüken güneş seyredilebilir hale gelmiştir. Turu Sina dağında Hz.Musa’ya olan tecellinin benzeri gibi…
İnsan kalbinde neyi barındırırsa Rabbi odur, mabudu odur, onun izinden, peşinden gidiyor demektir. Kalbi bir şeyle meşgul etmek; kalbi, o şeyin işgaline açmak demektir.
Firavunlaşmaya meyilli nefis, şeytanla işbirliği yapar, ondan akıl alır. Ruh ise Musa olabilecek yapıdadır (Mevlana) ve melekler doğal müttefikleridir. Şeytan ve melekler kalbe etki için rekabet halindeyken, nefis ile Ruh da kalpte hâkimiyet mücadelesi verirler.
Biraz daha dünya şartlarında düşünüp, beden gözüyle görünene göre örnek verecek olursak: Vücudu bir şirket olarak kabul edersek Kalp; nefis ve ruhun ana hissedarlar olduğu bir yönetim kurulu gibidir. Akıl ise genel müdürlüktür; yönetim kurulu vizyon, misyon ve genel hedefleri belirler, genel müdürlük de stratejilerin belirlenmesi ve uygulamadan sorumludur.
Vücudu bir devlete benzetirsek; Kalp yasama organı meclis, akıl yürütme organı hükümet, vicdan ise (eğer kalp ve akıl tarafından fırsat verilmiş ise) bağımsız yargı gibidir.
Akıl vicdanın sesine her zaman kulak vererek kalbin arzularını yerine getirirse görevini yapmış olur. Akıl olmazsa da vicdan sadece gönüllerde kalır, kalbin arzuları ise sadece bir hayal olur. Kalbin pırlantaya dönüşebilmesi için kalp, akıl ve vicdanın dengeli ve ahenkli beraberliği; kuvvetler ayrılığı içerisinde hedefler birliği sağlanabilmelidir.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Elmas ; https://tr.wikipedia.org/wiki/Grafit