Konuşmalı.
Ama ne konuşmalı!
Ne zaman konuşmalı?
Kimle, nerede, nasıl konuşmalı?
Yoksa susmalı mı?
Bildiğini mi konuşmalı?
Ya da ne olursa olsun diye mi konuşmalı?
Sadi derki; İki şey ruhumuzu karartır. Biri konuşacakken susmak, diğeri susacakken konuşmak,
Demek, ruhumuzu karartmamak için ikisini de yapmamalı.
Yani yerinde, zamanında, kime karşı nasıl ve neyi konuşacağını bilmek gerek.
Her zaman doğruyu konuşmak, fakat her doğruyu her zaman konuşmamak. Said Nursinin deyişiyle.
Konuşmak.
Bazen altın değerinde, bazen de boş teneke mesabesindedir.
Ne demiş atalarımız, Bir şey biliyorsan konuş feyz alsınlar, bilmiyorsan sus da adam sansınlar.
Konuşmalı.
Ama başkalarının hatalarını, kusurlarını, ayıplarını konuşmamalı.
Konuşmalı.
Bildiğini konuşmalı.
Bilmediğinde de susmayı bilmeli.
Konuşmalı.
Ama sırları konuşmamalı.
Ne kendi sırrımızı, ne de başkasının sırrını.
Konuşmalı.
Konuşurken ağzımızdaki baklayı çıkarmadan konuşmalı.
Konuşmalı.
Konuşurken boş konuşmamalı.
Konuşmalı.
Ama mecliste söylenenleri başka meclislere taşımamalı.
Konuşmalı.
Ama yalan konuşmamalı.
Konuşmalı.
Konuşmalı ki, dinleyenlerinde, muhataplarında değişiklikler oluşsun.
Konuş, konuş ki, ne ifrat ne de tefrit olsun konuşmaların.
Öyle konuşmalı ki.
Zalim de dinlesin, mazlum da dinlesin ve hak versin.
Öyle konuşmalı ki.
Seviyesi bir çocuk da olsa alim de olsa anlamalı.
Güçlü olduğunda da, zayıf olduğunda da ama, yerinde konuşmalı.
Konuşmalı.
Konuşmalı ama bir papağan gibi başkalarını taklit edercesine değil.
Kısık sesle de konuşulsa, yüksek sesle de konuşulsa, doğru konuşmalı.
Konuşmalar...
O kadar çeşitli ve o kadar farklı ki;
Gece ay ışığı altında veya zifiri karanlıkta sevdiğinle konuşmak.
Sabah gün doğarken o gün yapacağın işleri konuşmak.
Hepsi farklı, hepsi başka amaçlı.
Karıncanın yürüyüşünün, sinek kanadının sesinin duyulduğu bir ortamda veya kepçelerin, dozerlerin çalıştığı 120 desibellik ortamlarda konuşmak.
Hepsinin amacı, metodu farklı.
Ama, konuşmak.
Evet konuşmalı insan.
Çünkü, insanlar konuşa konuşa anlaşır.
Anlaşabilmek, yardımlaşabilmek için konuşmalı.
Konuşmalı.
Hür, demokratik bir ortamda fikirlerini alabildiğine açıklamak için konuşmalı.
Konuşurken de, kimler rahatsız olacakmış, kimler memnun olacakmış düşünmeden hür fikirleri konuşmalı.
İnsan konuşur bazen satırla, bazen de sadırla.
Ama hiç mi hiç konuşmamak hatırla.
Kibirle, gururla değil de tevazu ile konuşmalı.
Tevazu ile konuşurken sesini de alçaltmalı insan, fikirlerini alçaltmadan.
Konuşmalı insan.
Yüksek fikirlerden, ali değerlerden bahsetmeli konuşurken.
Konuşmalı ve konuşurken ağzından çıkan sözcüklerin yaydan fırlayan ok misali olduğunu düşünerek konuşmalı.
Konuşmalı ve konuşurken kelimeleri dokuz boğumdan çıkartırcasına konuşmalı.
Dostla konuşurken acı da söylense, konuşmalı.
Konuşmalı ki, gerçekler ortaya çıkabilsin.
Bol ve feyizli konuşmalar yapmamız duasıyla.