Murat Tokay'ın haberi
Dindarlara karşıkarşı adeta bir savaş sloganı gibi kullanılan bu korku; medyanın takkeli, sarıklı, cübbeli ve çarşaflı insanların fotoğrafları eşliğinde verdiği haberlerle beslendi. İrtica söylemi zamanla tesirini kaybetti. Bugün artık bu korku cemaat üzerinden pompalanıyor.
Yakın geçmişte irtica birinci tehditti. "Laiklik elden gidiyor, irtica hortladı, şeriat gelecek" söylemi politikacının, askerin, yargının, medyanın dilindeydi. Muhafazakâr, dindar kitleyi kontrol altına alabilmek ve iktidar alanlarından uzak tutmak için adeta bir savaş sloganı gibi kullanılırdı. Medya irtica haberleri vermek için birbiriyle yarışır; takkeli, sarıklı, cübbeli, çarşaflı fotoğraflar gazetelerin birinci sayfalarını süslerdi. Emin Çölaşan "İrticayı ve Menemen olayını unutmayın" başlıkla yazılar yazardı. Askerler bu yayınlar üzerine uzun uzun irticanın nasıl büyük bir tehdit olduğu hakkında nutuklar çeker, CHP irticayla mücadelenin birinci adresi olarak kendisini gösterirdi. Bu büyük tehdide karşı partiler kapatılır, muhtıralar yayınlanır, kanunlar çıkarılır, düzenlemeler yapılırdı. İrtica vaveylası bir süre işe yarasa da toplumdan kabul görmedi.
Bugün irtica kelimesi neredeyse telaffuz edilmiyor. Düne kadar irtica korkusunu dillendiren çevreler taktik bir değişiklikle bugün cemaati en büyük tehdit olarak gösteriyor. Birçok dini grup, hareket cemaat torbasına konuluyor. Yenişafak'tan Resul Tosun'un tespitiyle "cemaat kelimesi irtica kelimesinin yerine ikame ediliyor" ve "Bir ideolojik saplantı ile kendilerinden olmayan herkesi düşman gören zihniyet, kendilerine benzemeyen vatan evlatlarını geçmişte irtica ile şimdilerde ise cemaat ile yaftalıyor."
Cemaat kelimesinin irticanın yerine kullanılmaya başlanmasının tarihi çok eski değil. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un Nisan 2009'da İstanbul'daki Harp Akademileri Komutanlığı'nda yaptığı cemaatleri hedef olan konuşması, medyada "İrtica yerine cemaat vurgusu" başlığıyla yer almıştı. Başbuğ'a tepkiler gecikmemişti. Fehmi Koru'nun ifadesiyle "İnsanlarımız rahatlarını bozup dünyanın dört bir köşesine dağılarak Türk bayrağı dalgalandıran, Türkçe öğreten okullar açıyor. Bu fedakârlıkları görmezden gelip onları harekete geçiren dinamiği 'tehdit algılaması' içine almak gerçekten yadırgatıcı"ydı.
Fitneye dikkat!
Ergenekon süreciyle birlikte cemaate karşı yürütülen kara propaganda ve psikolojik savaş hız kazandı. Özellikle medya, cemaat fobisi oluşturmak için bir gayretin içine girdi. Hanefi Avcı olayı, Oda TV baskını, Ahmet Şık ve Nedim Şener'in tutuklanmaları en son ÖSYM'deki şifre olayı hiçbir delil olmaksızın cemaate fatura edilmek istendi. Prof. Dr. Doğu Ergil'e göre bunda şaşılacak bir şey yok. Çünkü bu bir operasyon ve "Bu operasyonları yapanlar Cumhuriyet kurulduğundan beri buna o kadar alışıklar ki... Kendi iktidarları hiçbir biçimde başka bir grup tarafından hatta toplum tarafından sorgulanmasın ve sarsılmasın diye uğraşıp duruyorlar."
Ahmet Taşgetiren'e göre, cemaate bu kadar çok saldırılması bir taktik ve "Bu medyatik projede aynı hizmet ve aynı düşünce paralelindeki insanların, muhafazakârların birbirlerine farklı bakmalarını sağlamak gibi bir hesap da var. Bu oyuna gelinmemeli." Taraf yazarı Emre Uslu ise Ahmet Şık olayından şifre iddialarına varıncaya kadar hemen her olayın arkasında "cemaat" arama girişimini "cemaat artık çok oluyor" duygusunu AKP'nin içine ve tabanına yaymak olarak açıklıyor.
Gücünü kaybeden cemaati hedef alıyor
Prof. Dr. Niyazi Öktem (Hukukçu): Gerek politik açıdan gerek sosyolojik açıdan gücünü kaybeden kişiler kendi beceriksizliklerinin faturasını bir yere çıkarmak istiyorlar ve cemaati hedef alıyorlar. Eski saik de ortada. Cemaatle, laiklik elden gidiyor, irtica geliyor mantığı iç içe. Cemaat deyince de geçmişte olduğu gibi irtica kadrolaştı, ey asker ne duruyorsunuz mantığı burada da devreye giriyor. Yargıda yapılan fahiş hataların faturasını da cemaate çıkarmak istiyorlar. Bugün daha az irtica diyorlar çünkü kendilerince tehlikeyi, tehdidi cemaat diyerek somutlaştırıyorlar. Ama bu argümanı kullananların mantığında cemaat, irtica aynı şey.
***
Bu bir operasyon!
Prof. Dr. Doğu Ergil (Siyasetbilimci): Cemaatin hedef seçilmesinde şaşılacak bir şey yok ki. Bu bir iktidar savaşı. İktidar kalmak için fiili, psikolojik her türlü operasyon yapılır. Bu operasyonları yapanlar Cumhuriyet kurulduğundan beri buna o kadar alışıklar ki. Kendi iktidarları hiçbir biçimde başka bir grup tarafından hatta toplum tarafından sorgulanmasın ve sarsılmasın diye uğraşıp duruyorlar. Bu savaşı yürütenler 80 yıldır aynı kadro, aynı zihniyet. Önce insanları komünizm ile korkuttular sonra bölücülüğü kullandılar. Sonra bu tehdit irtica oldu. İrticanın tutmadığını görünce yeni bir iktidar alternatifi buldular o da cemaat. Cemaat hem irtica gibi soyut ve muğlak değil.
Hesaplı kitaplı bir proje
Ahmet Taşgetiren (Gazeteci, yazar): Zaman zaman somut hedefler ortaya konur. Somutlaştırdığınızda bu hedefleri daha etkili vuracağınızı düşünürsünüz. Böyle bir taktik uygulanıyor. Son yıllarda cemaat kelimesine negatif anlamlar yüklemek ve çirkinleştirmek için bir çaba izleniyor. Bu bir taktik çalışmadır. 'Cemaate nasıl vururuz?'un hesabı kitabı yapılmıştır. Bu medyatik projede aynı hizmet ve aynı düşünce paralelindeki insanların birbirlerine farklı bakmalarını sağlamak gibi bir hesap da var. Bu oyunlara gelmemek gerektiğini düşünüyorum. Bu hesapları yapanlar 28 Şubat günlerinde bütün çevreleri boy hedefi seçmiş olan insanlardı. 28 Şubat İslam'ı azaltma projesiydi. O tarihlerde bu proje siyaset alanında uygulandı. Şimdilerde sivil toplum yapıları planında bir azaltma projesi işliyor. Yarın belki imam hatiplere yönelecek bir başka gün Kur'an kurslarına... Kara propagandanın zihinlerimizi kirletmesine müsaade etmeyelim.
***
Endişeler üzerinden iktidar alanı oluşturuyorlar
Prof. Yasin Aktay (Sosyolog): Cemaatin okullarıyla, dernekleriyle, medyasıyla gündemde yer alıyor olması birilerinin kaybetme korkularını harekete geçiren bir şey. Cemaatin birtakım insanlar için somutlaşmış bir tehdit haline gelmesini anlamak mümkün. Cemaatten korkan insanların kendisi de cemaattir aslında. Farklı bir cemaat rekabetinin refleksinin devreye girmiş olduğunu görüyoruz. Geçmişte tehdit olarak irtica gösterilirdi fakat bunun gerçekçi bir boyutunun olmadığını herkes gördü. Belli endişeler üzerinden kendilerine iktidar alanı oluşturmaya çalışan insanlar bu kez yeni bir endişe kaynağı buldular. Bu da bu günlerde cemaat. Yani dün irtica diyenler bugün cemaat diyor.
***
Toplumun yaşadığı değişimi göremediler
Resul Tosun (Gazeteci, yazar): Evet, yakın geçmişte dine daha doğrusu İslam'a olan husumetlerini irtica diye telaffuz ediyorlardı. Şimdilerde dikkat ederseniz irtica kelimesinin yerini cemaat aldı. Her ne kadar cemaatten belli bir grubu kastediyor olsalar da rahatsız oldukları husus, o grup değil o grubun sahip olduğu özellikler olduğu anlaşılıyor. O özellikler dini hassasiyeti yüksek olan herkesin özellikleri... Dolayısıyla kastedilen o gruba mensup olmasa da o özelliğe sahip olan herkes onların gözünde cemaat mensubu oluyor. Bir adam helal haram anlayışına sahipse, eşi başörtülüyse, kendisi alkol almıyorsa ve hele hele de namaz kılıyorsa ve hak ederek bir mevkiye gelmişse ve benzerleri çoğalıyorsa işte sana cemaat örgütlenmesi. Cumhuriyetin kaleleri bir bir cemaatin eline geçiyor vaveylaları. Aslında İslam'dan rahatsız olan ve atacağı başka çamur kalmadığı için her dindar insanı bir cemaat mensubu olarak görme basitliğine düşen bu tipler toplumun yaşadığı değişimi görememenin kurbanları.
(Yeni Şafak Gazetesi, 02.04.2011)
***
Cemaat artık çok oluyor duygusunu yaymak istiyorlar
Emre Uslu (Akademisyen, yazar): Daha düne kadar her şey aslında gizli iktidar ordu tarafından koordine ediliyordu. Hal böyle olunca soyut kavramlar üzerinden bir korku yaratmak mümkün oluyordu. Bu tiyatro uzun süre oynandı. Ta ki medya renklenip, internet yaygınlaşıp, ülkede en temelinden AB hakları devreye girince sessiz çoğunluğa devreye girme olanakları doğdu. Bu nedenle artık "irtica" veya "şeriat" gibi soyut kavramlar üzerinden bir korku yaratmak mümkün değil. Geriye daha somut ve elle tutulur bir araç kalıyor. Cemaat. Cemaat kısmen bilinen ve özellikle etkinlik alanı Moğolistan'dan ABD'ye dünyanın her yerine yayılmış bir hareket olarak milletin karşısında duran bir yapı. Bu büyüklüğü nedeniyle özellikle cemaatle ilişkisi olmayan çığırtkan azınlık bu sefer cemaat korkusuna açık bir yapı olarak karşımıza çıkıyor. Bu insanlar için cemaat bir korku aracı olarak pompalanabilir oldu ve bunu pompalıyor bazı çevreler. Bir başka önemle neden de cemaati büyütüp AKP ile aralarına bir nifak sokmak istiyorlar. Özellikle Ahmet Şık olayından sonra, şifre iddialarına varıncaya kadar hemen her olayın arkasında "cemaat" arama girişimi "cemaat artık çok oluyor" duygusunu AKP'nin içine ve tabanına yayma duygusundan ileri geliyor sanırım. Son zamanlarda cemaat tartışmasıyla oluşturulan fitne zehrini AKP'ye enjekte etmek istiyorlar.
Zaman