Coronavirus salgını sürecinde toplumda oluşan korku ve kaygılara dikkat çeken Üsküdar Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nevzat Tarhan, tevhid inancının şu anda yaşama ve yaşatma zamanı olduğunu, sosyal mesafe açılsa bile ruhsal mesafenin daraltılması gerektiğini vurguladı.
Ailede aidiyet duygusunu artırmak için önümüze bir fırsat çıktı
Evlerde kalan vatandaşların aile bireyleriyle verimli zaman geçirebilmeleri için tavsiyelerde bulunan Tarhan, şu ifadeleri kullandı:
“Böyle durumlarda aile içerisinde zaman geçirmeyi bir fırsat olarak bilmeliyiz. Son sığınak aile, evlilik okulu, bütün bu programlar ve ısrarla vurguladığımız şey aile içi iletişim ve birlikte zaman geçirmek. Hiç olmazsa günün bir kısmı bir araya gelinerek kitap okuma programları yapılabilir. Okunan kitapla ilgili herkes fikrini söyler konuşulur. Bu şekilde aile içi oturumlar yapılabilir. Aile içinde paylaşımların olduğu meclis gibi bir yapı kurulursa aidiyet duygusu artar. Şu anda ailede aidiyet duygusunu artırmak için önümüze bir fırsat çıktı. Bu fırsatı iyi kullanırsak çocukların aidiyet duygusu artar, ergenlikten sonra çocuk mutluluğu dışarıda aramaz. Ailenin değer verdiği değerleri benimsemeye başlar. Anneye babaya katlanan bir çocuk büyütüyorsak sesiz, sakin ama içinde hem sevgi var hem öfke var. Bu çocuk ergenliğe girdiği zaman ilk fırsatta eve uğramayan bir çocuk oluyor ya da mutluluğu dışarıda arayan bir birey oluyor.”
Minnettarlığı ve teşekkür etme kavramlarını kullanırsak
“Bu salgını bir fırsata dönüştürmek için aile içi iletişimde, takdir ve övgü sözlerinin kullanılması gerekir.” diyen Tarhan, “İlgi alanları neyse onunla ilgili aktiviteler yapılabilir. Ailedeki her bireyin ilgi alanına bakılır ortak ilgi alanlarının durumuna göre paylaşım yapmak işe yarar ve faydalıdır. O paylaşım esnasında kişiler birbirlerini daha iyi tanıyorlar. Şu anda ailede paylaşımcılığı ve uzlaşmacılığı öğrenme zamanıdır. Ailede minnettarlığı ve teşekkür etme kavramlarını kullanırsak aileyi bir güvenli ortam haline getirmiş oluruz. Bu vesileyle daha sağlıklı çocuklar yetişir. Hangi yaş grubu olursa olsun bu kurallar geçerlidir.” diye konuştu.
“Acı çekmek hayatta değişimin ve gelişimin bir parçasıdır, acıdan korkmamak lazım”
Sözlerinin devamında Tarhan, “Ailenin kendi içinde şu anda fiziksel olarak mesafeli de olsa birbirlerine yalnız olmadığını hissettirmeleri gerekiyor. Böyle durumlarda bu zorlu anı beraber aşacağız duygusunu yaşatmak gerekiyor. Bu duygu olursa insan kendisini yalnız hissetmez, korkusu azalır, güveni ve dayanma gücü artar. Biz bu tarz travmalara ‘geliştiren travmalar’ diyoruz. Toplum olarak bu dönemde acılar yaşanıyor. Çoğu işyerleri kapandı. Bu zorluklar var ama böyle durumlarda dayanıklı olanlar başarılı oluyorlar. Açı çekmek hayatta değişimin ve gelişimin bir parçasıdır. Acıdan korkmamak lazım, zora talip olup, bunu nasıl aşıp iyi, hayırlı ve güzel şeye çevirebilirize odaklanmak gerekiyor. Acaba ve keşkelerle vakit geçirirsek, zaman ve enerjimizi kaybederiz.” ifadelerini kullandı.
“Tevhid inancı böyle durumlarda en güçlü sığınaktır”
Ailelerin manevi olarak da desteklere ihtiyaçlarının olduğunu hatırlatan Tarhan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Manevi olarak sağlam inancı olan kişiler böyle durumlarda şanslı oluyorlar. Kişilerin bağlı oldukları inanç sistemleri ne olursa olsun böyle durumlarda dinimizdeki tevhid inancı en güçlü sığınaktır. Tevhid inancı hayata anlam katan ve hayata teselli veren bir kavramdır. Tevhid gücünde Allah (Celle celaluhu) bize şah damarımızdan daha yakındır anlayışı vardır. Müminlerde Allah’a dair her şeyi bilen, her şeyi kontrol eden, her şeyin anahtarı O'nda olan ve bana yardım edebilecek yegâne güç duygusu var. Gerçekten iman etmiş insanlar, Allah’ı vekil tayin eder ve O’na güvenir. Birçok insan ‘Ben inanıyorum.’ diyor ama Allah’a güvenmiyor. Bu da inancın zayıf olduğunu gösterir. Yaşadığımız bu olay insanlardaki zayıf inançtan dolayı Allah’ın insanlığı tabi tuttuğu bir sınavdır. Bunun arkasından ölümle yüzleşmek, varoluşu sorgulamak gibi durumlar ortaya çıktı.”
“Musibetler ve belalar evimize misafir olarak gelir sabredersek fazla kalmazlar”
Bu salgın, insanların varoluş hakikatini keşfetmeye vesile olacağını hatırlatan Tarhan, “İyi niyetli insanlar gafletten uyanacak ve kötü niyetli insanların da zaten kalbi mühürlenmiş, onlar görmez, bilmez ve anlamaz. Bu salgın, insanların varoluş hakikatini keşfetmeye vesile olacak. İnancı sağlam olanlar bu gibi durumlarda şanslıdırlar. Çünkü Allah’ın izni olmadan hiçbir yaprak kıpırdamaz. O halde biz tedbir alarak elimizden geleni yapacağız ama tevekkülü ondan sonra yapacağız. Bunu yapabilirsek ümitsizlik ve karamsarlık oluşmaz. Çünkü Allah’ın rahmetinden ümit kesmek gibi bir durum yaşanmamış olur. Bu da sağlam inancın faydasıdır. Sağlam olmayan inançlar başka yöntemlerle kendilerini korumaya çalışıyorlar ama onlar kendilerini kandırma yöntemlerdir. Asıl tevhid inancını şu anda yaşama ve yaşatma zamanıdır. İnsanlık zor bir dönem geçiriyor ama bunun meyvelerini alır. Sabreden insana böyle zor durumlarda iki sihirli kelime var biri sabır diğeri şükürdür. Musibetler ve belalar evimize misafir olarak gelir. Eğer sabredersek fazla kalmazlar. Aynı şekilde nimetler de misafir olarak gelirler şükredersek kalırlar. Şükretmezsek giderler. Böyle gizli psikoloji yasası var. Sabır ve şükür kelimelerini kullanalım, bu bizi hem teselli eder hem de yaptığımız işin anlamını idrak etmiş olur, teselli bulmuş ve rahatlanmış oluruz.” diye konuştu.
İLKHA