Bir arkadaşım yedi aydır dünya gündeminin üst sıralarındaki yerini muhafaza eden koronavirüsün yaklaşık bir elma büyüklüğünde, plastikten yapılmış maketini eline alıp sanki onunla konuşur gibi mütebessim şekilde ona bakarak “Ey korona bizden ne istiyorsun? Biz biliyoruz ki, sen Allah tarafından bize gönderilmiş bir âyetsin…” ve onun devamı bazı cümleleri söylediği kısa bir videoyu bana göndererek benim bu konuda söylemek istediklerimi bekleyen bir hâl arz etmiş. Ben ona, yazılı bir cevap mesajıyla “Korona bizden hiçbir şey isteyemez, çünkü o bir virüs; o Allah’ın bir memuru. Acaba Allah bu virüs vasıtasıyla bizden ne istiyor? Sualinin doğru şekli budur.” mukabelesinde bulundum; o da bu cevabımı tasdik ile memnuniyetini ifade etti.
* * *
2020 Yılının Mart ayının başlangıcından beri, yaklaşık yedi aydır, önce Çin’de başlayıp ardından dünyaya yayılan, ülkelerin gündemindeki öncelikli yerini muhafazaya devam ederek çeşitli sonuçlara sebeb olan “Covid-19” veya “koronavirüs” adıyla bahsedilen, doğrudan gözle görülebilme sınırlarının çok ötesindeki küçüklükte bir virüsle alâkalı olarak dünyanın çeşitli ülkelerinde ve Türkiye’de şimdiye kadar çok haberler ve resmî bilgilendirmeler, açıklamalar yapıldı; fakat onların yeterli olmadığı görüldü ve gayriresmî bazı açılamalara, değerlendirmelere ve yorumlara da ihtiyaç duyuldu. İhtiyaç duyulan o gayriresmî bilgilendirmeler, açıklamalar, değerlendirmeler ve yorumlardan bazıları şunlardır:
1- Koronavirüs insanlar için büyük bir “umumî musibet”tir. “Musîbet” kelimesi, Arapça bir isim ve lügattaki manâsıyla: Felâket, belâ, ansızın gelen belâ, dert, sıkıntı. “Musibet-i âmme”: Umumî musibet, genel olan, herkesi etkileyen belâ, âfet vs. Yaklaşık son yedi aydır tüm dünyadaki insanları etkileyen “koronavirüs olayı” da lügattaki bu manâlara uygun "umumî bir koronavirüs musîbeti” olarak görünüyor.
2- Risale-i Nur Külliyâtında “musîbet” kelimesi en çok yer alan kelimelerden biridir ve bunların tümünden burada bahsetmemiz mümkün değildir. Ancak, “koronavirüs umumî musîbeti” başlığı ile alâkalı olanlardan bazıları “anahtar kelime” gibi misal verilebilir.
Risale-i Nur Külliyâtı içinde arama yapılması için verilen bu “anahtar kelimeler” ile arama yapılmasa bile, o anahtar kelimelerin kendileri de “koronavirüs umumî musîbeti” gibi musîbetlerle ilgili birkaç kelimelik çok kısa özet bilgi vermekle beraber, o bahisleri daha evvel kaynağından okumuş veya dinlemiş olanların hafızalarındakileri tedâ’î (çağrışım) ile hatırlamalarına da sebeb olabilir ve o konuları kaynağından okumak veya dinlemek isteğini uyandırabilir.
3- “Koronavirüs umumî musîbeti” ile ilişkili olarak Risale-i Nur Külliyâtında yapılabilecek araştırmada kullanılabilecek bazı “anahtar kelimeler“ şunlar olabilir: “musîbet cinayetin neticesi” (Tarihçe-i Hayat), “musîbet şerr-i mahz olmadığı” (Tarihçe-i Hayat), “musîbet taammüm ettiğinde elem hafif olur” (Mesnevî-i Nûriye), “musîbet taşına maruz kaldığın zaman” (Mesnevî-i Nûriye), “musîbet ve külfeti hoş görüyorlar” (Mektubat), “hastalıklara insanların şekvaya üç vecihle hakları yoktur” ( Lem’alar), “musîbet ve meşakkat” (Lem’alar), “musibet ve şerler ise, saltanat-ı rubûbiyetin” (Şualar), “musîbet-i âmme ekseriyetin hatasından terettüp eder” (Hutbe-i Şamiye), “musîbet-i âmmenin devamı” (Kastamonu Lâhikası), “musîbet-i âmmeye sebebiyet verir” ( Sözler), “musîbet-i âmmeyi celb” (Kastamonu Lâhikası), “musîbet-i semaviye inmesidir” (Şualar), “musîbet-i semaviye ve arziyeyi” (Şualar), “musîbet-i semaviyeye sebebiyet” (Kastamonu Lâhikası), “musîbete, her hadiseye karşı mukavemet edebilir” (İşârâtü’l-İ’câz), “musîbete karşı” (Kastamonu Lâhikası), “musîbete mukabele” (Kastamonu Lâhikası), “musîbetin gizli sebebi” (Kastamonu Lâhikası), “musîbetin her dakikası, bir gün ibadet hükmünde” ( Lem’alar), “musîbetin husulüne nasıl müsaade” ( Lem’alar), “musîbetine karşı” (Mesnevî-i Nûriye/Tercüme A.Badıllı), “musîbetler” (Kastamonu Lâhikası, Lem’alar, Şualar), “musîbetler, beliyyeler o hükmü cerhediyor” (Sözler), “musîbetler, çirkinlikler, şerler” (Şualar), “musîbetler dergâh-ı İlâhiye sevk” (Barla Lâhikası), “musîbetler ekser nâsın hatasından” ( Emirdağ Lâhikası), “musîbetler, hastalıklar perdesini bırakacağım” (Mesnevî-i Nûriye, Sözler), “musîbetler hücuma başlarlar” (Şualar), “musîbetler, münacât ve tazarru” (Mesnevî-i Nûriye/Tercüme A.Badıllı), “musîbetler vasıtasıyla” Lem’alar), “musîbetlerde kaderi görür” (Sözler), “musîbetlerde masumlar” (Şualar), “musîbetlerdir, bunlar zâildir” (Mesnevî-i Nûriye), “musîbetlere giriftarlığın” (Mesnevî-i Nûriye/Tercüme A.Badıllı), “musîbetlere karşı sabır” (Kastamonu Lâhikası), “musîbetlere karşı sabırdır” (Mesnevî-i Nûriye), “musîbetlere karşı teslimiyetle” (Kastamonu Lâhikası), “musîbetleri veriyor, belaları musallat ediyor” Mesnevî-i Nûriye), “musîbetlerimi hiçe indiren” (Şualar), “musîbetlerin altında kaderin adaleti” ( Emirdağ Lâhikası), “musîbetlerin def’ine bir vesile” (Şualar), “musîbetlerin sonları ekseriyetle ferahlı (Şualar), “musîbetlerinde bir nevi hayır vardır” (Mektubat), “musîbetlerle hastalıklarla” ( Lem’alar), “musîbetli perde senin nazarından kalksın” (Sözler), “musîbette bir cihet-i nimet var” (Sözler), “musîbette bir derece-i nimet vardır” (Hutbe-i Şamiye, Sünuhat Tuluat İşarat), “musîbetteki gazab ve hiddet içinde onlara bir rahmet cilvesi var” (Sözler), “musibetzede ve hastaların ve hayatından me’yus olanların menfaati” (Mektubat).
4- “Koronavirüs umumî musîbeti” ile ilişkili olarak bilhassa Risale-i Nur Külliyâtında yapılabilecek bir araştırmada kullanılabilecek “anahtar kelimeler“ vermek, kısa bir yazı içinde bir kitap hacmi kadar geniş bilgi vermektir. Fakat o bilgilerle birlikte, “koronavirüs umumî musibeti” ile alâkalı özel durum için gayriresmî bazı açıklamalara, değerlendirmelere ve yorumlara da ihtiyaç bulunmaktadır. Şöyle ki:
a) “Musîbet-i âmme ekseriyetin hatasından terettüp eder” cümlesine göre dünyadaki insanların nüfusuna baktığımızda dünya nüfusunun ancak yaklaşık yüzde 25 kadarının “Müslüman” kimliği taşıdığı; fakat onların bir kısmının da iman ve amel cihetleriyle “hakikî Müslüman” olduğunun iddia edilemeyeceği gerçeği vardır.
b) Dünya nüfusunun yüzde 18 kadarını 1 Ekim 1949 yılından beri “Komünizm” ile idare edilen; İslâmiyeti hakir gören ve bunu çeşitli şekillerde açıkça gösteren Çin (Resmî adı: Çin Halk Cumhuriyeti) teşkil etmektedir. Çin’den sonra, dünyanın nüfusu en fazla olan dünya ülkesi Hindistan’dır; o ülkede Müslümanlar da bulunmakla beraber, nüfusunun büyük çoğunluğunu “ineğe tapmak” aşağılığını gösterecek kadar İslâm’dan uzak ve İslâm’a düşman olan Hindular teşkil etmektedir. Daha sonraki nüfusu en fazla ülke olan Amerika ve Müslüman olmayan diğer ülkelerin de nüfuslarına ait rakamları vermeye lüzum olmadan, dünyadaki insanların ekseriyetinin “yegane hak din olan İslâmiyet"ten uzak ve bazılarının da İslâmın en büyük düşmanlarından olduğunu; bu sebeble “musîbet-i âmmeyi davet edebileceklerini” delillendirmek için uğraşmaya lüzum kalmıyor.
c) “Dünya nüfusunda Müslümanların üç misli kadar sayıda gayrimüslim bulunması hâli yeni husule gelmiş olmayıp uzun zamandır bu şekilde olduğu halde, “koronavirüs umumî musîbeti” niçin daha önce değil de şimdi görüldüğü” şeklindeki meraklı suale ise, bu dünyayı insanlar için “imtihan yeri” olarak yaratmış olan Allah’ın Kur’an-ı Kerîm’deki şu âyetleri kısaca cevap veriyor:
Cenab-ı Hak buyuruyor:
“Eğer Allah, insanları zulümleri yüzünden cezalandıracak olsaydı, yeryüzünde hiçbir canlı bırakmazdı. Fakat onları takdir edilen bir müddete kadar erteliyor. Ecelleri geldiği zaman onlar ne bir saat geri kalabilirler ne de öne geçebilirler.” (Nahl Sûresi, 61)
“(Ey Muhammed,) Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Ancak, Allah onları yalnızca korkudan gözlerin dışarı fırlayacağı bir güne ertelemektedir.” (İbrahim Sûresi, 42)
d) Allah’ın bir ismi olan “ES-SABÛR” (Çok sabırlı, sabreden, cezayı erteleyen) Kur’an-ı Kerîm’de o kalıp halinde geçmese de, O’nun bu vasfını ifade eden 70’den fazla âyet olduğu, bu konuyla ilgili ilim ehli tarafından bildirilmektedir.
Resulullah (a.s.m) buyuruyor:
“İşittiği bir ezaya Allah’tan daha fazla sabreden kimse yoktur. O’nun çocuğu olduğunu iddia ettikleri halde Allah, onlara sıhhat ve afiyet vermekte, onları rızıklandırmaktadır.”
e) “Esma-i Hüsnâ” (Allah’ın güzel isimleri) ile ilgili neşriyatta “Allah imtihan etmek için yaratıp bu dünyaya gönderdiği insanları, yaptıkları kötülüklerden dolayı hemen cezalandırmaz. Af dileyip tevbe etmeleri veya kötülüğe devamlarına imkân vermek suretiyle cezaya daha müstahak olmaları için onlara mühlet verir, sabreder.” denilmektedir.
Allah’ın bazen kişilere ve kavimlere dünyada ceza verdiği hallerden de dinî kaynaklarımızda bahsedilmektedir. “Koronavirüs umumî musibeti”nin önce Çin'de kendini gösterip daha sonra da tüm dünyaya yayılmasından kısa bir zaman önce Çin Cumhurbaşkanının görüntülü olarak tüm dünya medyasında "Bizden büyük var mı?" sözlerinin çok mühim olan "Allahü Ekber" gerçeğini reddeder gibi (Hâşâ) neşrinin gayretullah'a dokunacağını ve buna imkânlar nisbetinde gerekli ve yeterli cevap verilmediği ve o sözlerine reddiyede bulunulmadığı takdirde umumî bir musîbetin gelebileceği endişesini çok ciddî şekilde duymuştum.
"Allah'ın memuru" olarak vazifesini yapan koronavirüsün küçüklüğüne ve canlı yapısı olarak basitliğine rağmen, Allah tarafından ona "dünyada umumî musibet sebebi" olmak vazifesinin verilmesinin ve koronavirüsün o vazifeyi yapmasının, Çin Cumhurbaşkanının tüm dünyaya hitaben o çok yanlış ve çok zararlı sonuçları davet edici sözleriyle de çok ilgili olduğunu zannediyorum.
Allahu a’lem bissavab (Doğruyu en iyi Allah bilir).