İngiltere’nin saygın gazetesi “THE TİMES”a göre Ürdün Kralı Abdullah, zor durumdaki Suriye Başkanı Beşar Esad için bakın ne demiş:
“Babasının hapishanesinde mahpus o...”
Beşar Esad’ı ne de kısa ve gerçekçi tanımlamış.
Suriye diktatörü Hafız Esad’ın siyasette hiç gözü olmayan oğluydu Beşar.
Babanın koltuğuna ileride Beşar’ın abisinin oturacağı -neredeyse- kesindi.
Suriye gizli polisi dahil bütün hassas kurumlar ona bağlıydı.
Geleceğin diktatörü olarak hazırlanıyordu.
Beşar ise Şam’da Tıp Fakültesi’ni bitirmiş, göz doktoru olmuştu.
Sonra...
Londra’ya gitmiş, göz cerrahisi üzerine ihtisas yapmıştı.
Şimdiki eşi Esma ile çıkıyordu.
ESMA İNGİLTERE’DE EMMA
Esma Suriyeli banker kökenli bir ailenin kızıydı. İngiltere’de doğup büyümüştü.
Parlak bir eğitim almıştı.
Emma adını kullanıyordu.
Genç sevgililer mutluydular.
Yaşamlarını İngiltere’de sürdürmek üzere plan yapıyorlardı.
Fakat...
Büyük abi Bazil Esad’ın bir otomobil kazasında ölmesinden sonra planların üzerine kara bulutlar sürüklenmeye başladı.
Kısa süre sonra baba Esad da ölünce, yaşamı boyunca politikayla hiç ilgisi olmamış, devlet işlerinin tamamen dışında kalmış uzman göz doktoru Beşar Esad’a Suriye yolu göründü.
Ülkeyi yöneten Baas Partisi kodomanları Suriye’nin parçalanmaması için Hafız Esad’ın oğlu Beşar Esad’ın başkan seçilmesine karar vermişlerdi.
Halim selim, duyarlı İngiltere yıllarında demokrasiye inanmış Beşar Esad adeta “devlet zoruyla ve istemeye istemeye” Suriye Başkanı oldu.
BABA HAPİSHANESİNDE MAHPUS
Herkesin izlendiği, gözlendiği, 40 yıldır olağanüstü hal yönetiminde büyük bir açık hava hapishanesine dönüşen Suriye’nin başında buldu kendini.
Baas’ın kurtları ipleri elinde tutuyorlardı.
İşte komşusu Ürdün Kralı Abdullah’ın “babasının hapishanesinde mahpus o” söyleminin arkasındaki yaşam öyküsü.
Esma’ya gelince...
Uluslararası J.P Morgan’da iyi bir yeri olan, Harvard’da master için kabul edilen Esma da bütün bunları bırakıp Suriye’ye gider.
Patronu ona “nasıl gidersin, yılsonunda büyük miktarda bonus ödeyeceğiz sana” der ama etkisi olmaz.
Esma, Emma adını geride bırakarak Suriye’nin First Lady’sidir artık.
Tüm etrafı camla kaplı konutlarında Batılı bir aile gibi yaşıyorlar.
Esma’nın Amerikan VOGUE dergisine verdiği röportajda şöyle satırlar var.
“Bizim evde kararlar oy çokluğuyla alınır. Örneğin Beşar ve ben yemek masasında oyuncak istemedik. Oylama yaptık, 3 çocuğumuzun oyları karşısında azınlıkta kaldığımız için yemek masamıza oyuncaklarını koyuyorlar.”
Düşündürücü bir tezat.
Başkanın konutunda demokrasi ama dışarıda, tüm ülkede halkın üzerinde demir yumruk...
BRAD, ANGELINA, BEŞAR, ESMA
Bir başka görüntü daha...
Hollywood’un ünlü çifti Brad Pitt ve Angelina Jolie bir sosyal sorumluluk projesi için Suriye’ye gelirler.
Esadların konukları olarak tarihi yerleri dolaşırlar.
Bu gezilerden birinde bulundukları jeep’i Beşar Esad kullanmaktadır.
Brad Pitt ona “arkamızda önümüzde koruma araçları göremiyorum” diyerek kaygısını dile getirir.
Beşar Esad’ın cevabı bakınız ne olmuş.
“Sağdaki kaldırımda bir yaşlı hanım var... Yanımızdaki kaldırımda bir delikanlı... Önümüzdeki hanım... Onları görüyor musun? Onlar ve gördüğün bütün Suriyeliler benim korumalarım...”
Bu söylemin yayımlandığı satırların girişinde keşke şöyle bir kara mizah olmasaydı:
“Suriye en güvenli ülkedir. Herkesi dinliyoruz, gözlüyoruz, izliyoruz...”
ARAP BAHARINDA SURİYE
İşte böyle bir Suriye “Arap baharı” diye anılan art arda diktatörlerin çöküşünde “son istasyon.”
Beşar Esad’ın dün yaptığı konuşma “hava yastığı” gibiydi.
Özgürlük dalgalarına daha ne kadar dayanabilir ki!
Bir söylentiye göre Suriye’nin güneyinde ilk başkaldırı gösterileri kanlı bastırılınca, Esma Esad büyük tepki vermiş.
“Çocukları alıp Londra’ya dönüyorum, insanların öldürülmesini kabul edemem” demiş.
Beşar, eşini zorlukla tutabilmiş.
Herhalde “özgürlükler için reform sözü” vermiş olmalı.
“Zoraki Başkan’ın” da ülkesinde reformları yapmak isteğinde samimi olması çok mümkün.
Ama...
Onu başkan yapan Baas Partisi ve demir yumruklu “gri güç odakları” buna imkân verirler mi?
Beşar, halk ve Baas arasında sıkışmakta.
Milliyet