Krizin gerçek adı: Ahlak krizi

Ne yazık ki, ekonomiyi etik kurallar değil, tutkular, para açgözlülüğü yönetiyor. Oysa ahlâkın yerini tutkular alınca her türlü sınır aşılmış olur

Erdal Şafak'ın yazısından:

Ahlâk

...

Dünya ekonomisinin yüzde 85'ini yöneten 20 ülke (İspanya ve Hollanda'nın da katılımıyla 22 ülke) liderlerinin imza koydukları bu bildiriyle, kapitalizmin bir "Ahlâk bunalımı" yaşadığı itiraf ediliyor.

Gerçekten de birbirini tetikleyen üç krizden geçiyoruz: Finansal kriz, ekonomik kriz ve etik kriz. Aslında sıralamayı tersyüz etmek "Etik açıdan" daha doğru olur: Ahlâki kriz, finansal kriz ve ekonomik kriz.

Çünkü, ekonomik kriz, yani reel sektörü yaralayan, dünyada daha şimdiden onbinlerce işyerinin kapanmasına, yüzbinlerce kişinin işini yitirmesine, milyonlarca kişinin yoksullaşmasına yol açan "Reel" kriz, finansal sistemin çökmesiyle patlak verdi ama finansal depremi "Ahlâk krizi", Wall Street aktörlerinin "Etik açığı" tetikledi.

İhtiras körelmesinin sonuçları

Bir ay kadar önce İngiliz basınında bir "Hedge fon"un, hani şu dünyayı "Casino"ya dönüştüren, temel besin maddelerini bile "Poker fişleri" gibi gören kumarbaz fonlardan birinin yöneticisinin "Veda mektubu" yayınlandı. Mektubun sahibi tüm yatırımlarını "Yüksek riskli konut kredileri"nin, başımıza gelen felaketin bir numaralı sorumlusu "Subprimes" çarkının tıkanacağı öngörüsüne göre yapıp ortaklarına bir yılda yüzde 870 kazandıran Andrew Lande'ydi ve şöyle diyordu:

"Wall Street parayı tanrılaştıran ama hepsi de birbirinden aptal bir avuç insanın elinde. Onların kör hırsları, doyum noktası olmayan açlıkları sayesinde epey para kazandım ama işimden nefret ettim. Benden buraya kadar. Yaşamımın sonuna kadar sürecek tatile çıkıyorum."

Yine geçenlerde İsviçre'nin saygın gazetesi "Le Temps"da Avrupa'nın yaşayan en parlak filozoflarından Andre CompteSponville ile yaşadığımız krizin etik nedenleri üstüne yapılmış bir söyleşi yayınlandı. Şöyle diyordu hümanist düşünür:

"Bu kriz insanların para kazanma çılgınlığıyla neler yapabileceklerini, neleri göze almaya hazır olduklarını bize gösterdi. Ne yazık ki, ekonomiyi etik kurallar değil, tutkular, para açgözlülüğü yönetiyor. Oysa ahlâkın yerini tutkular alınca her türlü sınır aşılmış olur. Çünkü tutkular ve açgözlülük insanın tüm duygularını köreltir, mantığını, sağduyusunu devre dışı bırakır."

Sabah

Sosyal - Medya Haberleri