Kronik hepatitler kanserine yol açabilir

Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Faruk Memik, kronik hepatitlerin uzun yıllar sonra siroz veya karaciğer kanserine de yol açabileceğini belirterek

Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Faruk Memik, kronik hepatitlerin uzun yıllar sonra siroz veya karaciğer kanserine de yol açabileceğini belirterek, "Bu durum takip eden hekim tarafından dikkatle incelenir ve gerekli önlemler alınır. Hastaların alkolden uzak durmaları son derece önemlidir." dedi.

Karaciğerin vücudun en önemli organlarından biri olduğunu vurgulayan Ren Tıp Merkezi'nden Prof. Dr. Faruk Memik, insanın kısa bir süre dahi karaciğerin çalışmasının durması halinde yaşayamayacağını kaydetti.

Binlerce kimyasal reaksiyonun, yenilen besinlerin düzenlenerek vücuda yararlı hale getirilmesi, bazı maddelerin depo edilmesi, alınan zararlı, zehirli maddelerin atılması, hayati önemi olan hormonların yapılması ve daha birçok işlemin karaciğerde gerçekleştiğini dile getiren Prof. Dr. Memik, "Bu hayati organ oldukça dayanıklı çabuk hastalanmayan, hastalandığını gizli tutan fakat bozulduğu zamanda tedavisi zor bir organdır. En sık rastlanan hastalığı virüslere bağlı olan hepatitlerdir. Karaciğeri sıklıkla tutan başlıca virüsler A, B ve C virüsleridir ki yaptıkları hepatit kendi adları ile anılır. Bunlardan A hepatiti sularla ve yiyeceklerle yani ağızdan geçen bulaşıcı bir hastalıktır. Genellikle büyük risk taşımaz, çocuklukta birçok insan buna yakalandığını dahi fark etmeden geçirir ve ömür boyu tekrarlamaz." dedi.

Tehlikeli hepatitlerin B ve C hepatiti olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Memik, iki virüsün insana kandan bulaştığını, kan nakillerinde, cerrahi ameliyatlarda, diş çekimlerinde, yapılan enjeksiyonlarda, pansumanlarda, dövme yaptıranlarda, kulak delinmesinde, manikür, pedikür esnasında, yaralanmalarda, hastalıklı kişi ile cinsel ilişkide ve homoseksüel ilişkide bu mikroplarla bulaşma olduğunu söyledi.

Mikrop alındıktan 2-6 ay sonra sarılığın ortaya çıkabileceğini kaydeden Prof. Dr. Faruk Memik, hastanın bu dönemde hiç farkına varamayacağını kaydetti. Bu arada sadece hafif bulantı, halsizlik, karında gaz, idrar rengi koyulaşması, iştahsızlık gibi çok özel olmayan belirtiler olabileceğine işaret eden Memik, "B ve C hepatitlerinde kronikleşme yani hastalığın ilerleyerek siroza kadar gitmesi olasılığı vardır. C hepatitinde bu olasılık daha fazladır. Hastalığın ilerlemesi ile yukarıda bahsedilen şikâyetler artar sarılık ortaya çıkar, 6 aydan fazla bu durumun devam etmesi ile kronik (müzmin) hepatit tanısı konur. Tanısının konması kandan yapılacak karaciğer testleri ve ultrasonografi ile gerçekleşir. Gerekirse karaciğerden özel bir iğne yardımı ile biyopsi alınarak hastalığın derecesi ve cinsi anlaşılabilir. Tanı konduktan sonra hasta tedaviye alınır. Günümüzde bu virüsleri tamamen öldürecek ilaçlar mevcut değildir. Ancak üremeleri durdurulup hastanın siroza kadar gitmesi önlenir. İlaçlar ağızdan ve enjeksiyon şeklinde 6-12 ay kadar kullanılır. Hastanın yıllarca takip edilmesi şarttır." diye konuştu.

Hepatit B'nin uygun aşılamayla önlenebilen bir hastalık olduğunu, bu yüzden Türkiye de dahil olmak üzere tüm dünyada bu virüse karşı yoğun bir aşı kampanyası başlatıldığını anlatan Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Faruk Memik, artık çocukların aşı takvimlerinde hepatit B aşısının rutin olarak yer aldığını vurguladı. Başta risk altında olanlar olmak üzere tüm bireylerin Hepatit B'ye karşı aşılanması gerektiğini belirten Memik, ailedeki fertlerden birinde taşıyıcılık olması durumunda tüm aile bireyleri aşılanmasını tavsiye etti.


Time Türk

Aile Haberleri