Yazar Belkıs İbrahimhakkıoğlu, Türkiye Diyanet Vakfınca gerçekleştirilen 36. Türkiye Kitap ve Kültür Fuarı kapsamında Beyazıt Devlet Kütüphanesi'nde düzenlenen "Beyazıt Ramazan Sohbetleri"nin konuğu oldu. Filistin'in işgalinin 50. yılı olduğuna dikkati çeken İbrahimhakkıoğlu, İsrail'in bir haklılık üzerine kurulmadığını ve devletin temel felsefesinin teröre dayandığını dile getirdi.
İbrahimhakkıoğlu, Yahudilerin İkinci Dünya Savaşı zamanında yaşadıklarının birçok filme konu olduğuna vurgu yaparak, "Yahudiler, kainatların yaratıcısı olan Allah'ı küçük bir toplumun tanrısı haline getirdiler. Onların Almanya'da yaşadıkları estetize edilerek filmlerde anlatıldı. Yahudi toplumu ideal bir toplummuş gibi anlatıldı. Biz ise tarih boyunca yaşanan hiçbir zulmün filmini onlar gibi estetize ederek yapmadık. Bu yüzden dünyanın işgale seyirci kalmasına biraz da biz müsaade ediyoruz. İsrail zulmünü çoğaltıyor. İsrail Filistin'i tamamen işgal etme gayretinde. Sonrasında Arapları köle olarak kullanacaklar." ifadelerini kullandı.
"Ortadoğu'nun kalbi Kudüs"
İslam dünyasının uyanık olması halinde İsrail'in hareket edemeyeceği değerlendirmesinde bulunan İbrahimhakkıoğlu, şöyle devam etti:
"İnsanın dışarıdaki dünyaya direnebilmesi için, iç dünyasını çok büyütmesi ve zenginleştirmesi lazım. Bir davaya hakkıyla sahip olmak istiyorsak daha iyi kullar olmalıyız. İsrail'in gücü bizim körlüğümüzden, ataletimizden kaynaklanıyor. Bunlar güç değil. Biz gözümüzde büyütüyoruz. Biz çok imanlı olsak, inanarak hareket etsek bu güç el değiştirecektir."
İbrahimhakkıoğlu, Kudüs'ün mahzun bir şehir olduğunu aktararak, "Hemen hemen bütün peygamberlerin yolu Kudüs'ten geçmiş. Kudüs, göklerle irtibatlı bir şehir. Miraç hadisesi orada gerçekleşti. Hz. Meryem'in göklerden inen sofraları orada kuruldu. Sırat köprüsünün de orada kurulacağı, mahşer gününün orada yaşanacağı söylenir. Kudüs, tarihimizde önemliydi, bugün önemli, yarın da önemli olacak bir şehirdir." diye konuştu.
İslam'ın insanlığa karşı kucaklayıcı bir tavrı olduğunun altını çizen Belkıs İbrahimhakkıoğlu, şunları kaydetti:
"Kudüs bize gafletimizi, insanlığımızdaki, Müslümanlığımızdaki eksiklikleri hatırlatıyor. Kudüs'ün böyle güçlü, bize kim olduğumuzu hatırlatan bir etkisi var ve bize uzaklığın mesafeyle ilgili olmadığını gösteriyor. Ortadoğu'nun kalbi Kudüs ve biz de Kudüs'e kalben çok yakınız. Zamanında, birlikte yaşama tecrübesinin mümkün olduğunu en iyi şekilde gösteren bir şehir. Bu da şehirdeki nebevi ahlaktan kaynaklanıyor. Kudüs, altın çağını Müslüman idaresi altında yaşadı. Bu da bizim insanlığa bakışımızdaki engin, kucaklayıcı tavrımızın bariz göstergesi. Kudüs'e karşı, yüksek ahlak üzere temellendirdiğimiz bir bakışımız olmazsa sadece söylediğimizle kalırız."