Cemâlde lâtif bir tebessüm; sünnet-i seniyyeden,
Surette akseden nur; kılınan vakt-i teheccüdden,
Hâlde derin bir huzur; tevekkül-ü imanîden,
Ubudiyette huşû; sırrı, huzur-u daimiden…
Gönülde, üzerine kör düğümler atılmış dua,
Yürekte, dile dahi vurulamamış münacat,
Kalpte, vazgeçmeye mâni küçük bir umut,
Sinede, kabulüne iman edilmiş, sırlı dua…
Nurlu bir rüya, kulun umuduna bir vesile,
Kulun anladığı bir işaret, belki sabra vesile,
Belki de Rahmâni bir his, duadaki sebata vesile,
Yaklaşmak içindir Hakka, belki de dua bir vesile…
Kabul etmeyeceği duayı ettirmez Rabb-ı Kerîm,
Hayırsızı kuluna asla vermez Hakîm-i Rahîm,
Duada ihlâs, ısrar ve şuur ister Hâlık-ı Rahîm,
Vermek istemeseydi, istemeyi vermezdi Fâtır-ı Hakîm.
Günahım çok deyip, sakın ha vazgeçme duadan,
İstemeye yüzüm yok deyip, aman cayma münacattan
Deme, nasıl açarım bu günahkâr elleri huzur-u ilahiye
Deme, nasıl dilerim Rabbimden bu günahkâr dil ile
Günahsız kul yok, Peygamberlerden başka,
Seyyiata nedamet, tövbedir Hak katında,
Kefaret-i zünub sayılır, bir diken bile batsa,
Kefaret-i zünub sayılır, musibet de hastalık da…