Röportaj: Dursun Sivri-RisaleHaber
12 yıl zorunlu eğitimi Yeni Eğitimciler Derneği Genel Başkanı Hasan Tanrıverdi’ye sorduk
4+4+4 adıyla bildiğimiz zorunlu eğitim kanunu TBMM’den geçti. Aceleye getirildiği ve yeterince tartışılmadığı söyleniyor. Neler söyleyeceksiniz?
Bazı malum medyalarda kanun aceleye getirildi, gibi bir anlayış hakim. Ancak gerçeği hiçte öyle değil. Üzerinde çok düşünülmüş, çok çalışılmış bir kanun olduğu görülüyor. Zannediyorum, son Milli Eğitim Şurasından önce bu kanun ile ilgili çalışmalar başlamış.
Eğitimin sürekli değiştirildiği, yaz-boz tahtasına çevrildiği eleştirileri var.
Söylenildiği kadar değil. Cumhuriyet tarihimize baktığımızda, 1924, 1950 ve 1968 yıllarında önemli müfredat değişimleri yapıldı. 28 Şubat’ta yapılanı değişiklik değil, eğitime vurulan darbe olarak nitelemek gerekir.
Nasıl?
Türkiye’de yaklaşık 10 bin civarında lise var. Bunun sadece 400’ü İmam Hatip Lisesi, Bu okulların önünü kesmek için, askeri vesayet sonucu getirilen 8 yıllık kesintisiz eğitim, eğitime vurulan kasıtlı büyük bir darbedir.
Bugün çıkan kanun hakkında neler söyleyeceksiniz?
Elbette eğitim sistemleri zamanın ruhuna göre değişmeli. Bu sistemin değişmesi de bir zaruret olmuştu.
Aslında ilköğretim 3 yıldır. Zaten daha önce biz 5 yıl olan ilköğretimi 1.2.3. sınıfları 1. Devre, 4. 5. sınıfları ise, 2. Devre olarak adlandırıyorduk. Bu iki devrenin müfredatı tamamen farklıdır.
Rusya’da böyle. Yıllardır bu uygulamaya devam ediyorlar. Bence 4+4+4= 12 yerine, 3+2+3+4=12 olmalıydı. İkinci dört yıl da iki bölüme ayrılabilirdi. 5-6 ve 7-8 olmak üzere.
4. ve 5.sınıflar, ilk üç sınıfların doğrudan devamı olmamalı. Çünkü hem yaş grupları, hem de müfredat bakımında çok farklıdırlar. Arada bir kesinti olmalı. Ama aynı binada veya ayrı binalarda olmalarında bir mahzur yok. Ancak 6,7,8. sınıfların kesinlikle ayrı binada eğitim görmeleri gerekir. Yaşadığımız kayıp 15 yıl bize bunu gösterdi. Dayatmacı zihniyet, 7 yaşındaki bir çocukla 15 yaşındaki bir çocuğu aynı mekâna nasıl sığdırdı anlamak mümkün değil.
Şimdi sıra bu kanunun içinin doldurulması ve okulların tanzim edilmesine gelmiştir. Aslında hiçte zor değil. Alt yapı ve donanım buna müsaittir.
Eğitime başlama yaşının 60- 72 ay olmasına ne diyorsunuz?
Bildiğim kadarıyla Fransa bu sistemi uyguluyor. 1983-85 arası Türkiye’de bu model denendi. O zaman, 6 yaş grubu diye adlandırılan sınıflar açıldı. Uygulamada görüldü ki, 60 ayını dolduran çocuk, hem zihin hem beden olarak öğrenmeye, okumaya, yazmaya ve matematiğe hazır değil. O nedenle 3 yıl içinde vazgeçildi. O çocuklar arada ezildi, gitti.
Kur’an öğretimi de seçmeli ders oldu…
Çok geç kalınmış bir uygulama. Bundan daha tabi ne olabilir. Milletimiz bu kanuna evet oyu verenlere ebedi dua edecektir. Hem Tevhid-i Tedrisat kanunu var diyeceksiniz. Hem de insanların kutsal kitabını öğrenmesini gayrı resmi kuruluşlara havale edeceksiniz. Ondan sonra da “irtica var” diye bunun politikasını yapıp, rant elde edeceksiniz. Buna kimseyi inandıramazsınız. Yapılan değişiklik fevkalade olumlu ve hayırlı olmuştur. Şimdi bazı gazeteler, sırf muhalefet olsun diye, çıkıp, Kur’an dersi neden mecburi olmadı diye manşet atabilirler.
“Özel Dersanelerin” kaldırılması da gündemde
Devlet okulları görevini tam yapsa, dersanelere ne gerek var. Fakir fukara vatandaş nesi var nesi yok satıp, dersane parası ödemek zorunda bırakılıyor. Okullar derhal yapılandırılmalı ve dersanelere ihtiyaç kalmamalı.
Son olarak eklemek istedikleriniz
Bu kanunun çıkarılmasına vesile olanları tebrik ediyorum. Bu kanunla katsayının kaldırılması da hayırlı olmuştur. Bizce bu kanun eksiklerine rağmen, büyük bir eğitim reformudur. Karşı çıkanlar, neden karşı çıktıklarını millete nasıl izah edecekler?