Kur’ân-ı Kerim, Cennette devamlı kalınacağını müjdelemekle kederli düşünceden kurtarmıştır

Günün Risale-i Nur dersi

Bismillahirrahmanirrahim

Bakara Sûresi 25. âyetin tefsiri

Bu âyetin cümleleri arasındaki rabıtaları gördük. Şimdi, cümlelerinin işgal ettikleri yerler ile münasebetlerine bakacağız.

Evet, 1 ﴾وَبَشِّرِ الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ﴿ Bu cümlenin, bu mevki ile münasebeti: Evet, Cenâb-ı Hak, ibadeti teklif etti ve nübüvveti ispat etti ve Peygamberimizi (a.s.m.) tebliğ-i umura memur yaptı. Ve dünyevî bazı lezzetlere cevaz vermeyen ve meşakkatleri tazammun eden ibadete mü’minlerin imtisallerini temin etmek için, mü’minlere vaad buyrulan tebşirleri tebliğ etmeyi Resul-i Ekreme (a.s.m.) emretti. Çünkü o Hazret (a.s.m.) inzar ve tahvife (korkutma) memur olduğu gibi, Allah’ın rızasını, lütfunu, kurbiyetini ve saadet-i ebediye gibi tebşiratını da tebliğe memurdur.

2 ﴾اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِى﴿ İnsanın ihtiyâcât-ı zaruriyesi içinde en evvel lâzım olan, mekân ve meskendir. Mekânın en güzeli, nebatat ve eşcara müştemil olan yerlerdir. Ve en lâtifi, nebatları arasında suların mecrası olan bahçelerdir. Ve en kâmil kısmı, ağaçlarının arasından akan nehirlerinin çoklukla bulunmasıdır.

Kur’ân-ı Kerim, bu kısma 3 تَجْرِى مِنْ تَحْتِهَا اْلانْهَارُ cümlesiyle işaret etmiştir. Meskenden sonra insanın en fazla muhtaç olduğu, cismanî lezzetlerden yiyecek, içecektir. Bu kısma da 4 جَنَّةٌ , نَهْرٌ kelimeleriyle işaret edilmiştir. Sonra rızkın en ekmeli, me’lûf olan kısımdır ki, derece-i kıymeti bilinsin. Meyvelerin lezzeti, teceddüd ve tebeddülündedir; lezzetin en sâfisi, hazır ve yakın olanıdır; ve en lezizi, amelinin ücreti olduğunu bilmektir. Kur’ân-ı Kerim, bu kısma da

5 كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هٰذَا الَّذِى رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ cümlesiyle işaret etmiştir.

مِنْ قَبْلُ Yani, “Bundan önce yediğimiz meyvelerdir veya dünyada yediğimiz meyvelerdir.” Çünkü Cennetin meyveleri, birbirine benzediği gibi, dünya meyvelerine de zahiren benzerler.

وَاُتُوا بِهِ مُتَشَابِهًا Yani, “Rızıkları birbirine müteşabih olarak getirilir.” Hadîste de vârid olduğuna göre, Cennetin meyveleri suretçe birdir, ama tatları, taamları bir değildir. Bu cümlede meçhul sigasıyla zikredilen 6 اُتُوا kelimesinden anlaşıldığı gibi, rızkın insana götürülmesi, büyük bir şeref ve keramete delâlet ettiğinden, büyük bir lezzeti intac ediyor.

7 ﴾وَلَهُمْ فِيهَا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ﴿ Mesken ve me’kelden sonra insanın en ziyade muhtaç olduğu, eşidir. Bu ihtiyacının Cennette temin edilmiş olduğuna, bu cümle ile işaret edilmiştir. Evet insan, bir refikaya veya bir refîke muhtaçtır ki, tarafeyn, aralarında, hayatlarına lâzım olan şeyleri muavenet suretiyle yapabilsinler. Ve rahmetten neş’et eden muhabbet iktizasıyla, yekdiğerinin zahmetlerini tahfif etsinler. Ve gamlı, kederli zamanlarını, ferah ve sürura tebdil edebilsinler. Zaten dünyada insanların tam ünsiyeti, ancak refikasıyla olur.

8 ﴾وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ﴿ İnsan bir nimete veya bir lezzete mazhar olduğu zaman, en evvel fikrini bozan, vesvese veren, o nimetin veya o lezzetin devam edip etmeyeceği düşüncesidir. Bu vesveseli düşünceye mahal kalmamak üzere, Kur’ân-ı Kerim, bu cümle ile onların ezvacıyla, lezaiziyle beraber Cennette aleddevam kalacaklarını tebşir etmekle, o kederli düşünceden kurtarmıştır.

1 : “İman eden ve iyi işler işleyen mü’minleri müjdele!” Bakara Sûresi, 2:25. 
2 : “Ki (altında nehirler) akan Cennetler onlar için vardır.” Bakara Sûresi, 2:25.
3 : “Altında nehirler akar.” Bakara Sûresi, 2:25. 
4 : Bir nehir, bir Cennet. 
5 : “O Cennetlerden herhangi bir meyveden kendilerine rızık olarak yedirildikleri vakit, ‘Bu, bundan evvel bize (dünyada) verilenlerdendir’ derler.” Bakara Sûresi, 2:25. 
6 : Getirilir. 
7 : “Ve onlar için cennette tertemiz eşler vardır.” Bakara Sûresi, 2:25.
8 : “Ve onlar orada ebedî kalacaklardır.” Bakara Sûresi, 2:25. 

Bediüzzaman Said Nursi
İşaratü'l-İ'caz

Risale-i Nur Haberleri