Oturum başkanlığını Diller Fakültesi Dekanı Doç. Dr. Vakîallah Bey’in yaptığı panelde Uluslararası Afrika Üniversitesi’nden Doç. Dr. Muhammed Osman Abdullah, Hartum Üniversitesi’nden Doç. Dr. İsmet Mahmud ve Hayrat Vakfı Afrika Temsilcisi İsmail Kaya temaya yönelik sunumlar gerçekleştirdiler.
Program Hafız Enes Negiş’in Kur’an tilaveti ile başladı. Kur’an tilavetinden sonra programı sunan Kur’an’ı Kerim ve İslami İlimler Üniversitesi Türkçe Bölümü öğretim üyesi Seyfeddin Cadallah, Risale-i Nur hakkında kısa bilgi vererek panelin hayırlara vesile olmasını temenni etti.
Kur’an Üniversitesi olarak Risale-i Nur'a sahip çıkmak bizim vazifemiz
Açılış konuşmasını Kur’an’ı Kerim ve İslami İlimler Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Ahmed Said Selman yaptı. Prof. Selman, iman davasında son asra damgasını vuran Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin davet metodunu ve başarısının sırrının nerede saklı olduğunu anlamak için bu tür panellerin ve bilimsel çalışmaların çok ehemmiyetli olduğuna işaret ederek, “Kur’an’ı Kerim Üniversitesi olarak Bediüzzaman’ı anlamak ve İmân’a ve Kur’an’a hizmet etmek, İslam düşüncesinin ürünü olan bu Risalelere sahip çıkmak bizim vazifemizdir” dedi.
Selman, bu tür bilimsel çalışmaların bütün fakülte ve üniversitelerde yapılması ve ilim talebelerine ulaştırılmasının zorunlu olduğunu dile getirdi.
Risale-i Nur’u okuduktan sonra gördük ki başka bir ruh, nefes ve nur var
İlk konuşmacı Doç. Dr. Muhammed Osman Abdullah, Risale-i Nur’un ve Bediüzzaman’ın emsaline olan farkını dile getirerekten şunları söyledi:
"Biz Hasan el-Benna’yı okuduk. Afgani'yi ve Muhammed Abduh'u okuduk. Bediüzzaman bunlarla aynı çağı yaşamasına rağmen onlardan çok daha farklı olduğunu gördük. Biz İmam-ı Gazali’yi okuduk ve çok eski ve yeni âlimlerin kitaplarını okuduk, metodolojilerini inceledik ama Risale-i Nur’u okuduktan sonra gördük ki Risale-i Nur’da başka bir ruh, başka bir nefes, başka bir nur var. Bediüzzaman eskimeyen iman hakikatlerini yeni bir dille, çağa uygun bir uslupla, modern insanın aklına yatacak bir metodoloji ile dile getirmiştir. Bediüzzaman’ın davasında en önemli mesele ihlastır. Bediüzzaman’ın bahsettiği bu ihlası hiçbir kitapta bulamazsınız. O sadece ihlastan bahseden ‘‘İhlas Risalesi’’ni yazmakla kalmamış, hayatıyla ihlası ortaya koymuştur. Bediüzzaman’ı anlamak için Risale-i Nurları sadece kitaptan okumak yetmez, Risale-i Nurları onun talebeleriyle beraber yaşayarak talebelerine akseden ihlasta, imanda, samimiyette, kardeşlikte ve fedakarlıkta okumak gerektir."
Risale-i Nur Kur’an’dan ilham almış bir iman şaheseri
İkinci konuşmacı Doç. Dr. İsmet Mahmud hoca "Bediüzzaman Hazretlerinin Eserleri; Risale-i Nurlar" başlıklı konuşmasında Risale-i Nurların içeriği hakkında genel değerlendirmelerde bulundu. Ve içerik olarak Risale-i Nur’un Kur’an’dan ilham almış bir iman şaheseri olduğunu dile getirdi:
"Bediüzzaman hazretleri alem-i islamın en kritik bir dönemi için Allah’ın Müslümanlara hususi bir ikramıdır. Allah onu böyle bir zaman için saklamış ve Müslümanlara lütletmiştir. Batı her şeyi ile Müslümanlara saldırmış, halifelik kaldırılmış, Müslüman coğrafyası parça parça edilerek küçük devletlere bölünmüştü. Hedef islamı yok etmekti. İşte tam böyle bir zaman diliminde Allah'ın lütfu olarak imam Bediüzzaman iman hizmeti ile Müslümanları mutlak ye’sten, ümitsizlikten kurtardı. Bediüzzaman hazretleri bütün varlığı ile Kur’an’a yönelmiş kendi tabiriyle tevhid-i kıble yapmıştır. Risale-i Nurlara Kur’anî hakikatler olması hasebiyle bakıp okumak gerekir çünkü Risale-i Nurlar Kur’an’ın medet ve feyziyle fuyuzat-ı Kur’aniye, sünühat-ı kalbiyye ve ulûm-i vehbiye olarak imamı nursinin kalbine ihsan edilmiştir."
“Bediüzzaman hazretleri bu zamanda bizim ve çocuklarımızın en çok ihtiyacımız olan tahkiki imanı dersini vermiştir. Bediüzzaman’ın dediği gibi İman bir nurdur. Bu nuru elden eden dünyanın her türlü sıkıntısını atlatabilir.” Mahmud, bütün hâzirunu çoluk çocuklarıyla Risale-i Nurları okumaya davet etti.
Müslümanlar İslam birliğini temin etmeli
Üçüncü konuşmacı Hayrat Vakfı Afrika Temsilcisi İsmail Kaya "Bediüzzaman Hazretleri’nin vefatından sonra Risale-i Nur Hizmeti" başlıklı konuşma yaptı. Konuşmasında Bediüzzaman’ın 1960 yılında Urfa’da vefat edip oraya defnedildiğine ve vefatıyla beraber arkasında büyük bir emanet bıraktığına işaret etti. 6 bin sayfa Risale-i Nur eserleri ve binlerce Risale-i Nur talebelerini Bediüzzaman hazretleri başı boş ve sahipsiz bırakmadığını ve hadisle sabit olan üç kişi bile olsa birinin imam olması dinimizce matlup bir mevzu olduğuna binaen Bediüzzaman Hazretleri bu büyük ve yüce ve kutsal emanetin başına dava arkadaşı, talebesi Ahmet Hüsrev Altınbaşak hazretlerini Hayr’ul Halef, Vekil-i Mutlak olarak bıraktığını" söyledi.
Kaya, mevzuyla alakalı Risale-i Nur’da geçen yüzlerce delillerden bazılarına işaret ederek; "Hüsrev gibi bir nur kahramanından benim yerimde ve Nur’un çok ehemmiyetli bir mümessili olmasında hiçbir şekilde gücenmemek elzemdir" gibi Risale-i Nur’dan nakiller yaptı. Bediüzzaman hazretlerinin vefatından sonra Risale-i Nur hizmetini hiçbir menfi cereyana alet etmeden Risale-i Nur’un bütün düsturlarına sadık kalarak, dava arkadaşlarıyla beraber imana ve Kur’an’a hizmet ettiğini ve arkadaşlarıyla beraber Hayrat Vakfı’nı kurduğunu belirtti. Bediüzzaman hazretlerinin talebi üzerine 9 defa yazdığı tevafuklu Kur’an’ı Kerim’in Hayrat Vakfı matbaalarıyla bütün Müslümanlara ulaşarak Hüsrev efendinin ruhuna binlerle rahmet Alem-i İslam’dan yağdığını vurguladı. Bugün Hayrat Vakfı Risale-i Nur Talebeleri Risale-i Nur esaslarından taviz vermeden dâhili ve harici hiçbir menfi cereyana alet olmadan bulunduğu şartları doğru okuyup gerekli ilaçları zamanımızın insanlarına sunduğunu ve Kur’an ve Sünnet mihengiyle hizmetlerine devam ettiklerini dile getirdi.
Kaya, Müslümanların şek ve şüpheden kurtulup tahkiki imanı elde etmeleri, ümitsizlikten kurtularak yeni bir uyanışa geçmeleri, birbirleriyle tanışaraktan İslam birliğini temin etmeleri için Sudan’da olduğu gibi dünyanın pek çok yerinde bu panel gibi pek çok çalışmalar yapılmaya devam etmesi gerektiğini söyledi.
Konuşmaların sonunda oturum başkanı katılımcılara söz hakkı verdi. Katılımcılar panel hakkında değerlendirmelerini yaparlarken, Risale-i Nur’a karşı oluşan şevklerini dile getirdiler.