Kur'an'ı gizli okur, namazı gizli kılardık

Kendisi de bir asker eşi olan Şadiye Furkan Demirtaş, dindar subay ve astsubayların yaşadıkları sıkıntıları kaleme aldı

Cevat Zorba'nın haberi:

Başörtülü oldukları için annesi ve kız kardeşini lojmanına davet edemeyen çok sayıda asker eşi olduğunu aktaran Demirtaş, "Ben de Kur'an'ı gizli gizli okurdum" dedi. 

Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki dindar asker ve eşlerinin 1960 ihtilalinden bu yana yaşadıkları sıkıntılar kitap oldu. Kendisi de bir asker eşi olan yazar Şadiye Furkan Demirtaş, "Ordu ile İslam Nasıl Ters Düştü? Darbecilerin Mahvettiği Hayatlar" isimli kitabında darbe süreçlerinde eşleri başörtülü subayların ve ailelerinin başından geçenleri tanıklarla anlattı.

EŞİNİ GİZLEYEN OLURDU

Demirtaş, "Refah Partisi'nin iktidar olduğu dönemde baskılar arttı. Dini inançları nedeniyle disiplinsizlik adı altında ordu ve emniyetten atılan, dini kimliğini gizlemek zorunda kalan insanlar gördüm. Ne yazık ki başı örtülü olması nedeniyle anasını, kız kardeşini, akrabalarını askeri lojmanlardaki evine davet edemeyen insanlar vardı. Ben eşimin sorun yaşamaması için Kur'an-ı Kerim'i gizli okuyup, gizli gizli namaz kıldım. Bu yaşadıklarımı ben gibi birçok asker eşi de yaşadı" ifadelerini kullandı.

HAMİLELİK BİLE TEHLİKELİ

Demirtaş, yaşanan trajik olaylardan söz ederken duygulanırken, "Eşini, evine yardıma gelen kız kardeşi diye tanıtan askerler biliyorum. Bu asker eşi, hamile olduğu dönem karnı görünmesin diye baba evine giderdi" dedi.

GATA'DAKİ TEDAVİYE SON

Demirtaş, kitabın bir bölümünde ise dindar bir yüzbaşı olan Güray Balatekin ve eşi Aliye Hanım'ın yaşadıklarına yer veriyor.

Evinde tam 21 takdir belgesi bulunan Topçu Yüzbaşı Güray Balatekin 28 Şubat döneminde bir sabah disiplinsizlik gerekçesiyle ansızın ordudan ihraç ediliyor.

Balatekin'in başarılı siciline rağmen Kasım 1999'da ordudan ihraç edilmesinin tek nedeni dindar olması. Üstelik Balatekin ihraç edildiğinde eşi Aliye Hanım mide kanseri teşhisiyle GATA'da tedavi görüyor. Balatekin'in ordudan atılması ile sağlık hizmetlerinden yararlanma hakkı da ellerinden alınıyor ve eşinin GATA'daki tedavisi kesiliyor. Sağlık güvencesi olmadığı için özel hastanelerde tedavi ettirmeye çalışan Balatekin bir süre sonra Aliye Hanım'ı kaybediyor.

Demirtaş, Balatekin'ın durumu ile ilgili şu yorumu yapıyor: "Bana suçunun ne olduğunu, bu cezayı neden çektiğini soran Balatekin'e verebileceğim tek cevap 'Kanunlarda yazmayan cezası gösterilmeyen ve hiç bir mahkemede görüşülmeyen o ağır suçu ben de işledim' demek."

'Başörtülü olduğunu bilsem görüşmezdim'

Kitabın bir bölümünde yaşadığı ilginç bir anıyı aktaran Şadiye Furkan Demirtaş, 2010 yılında babasının anılarını kitap haline getirmek isteyen Nadide Buluç'la görüştüğünü söylüyor. Nadide Buluç, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde profesörlük yapmış Sadettin Buluç'un da eşi. Demirtaş, Buluç'u birkaç hafta süren telefon görüşmelerinin ardından evine ziyarete gidiyor. Sadettin Buluç'un Etiler'deki evinde kapının Demirtaş'a açılmasıyla buz gibi bir hava esiyor. Demirtaş'ın başörtülü olduğunu gören Nadide Buluç, "Sizin kapalı olduğunuzu bilsem evime çağırmazdım" diyor. Neye uğradığını şaşıran Demirtaş ise "Nadide Hanım inancım gereği başım kapalı ama bilincim açık elhamdülillah" karşılığını veriyor. Buluç istemeden de olsa içeriye buyur ettiği Demirtaş'a,"Benden utanmadın bari Ata'dan utan" diye hakaretlerine devam eder. Demirtaş kitapta, "O günkü sabrımı hâlâ sorguluyorum" ifadelerini kullanıyor.

Yeni Şafak

Güncel Haberleri