*İslamiyet'ten önceki hayatınızdan bahseder misiniz? Yolculuğunuz nasıl başladı?
Ben Amerikalıyım, ailem Musevi. Ben böyle bir çevrede yetiştim. Çocukluğumdan beri radyo dinlemeyi çok severdim. Çok az da olsa dini kitaplardan bölümler yayınlanırdı.
Kur'an'ı Kerim dinlerdim, hiç bitmesini istemezdim. Ancak o zamanlar dinlediğim şeyin İslam'ın kitabı olan Kur'an'ı Kerim olduğunu bilmiyordum. Daha sonraları BBC radyosunda birkaç din adamının kendi dinlerini anlattığı bir program yapılmaya başlandı. Bu programı neredeyse hiç kaçırmadan dinlerdim, Müslüman temsilcinin konuşması bittiğinde, bir sonraki programın merakı içerisinde radyoyu kapatırdım.
'En çok tevhid kavramından etkilendim'
*Radyodaki Müslüman din görevlisinin anlattıklarından sizi en çok etkileyen ne olmuştu?
Aslında beni İslamiyet ile ilk buluşturan şey, imamın en çok üzerinde durduğu konu olan Tevhid olmuştu. Tabi şimdi buna tevhid diyebiliyorum, o zamanlar Tanrı'nın tek olması, ortağının olmaması gibi kavramları duyduğumda önce şaşırıyordum daha sonra da yavaş yavaş doğruyu önceden bildiklerimden ayırabiliyordum.
Daha sonra İngiltere'de iyi bir firmaya bilgisayar programcısı olarak girdim. Burada benim danışmanım olan Enis Kerim Bey ile tanıştım. Müslüman olduğunu öğrenir öğrenmez ondan Kur'an'ın İngilizce tercümesini istedim. Bana kutsal kitabı getirdiğinde, kitabı okumadan önce temiz olmam gerektiğini ve O'na saygı duymayacak, kötü söz söyleyecek kişilerin yanında okumamam gerektiğini anlattı.
'Oku! İfadesini görünce çarpılmıştım!'
*İlk okuduğunuz an neler hissettiniz?
İlk okuduğum sure Alak suresi idi. Orada "Oku" diyordu, bu bana çok değişik gelmişti açıkçası. Çünkü Cebrail'in getirdiği bu "oku" emri ilk önce Hz Muhammed (sav) içindi ve O (sav) okuma ve yazma bilmiyordu. Bu ayetleri okuduğumdaki hislerimi anlatmak için kelimeler yetersiz kalır. Bu kutsal kitaptan daha 10 sayfa okumuştum ki içimden bir ses bu din tam sana göre diyordu.
Henüz İslamiyet'i kabul etmemiştim ama Müslümanların günde birkaç kez namaz kıldıklarını biliyordum. Bu hareketlerden ise sadece secde halini yaparak ben de yatmadan önce ve sabah kalktığımda dua ediyordum.
Allah insanlara namazın zevkini tattırırsın inşallah
* İslamiyet'i tam olarak ne zaman kabul ettiniz?
1990 yılında Kur'an ile tanıştıktan hemen sonra Müslüman olmadım. 1996 yılında İslamiyet'i kabul ettim. Bu 6 yıllık arada Amerika'ya geri döndüm, burada bir mescitte namaz kılmaya başladım. Günün her vakti kılmasam dahi ezan sesini duymak için gidiyordum. Ruhum bundan büyük bir haz alıyordu. Bu mescit benim için adeta bir oksijen deposuydu. Gerçekten nefes aldığımı burada hissediyordum.
1996 yılında bu mescitte imam ve cemaatin önünde Kelime-i Şehadet getirdim ve Müslüman oldum. Şu an çalıştığım işyerinde namazlarımı aksatmadan kılıyorum. Büyük bir gururla seccademi yere seriyorum ve tek olan Rabbimiz ile hiçbir aracı olmadan tek başıma görüşebiliyorum. İş arkadaşlarımdan soranlar olduğunda onlara anlatıyorum ve bundan büyük bir gurur duyuyorum. Allah insanlara namazın zevkini tattırırsın inşallah.
Richard Leiman Kimdir?
Amerikalı bilgisayar programcısı... Çocukluğundan itibaren radyo programları dinleyen Richard 1990 yılında çalışmak için gittiği İngiltere'de Kur'an-ı Kerim ile tanıştı. Buradan ülkesine Amerika'ya döndüğünde 1996 yılında İslamiyet'i kabul etti. Müslüman olduktan sonra Emad'ud Din adını aldı.
Milli Gazete